Temmuzda ünlü Fransız tenor Roberto Alagna, Orange tiyatrosunda Verdi’nin Aida operasında Radames rolüyle sahneye çıkacak. Alagna geçen yıl da yine aynı antik tiyatroda sergilenen Puccini’nin L a Boheme operasında izleyicileri büyülemişti. O cumartesi günü 1. yüzyılda olduğu gibi 8 bin kişi antik tiyatronun merdivenlerini doldurmuştu. Ulusal orkestranın 120 müzisyeni enstrümanlarını akort etmekle meşguldüler; yüzlerce koro elemanı de yerlerini almış bekliyorlardı. Birdenbire rüzgarın yaydığı tek bir ses duyuldu. İlk perdede tenordan, mikrofon yardımı olmadan orkestra eşliğinde adeta derinden gelen çok güçlü bir ses çıktı.
Roberto Alagna tam bu noktada contre-ut’u yakalamıştı. Bu nota çok az tenor sesinin ender olarak çıkabildiği bir seviye. Üstelik tam on saniye boyunca kalabildiği bir tepe noktası...
Bu inanılmaz bir başarı. Arya henüz tamamlanmamasına rağmen tiyatro alkıştan inliyordu. Her ne kadar Orange’ın akustiği mükemmel olsa da, bir operayı açık havada mikrofonsuz söylemek ciddi bir performans gerektirir.
Ça m’interesse’de yayımlanan yazıya göre, opera sanatçılarının hepsinin iyi bir sesi olsa da çok az sayıda dinleyici sanatçıların tekniklerinin ve karşılaştıkları zorlukların bilincindedir.
Opera sanatçıları yüksek performanslı sporcular kadar iyi bir kondisyona sahip olmalıdırlar.
Tüpsüz dalan bir dalgıcın soluğu
Temsilden yarım saat önce. Roberto Alagna meditasyon halinde. Tüpsüz dalan dalgıç gibi tüm dünyaya sağırlaşmış. Kalp ritmini yavaşlatmak amacıyla soluk alıp verme egzersizleri yapıyor.
Kalp ritmi hızlanırsa hücum eden kan kulakları tıkar. Bunu önlemek amacıyla sanatçılar provalar sırasında dalgıçlar gibi burun deliklerini parmaklarıyla sıkıca tutup basıncı azaltırlar.
Ve tıpkı dalgıçlar gibi göğüs kafesleri büyük miktarda oksijeni depolar. Çıplak gövdeyle yapılan soluk alıp verme egzersizlerinde bu göğüs kapasitesi olağanüstü gelişir: Bizim gibi sıradan insanlarda 4 litreyken opera sanatçılarında tam 5.5 litredir.
Bir buz patencisi kadar kesin
En üst perdedeki do sesi olan contre-ut zirve noktasındaki notadır. Roberto Alagna, "Tüm dinleyiciler o anı beklerler. Bu, buz paten sporundaki üçlü hareket gibidir. Bin kez başarırsınız ama bir denemenizde de başarılı olamazsınız" diyor. Alagna’nın başarısı bu en üst perdedeki notada gösterdiği performanstan kaynaklanıyor.
Ses uzmanı Jean Abitbol, Alagna’nın ses tellerinin mükemmel olduğunu söylüyor ama bu her şeyi anlatmıyor. İnsanın ses telleri Stradivarius kemanının telleri gibidir. İyi bir ses çıkarmak için sanatsal yaratıcılık gerekir.
Contre-ut’ü gerçekleştirebilmek sesin maksimum bir ses aralığında çıkması (ses tellerinin maksimum vibrasyonu), daha sonra da rezonatörlere girmesi demektir. Bunların hepsi aynı anda çınlarsa, akortları iyi yapılmışsa, contre-ut "yakalanmış"tır. Bu, sesin mucizesidir.
Jean Abitbol, Roberto Alagna’nın gereken zamanda rezonatörlerini devreye sokmayı ve ağzını açmayı bildiğini söylüyor.
Bir haltercinin gücü
Contre-ut’ün kritik denemesi sırasında vibrasyonlar yoğundur, kan beyne çıkar. Fransız tenor, muhtemelen 200 kg. kaldıran bir haltercinin de aynı şeyi hissettiğini düşünüyor.
La notası ses telinde saniyede 440 titreşim yaratır.
Contre-ut dört, beş kat daha şiddetlidir.
Roberto Alagna, o sırada tüm titreşimin beyinde olduğunu ve bunun da elektrik boşalması gibi inanılmaz bir baş dönmesine yol açtığını kaydediyor.
Böyle bir gerilime dayanabilmek için ses tellerine büyük bir ihtimam gösterilmelidir.
Bir maratoncunun dayanıklılığı
Ses telleri bisepsler gibi çizikli kaslardır. Formda olmak için temsiller arasında iki günlük bir dinlenme süresi gerekir. Roberto Alagna, bir maratoncunun da dinlenmek için birkaç güne ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Opera 3 ila 5 saat sürebilen bir dayanıklılık egzersizidir.
Bir boksör gibi karın bölgesi sert olmalıdır
Opera sanatçısı solo partisyonunu yorumlarken bir boksör gibi zemine basar; önce vibrato, yani tenor notayı çıkarır. Daha sonra sözleri okurken göğüs sesini kafa sesine göndermek için beton gibi olması gereken karın bölgesine başvurur.
