Ortak akıl AKP’ye uzakta

AĞIR basan duygu, kapatılmak. AKP’deki ruh halinin özeti bu.

Ağır basan önlem, 1-Referandum, 2-Yeni bir parti. AKP’nin siyasal stratejisinin özeti bu.

Ortada henüz sadece iddianame var. Ne Anayasa Mahkemesi raportörünün raporu var, ne de Anayasa Mahkemesi’nde konuyla ilgili resmi ya da gayri resmi görüşme.

Buna rağmen, Ankara’nın siyasal koridorları, AKP’nin kapatılmasına kesin gözüyle bakıyor. Neye göre? İddianamede, AKP’yi kapatmaya yetecek ölçüde güçlü hukuki kanıtlar bulunduğu görüşüne dayanarak.

Sadece AKP dışında değil, AKP içinde bile, bu inanca sahip kişiler var.

LACİLER VE LACİLER

AKP’nin kapatılacağı, başta Tayyip Erdoğan, bazı siyasetçilerin yasak kapsamına gireceği ihtimaline karşı, bazı AKP’liler beklentiye giriyor:

"Onlar yasaklanırsa, acaba bana yeni bir rol düşer mi?"

Partinin yönetim kademelerinden genel başkanlığa uzanan geniş yelpazede yeni bir rol. Böyle bir rolün icabı olarak, Ankara siyasal jargonunda geçerli olan laciler yani lacivert elbiseler ısmarlanıyor.

Ismarlayanlar çok dikkatli. Bu ortamda kiminle görüşmek iyi, kiminle kötü, hesabı almış başını gidiyor.

TEHLİKELİ YOL

Bütün bunları en iyi gören Tayyip Erdoğan. Onun için, en çok savaşan o. Şakası yok, siyasal hayatı tehlikeye giriyor.

AKP’nin bazı kurmayları o nedenle, en tehlikeli yolu dile getirmeye başlıyor. Parti kapatmayı zorlaştıran Anayasa değişikliğini referanduma sunmak.

Bu o kadar tehlikeli ki, toplumu tam anlamıyla bölecek, bir yol.

Daha da tehlikelisi, laiklik üzerinden Cumhuriyet’i referanduma sunmak gibi, nereye varacağı belli olmayan ateşle oynamak.

Herkes ortak akıldan, diyalogdan, gerginliğin azaltılmasından söz ediyor.

O ortak akıl, en çok uğraması gereken yere, AKP’ye, henüz uğramıyor.

Asıl değişiklik başka yerde

SİVİL toplum örgütleri, pek çok kişi ve kurum iyi niyetli çaba içinde. Kutuplaşmanın önlenmesi ve bunun açtığı bunalımın giderilmesi için. Çok eksik. Eksik olanı SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın vurguluyor:

"Kutuplaşmanın bir kez daha yol açtığı ağır bunalımın kaynağı kişiler ya da partiler değil, siyasal alana yerleşmiş oligopolcü yapıdır".

Nedir o yapı? Karayalçın:

"Yüzde 10’luk seçim barajı, hazine yardımı, Siyasal Partiler Yasası, Seçim Yasası ve Anayasa’nın ilgili maddelerinin değiştirilmesi için, ilgili tüm kurumları mutabakata çağırıyorum".

Karayalçın haklı. Temelde bu bozukluklar sürdükçe, kutuplaşma kaçınılmaz.

Sansür ve haksız rekabet

FOTO muhabiri malum dinci gazetede. Oradan Anadolu Ajansına, oradan da Başbakanlık ve Çankaya’ya alınıyor. Son günlerde üç, dört örneği var.

Bazı toplantı, görüşme ve ziyaretleri sadece bu kişiler izliyor, sadece bunlar fotoğraf çekiyor. Anadolu Ajansı kadrosunda olduğu halde, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ın özel fotoğrafçıları gibi.

Onlar, Gül ile Erdoğan’ın istediği fotoğrafı çekiyor, Anadolu Ajansı üzerinden, seçilen fotoğrafı tüm gazete ve TV’lere gönderiyor.

1-Bu bir sansür. Sadece kendi istediği fotoğraflar yayınlanıyor.

2-"Biz ve onlar" ayrımı şimdi bu alana da yansıyor.

3-Kaldı ki, bu mesleki açıdan haksız rekabet.

Son zamanlarda Gül ve Erdoğan’ın canını sıkabilecek bir fotoğraf görüyor musunuz? Görmeniz mümkün değil, çünkü kontrol altında.
Yazarın Tüm Yazıları