Oylar ve paralar

BUGÜN Pazar ama yine de siyaset yazacağım. N'apim, paşa gönlüm öyle çekiyor.

Daha doğrusu, seçimler meçimler derken pek çok kimsenin gözünden kaçan ama bendenizin projektörüne yakalanmaktan kurtulamayan bir şey hem öylesine dikkatimi çekti, hem de beni öylesine isyan ettirdi ki, ona değineceğim.

*

EFENDİM, hani İP namında ve marjinal bile değil ultra-marjinal bir Maocu ‘‘parti’’cik (!) var ya, işte onun taraftarları 3 Kasım'da yine yüzde sıfır virgül yarımla sınırlı kalmış.

Bize ne? Her koyun kendi bacağından, her seçmen de kendi pusulasından asılır.

Varsın, bu İP'in ebedi ve ezeli ‘‘şefliğini’’ yürüten veya ‘‘iyi saatte olsunlar’’ın önüne bıraktığı ‘‘gizli raporları’’ (!) ‘‘ifşa etmesinden’’; ya da, mazbut aile çocuğu terbiyemden dolayı burada sizlere tekrarlayamayacağım bazı küfürleri kamera önünde uluorta savurarak ‘‘maskara reyting’’ini arttırdığı için zırt pırt ekrana çıkartılmasından tanıdığımız Doğu Perinçek adındaki zat-ı muhterem, pek yükseklerde uçsun.

Mesela, oylamadan sadece bir gün önce gerek ‘‘Aydınlık’’ adındaki dergide, gerekse kontenjanlı seçim konuşmasında İP'in yüzde on barajını zaten çoktan göğüslediğini ve şimdi ‘‘tek başına iktidar’’ (!) hedeflediğini gayet afra tafrayla ve defalarca tekrarlamış olsun.

Ama dediğim gibi, bize ne canım... Ülkede özgürlük ve demokrasi var...

Herkes hem istediğini söylemekte, hem de ‘‘uçtu uçtu, kartal yavrusu uçtu’’ derken paytak ördek kanadıyla yere çakılmakta serbesttir.

‘‘Proleter Lider’’in kendisine makam otomobili olarak on iki silindir ‘‘Cadillac’’ takdir etmesi gibi, Onun Maocu particiğinin ‘‘en az yüzde on’’ (!) diye caka atıp, eh işte en fazla yüzde sıfır virgül yarım tutturması üzerimize vazife değil...

Ne süper oktanlı benzin depoya lıkır lıkır dolarken kredi kartını biz uzatıyoruz, ne de seçim sonuçlardan sonra daha bir hafta önceki astık kestik edayı tamamen unutup, havaya bakarak ıslık çalan o ‘‘Aydınlık’’ta odacı olmak şerefine nail bulunuyoruz.

Fakat ben yine de bir şey daha gördüm ki, doğrusu şappadak oturdum.

*

EFENDİM, ‘‘Cumhuriyet’’ ceridesinin ekonomi sayfasında yayınlanan ve siyasi kurumlarımızın 3 Kasım seçimleri için harcadıkları paraları sıralayan listeyi kastediyorum.

Şimdi size soruyorum, bu Perinçek'in İP partisi kaç papel harcamış?

Veya, ‘‘harcadığını’’ (!) söylemiş? Veya, ‘‘harcadığını’’ (!) beyan eylemiş?

Şu mübarek Ramazan-ı şerif gününde eğer yalanım varsa mahşer gününe dek cehennem ateşinde cayır cayır yanayım, tamı tamına ‘‘ü-ç t-r-i-l-y-o-n’’ lira!

Bir de sıfırları şaşırmamaya çalışarak rakamla yazayım, 3.000.000.000.000 TL!

Uyy babooooo, uyy!

*

MERAKLI adamımdır, fal taşı gibi açılmış gözlerle bunu okur okumaz alengirli Capon makinayı kaptım ve tek bir Maocu oyun kaça mal olduğunu hesaba koyuldum.

Bu ültra-süper marjinal İP partisine tüm Türkiye genelinde topu topu 159.843 kişi mühür bastığına göre, aritmetik mantık, üç trilyonu yukarıdaki sayıya bölmek gerekir.

Küsuratı geçeyim, adam başına ‘‘o-n-d-o-k-u-z m-i-l-y-o-n’’ papel yapıyor!

Breh, breh, breh ve yine uyy babooooo, uyy!

Sonra tekrar bir aritmetik karşılaştırma yaptım, 10 milyon 808 bin 229 oy alan AKP, Perinçek adlı muhteremin particiğine oranla tam atmış sekiz misli bir skor gerçekleştirmesine rağmen kampanyada on trilyon harcadığına göre, demek ki bir Maocu seçmen ‘‘İslamcı’’ addedilen bir seçmene kıyasla yaklaşık yirmi iki defa daha ‘‘pahalıya’’ geliyor.

Bir İP'li on dokuz milyon ediyor, bir AKP'liye ise ancak 860 bin lira değer biçiliyor.

Heyt be, yaşasın yüce Mao Zedung düşüncesi; yaşasın nasırlı rençber elleri; yaşasın muzaffer proletarya diktatörlüğü!

Değirmenin suyu böyle lökür lökür aktıktan; ‘‘Cadillac’’ın deposu böyle lıkır lıkır dolduktan; ‘‘ulusçu’’ (!) televizyonun uydusu böyle şıkıdım şıkıdım ışıldadıktan sonra, eh ben de olsam önce ‘‘3 Kasım barajını zaten çoktan aştım’’ diye ahkam keser, sonra yüzde sıfır virgül yarımlık skor önüme konduğunda zerre tınmaz ve havaya bakarak ıslık çalardım.

*

Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, yukarıdaki durum size normal mi geliyor?

Yerkürenin neresinde böyle mikroskopik bir kurumun lüküs gayr-ı menkullerle; uydu yayın televizyonlarla; kuşe kağıt dergilerle; tam teçhizat otobüslerle; ‘‘Cadillac’’ makam arabalarıyla donandığına raslanmıştır?

Ben dünyayı yakından izleyen birisi sayılırım, ne gördüm, ne duydum, ne de işittim!

Bir defa daha, uyy baboooooo, uyy!
Yazarın Tüm Yazıları