Opera atleti bağıramaz, aksi takdirde gırtlağı parçalanır. Bu nedenle her zaman karın bölgesinin desteğine ihtiyacı vardır.
Bir jimnastikçinin esnekliği
Opera sanatçısı ilk önce gerilir. Soprano Nathalie Manfrino, ses tellerini fazla yormamak için önce yavaş yavaş ’mmmhhh, mmmhhh’ diyerek başladığını sonra yarım notalarla sesini aşamalı olarak yükselterek kendisini denediğini belirtiyor. Bu ısınma süresi sonunda da istenilen yüksekliğe erişiliyor..
Opera sanatçısı gırtlağını gevşetmeli, kaslarının kontrolünün sırrı buradadır. Soprano, kendileri açısından kas yırtılmasının ses tellerinde nodül anlamına geldiğini ifade ediyor. Isınma, gerinme, kas yırtılması... tümü de jimnastikçilerin kullandıkları kavramlar.
Hava akrobatının sezgisi
Roberto Alagna, sesin yayılabilmesi, güzel olması, titreşmesi için bir planörde olduğu gibi hava akımlarını hissetmeleri gerektiğini kaydediyor. Ünlü tenor doğru hava akımını bulduğunda başını yönelttiğini, sesin uçtuğunu, yayıldığını ve geri geldiğini ve bu pozisyonu bulduğunda hiç sallanmadığını belirtiyor.
Savaş oyunları uzmanının ömrü
Ses 55 yaşına kadar gelişip daha sonra özelliklerini yitirmeye başlıyor. Örneğin, Luciano Pavarotti ya da Placido Domingo gibi ünlü tenorlar contre-ut’u tutamıyorlar. Kıkırdaklar kireçlendiğinden esnekliğini yitiriyor. Ses tellerindeki eklemler de diğerleri gibi artroz belirtileri gösterirler. Ses değişir, ünsüz harfler aynı rezonansa sahip olamaz.
Bir şarkıcı ses enstrümanını nasıl kullanıyor?Ses bir üfleyicisi (akciğerler), bir vibratörü (iki ses teli) ve bir rezonatörü (yutak-ağız ve burun-sinüs boşlukları: maske) olan yaylı bir enstrümandır. Akciğerlerden diyafram tarafından çıkarılan hava sıkıştırılmış ses tellerine varır ve ritmik bir şekilde ses mukozasının (ses telini kaplayan) açılışını sağlar. Mokuza ne kadar hızlı titreşirse, soluk verme sırasında çıkan ses de o kadar tizdir. Daha sonra ses maskeye geçer. Şarkıcının sırrı da bu noktadadır. Çenesini ayarlar ve sesini tüm rezonatörlere sokabilmek için damağın altından ve üstünden geçirir. Başının tepe noktasına kadar çıkacak yüksek bir dışa çıkarma arayışındadır. Boyun genişler, elmacık kemikleri şişer, şakaklar çekilir; ağız açılarak yüzü genişletir.
Ses telleri, ses vibratörü
Sesin kemanda oluşturulabilmesi için yayın tellere dokunması gerekir. Aynı şekilde ses telleri (beyaz) birbirlerine değmelidir. Uzunluk, kalınlık ve elastikiyet her birinin özelliğiyle ilintilidir. Yukarda, dipte trakea görülüyor.
120 desibelTenorun sesinin şiddeti kalkış sırasındaki uçağın motorunun çıkardığı sese eşdeğer.
400 kasŞarkı söylerken devreye giren kas sayısı; bu kaslar nefes alıp vermeyi kontrol etmek, gırtlak pozisyonunu değiştirmek v.b. işlevlere sahip.
0 sigara3 kilo daha az2-3 saatlik bir temsil sonunda verilen kilo miktarı.
3 saatTemsilden 3 saat önce hamur işi ve bir meyve (muz ya da portakal)
yemek gerekiyor. Bu aynı zamanda bir sporcunun mönüsü. Ama temsilden hemen önce yemek yemek kesinlikle yasak çünkü eğer karın doluysa diyafram tam olarak çalışamıyor.
0 şampanya kadehiTemsilden önce şampanya yasak çünkü hiposülfitler sesi kurutuyor.
Yaklaşık 45 saniyeBir notanın kesintisiz seslendirilebildiği maksimum süre.
22 cmBir piston gibi havayı akciğerlerden çıkaran diyaframın çıkabildiği azami yükseklik. "Normal" insanlarda bu ölçü 10 cm. Bu yüksek diyafram göğüslerin altında bir "kambur" oluşturuyor.
1.5 litre havayı içine çekmeOpera sanatçısının dinlenme sırasında her nefes alıp verme döngüsünde içine çektiği hava miktarı. Sıradan ölümlülerde bu miktar yalnızca 500 ml.
2 saati aşmayan konuşmaTemsil öncesi gün içinde ses tellerini incitmemek için en çok 2 saatlik bir konuşmaya izin var.
İşte iyi bir opera sanatçısının nitelikleri:Tüpsüz dalan bir dalgıcın soluğu
Buz patencisi kadar kesin
Haltercinin gücü
Maratoncunun dayanıklılığı
Boksör gibi karın bölgesi sert olmalı
Jimnastikçinin esnekliği
Hava akrobatının sezgisi
Savaş oyunları uzman