Paylaş
Türkiye, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in, ‘oyun değiştirici’ dediği önerilerle zirvenin yönünü belirledi. Gerektiği gibi uygulanması halinde göç krizini hafifletme potansiyeli taşıyan öneriler büyük ölçüde AB’deki bölünmeleri ve zayıflıkları dikkate alarak tasarlanmış nitelikte.
İki taraf arasında prensip anlaşması sağlansa da önerilerin tam olarak Ankara’nın istediği gibi karara bağlanıp bağlanamayacağı konusunda soru işaretleri var. Önerilerin tümü konusunda AB üyeleri arasında henüz konsensüs yok. 17-18 Haziran’daki zirveye kadar AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’un üye ülkelerle üzerinde çalışacağı önerilerden bazılarının hayata geçirilmesinde ciddi sorunlar yaşanabilir:
-Masrafları AB tarafından karşılanmak üzere Türkiye’den Yunan adalarına geçen tüm yeni kural dışı göçmenlerin Türkiye’ye geri gönderilmesi: Tam olarak uygulanması halinde Ege Denizi’ndeki geçişleri cazip olmaktan çıkaracak bu madde, sürekli gündemde tutulan geçiş sayılarının yüksekliği konusuna da çözüm olma potansiyeli taşıyor. Öneri, Yunanistan üzerindeki yükü de hafifletecek nitelikte. İnsan hakları örgütlerinin bu öneriye ilişkin ciddi çekinceleri var.
-Yunan adalarından Türkiye’ye gönderilecek her Suriyeli için AB ülkelerine bir Suriyeli yerleştirilecek: “1’e karşı 1” formülü olarak adlandırılan bu yaklaşım en beklenmeyen öneriydi. Kural dışı göçü kurala bağlı göçe çevirme çabalarının ana unsurlarından biri olarak görülüyor. Yük paylaşımı açısından denge arayışını ve karşılıklılık ilkesini yansıtan bir durum söz konusu. Bu öneri bağlamında Türkiye gönderilecek üçüncü ülke vatandaşları ikili geri kabul anlaşmalarıyla ülkelerine gönderilecek. Adalardan alınacak Suriyeliler ise kayıt altına alınacak, AB ülkelerine gitmek istemeleri halinde sığınma başvurusunu Türkiye'de yapacaklar. Bu kişilerin belli merkezlerde toplanmaları gündeme gelebilir. AB ülkeleri Türkiye’nin Yunan adalarından aldığına eşit sayıda Suriyeli mülteciyi Türkiye’den düzenli şekilde alacak. Dolayısıyla Türkiye’ye ek yük söz konusu olmayacak.
-Vize muafiyeti yol haritasının uygulanması en geç Haziran 2016 sonunda muafiyet sağlanması amacıyla hızlandırılacak: Önerilerin en iddialı olanı. Vize muafiyetinin sağlanması için Türkiye’nin 72 kriteri yerine getirmesi gerekiyor. Şu ana kadar bu kriterlerden 19’unu yerine getirdi. Kriterlerin 17’si hemen hemen, 33 tanesi kısmen tamamlandı. 3 kriterde ise ilerleme yok. Dolayısıyla Türkiye’nin olağanüstü bir performansa imza atarak yaklaşık üç ayda 53 noktada ilerleme sağlaması gerekiyor. Türk vatandaşlarına vize muafiyeti AB’nin pek çok ülkesi açısından son derece hassas bir konu dolayısıyla Brüksel, Ankara’nın kriterleri en ince detayına kadar yerine getirmesini bekleyecektir. Kriterler yerine getirilmezse Haziran 2016 takvimi işlemez.
-Suriyeli mülteciler için oluşturulan 3 milyar Euro tutarındaki kaynağın dağıtımının hızlandırılması ve ek kaynak için karar alınması: Türkiye, 2018 sonuna kadar 3 milyar Euro’luk ek kaynak oluşturulmasını talep etti. Almanya, “2015’te nasıl bulunduysa 2018’de de kaynağın bulunabileceği” görüşünde. Fransa ise krizin boyutunun gerektirmesi halinde ve gerektirdiği boyutta bir ek kaynaktan yana. Türkiye’ye kaynak aktarılması formülü AB için siyasi ve ekonomik açıdan en ucuz formül olmayı sürdürdüğünden, planın etkili şekilde uygulanması ve işlediğinin görülmesi halinde, paranın bulunmasının çok büyük sorun yaratması beklenmiyor.
-Mümkün olan en kısa zamanda yeni müzakere başlıklarının açılması konusunda karar alınmaya hazırlanılması: 29 Kasım’da alınan kararı bir doz daha somutlaştırılan ve AB Komisyonu’nun taahhüdünü AB üyesi ülkeler boyutuna taşıyan bu öneri oldukça sorunlu. Türkiye, 5 başlığın açılmasını talep ediyor. Bu başlıkları bloke etmeyi sürdüren Rum Kesimi’nin pozisyonunda ise herhangi bir değişiklik yok. Bu önerinin kısa sürede hayata geçirilebilmesi AB’nin Rum Yönetimi’ni ikna kabiliyetiyle doğrudan ilişkili.
-Yerel nüfusa ve mültecilere daha güvenli alanlarda yaşama olanağı sağlayacak Suriye içindeki insani şartların iyileştirilmesi amaçlı ortak çabalarda Türkiye ile çalışmak: Bu öneriyle Türkiye, güvenli bölge kavramını AB belgelerine sokmuş oldu. Suriye’deki insani şartların iyileştirilmesi AB’nin de hedefi. AB, Türkiye’nin krizin ilk dönemlerinde gündeme getirdiği güvenli bölge fikrine hâlâ sıcak bakmıyor.
Türkiye’nin önerilerinin oyun değiştirici olduğu doğru. Bu plan hayata geçirilse de geçirilmese de AB oyunu değiştirmek zorunda kalacak. Her ne kadar çok kolay olmasa da oyunun Türkiye-AB ilişkilerini tekrar rayına oturtacak yönde değişmesi hem Ankara’nın hem de Brüksel’in çıkarına. Her iki tarafın da buna ihtiyacı var.
Paylaş