Güncelleme Tarihi:
M. Ali Birand’ın yaşamını yitirdiğini, doktorları ve ailesinden birkaç saat önce “duyuran” (!) dijital evren, Müslüm Gürses’in ölümünü de iki gün öncesinden haber vermeyi başardı! Hatta bu kez Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da Twitter mesajıyla ortak oldu bu vukuata.
Bazı internet siteleri geçen cuma günü “Öldü” haberi verip, haber yanlış çıkınca, “...Gürses’in tedavi gördüğü hastane sanatçının öldüğü haberini doğrulamasa da ‘kaybedebiliriz’ dedi” manevrası yaptı. Ölmedi ama zaten ölecek yani! Maalesef öyle oldu, dün yaşamını yitirdi Müslüm Gürses. Bu kez internet medyası değil doktoru açıkladı ölümünü...
Şimdi artık biz gazetecilere düşen, bu “erken” ölüm haberlerinden dersler çıkarmak. Bu tür haberlerle karşılaştığımızda anlık haber verme ve fazla “tık” alma kaygısı vicdanlara baskın çıkmamalı. Bir kişinin öldüğünü ilan etmek ne Sağlık Bakanına düşer ne de internet sitelerine. Ölüm insana dair çok özel bir durumdur; açıklamak sadece doktorları ya da yakınlarının hakkıdır. Sahte ölüm haberleri, “Öcalan, yarın milletvekilleri ile görüşmede şunu şunu söyleyecek” diye “falcılık” ile gazeteciliği karıştırmaya da benzemez. Namık Durukan gibi bir gazeteci gelir, Öcalan’ın milletvekilleri ile görüşme tutanaklarını bulup yayınlar, gerçekler açığa çıkar. Bazı gazetelerdeki manipülatif haberlerin izi bile kalmaz belleklerde.
İnternet medyasının ölüm haberlerinin şehvetine kapılması, başka bir gazetecilik faaliyeti ile de düzeltilemez maalesef. Kalıcı hasarlar yaratır. İnternet medyasındaki haberleri görüp, “Öldü de benden mi gizleniyor?” diye hastaneye koşan Muhterem Nur’un o gün yaşadığı yıkımı ne telafi edebilir ki?
Başlık okuru yanıltmamalı
HÜRRİYET Dünyası’nda gazetecilik ürünleri iki ana kanaldan okura sunuluyor; basılı gazete ve internet. Hürriyet gazeteciliği, doğaları gereği bu iki mecrada bazen farklılaşıyor. Hürriyet’e basılı gazeteden aşina okurlar, internetteki habercilik tarzından rahatsız olabiliyor:
Necdet Karaçar: Haber başlığı: “Baykal’ın sağ kolu yakalandı.” Okuyanın aklına Deniz Baykal’ın sağ kolu olan şahsın yasadışı işler yaptığı ve yakalandığı gelir. Ama bir çete lideri haberi bu. Böyle başlık atmak kurnazlık.
Emrah Genç: İnternette attığınız haber başlıkları ile içeriği pek uyuşmamakta. Başlıkta kıyamet kopmuş gibi heyecanlısınız ama haberin içeriğinde abartılacak bir şey bulamıyorum. Son zamanlarda daha sık karşıma çıkmaya başladı.
Muhammed Şimşek: Başlık ile haber arasındaki uyumsuzluk can sıkıcı boyuta varabiliyor. Son örneğine bugün (15 Şubat) rastladım. Beren Saat’in fotoğrafında “Nejat İşler’e âşık oldum” yazıyordu. Saat’in söylediğini sandım! Açıp bir Twitter kullanıcısının yorumu olduğunu görüp yine zaman kaybı dedim.
Adnan Öztoprak: Hürriyet haberciliği ile web arasında ciddi fark var. Web sitenizde tıklama ve merak uyandırmak için başlık atılıyor. “Ateş toplarının sırrı ne?” haberinde toplarla ilgili bilgi yoktu. Kullanılmışlık duygusu uyandırıyor.
Kaan Tusman: 16 Şubat’ta internette manşet 13; “Bu ünlü kalça 2 genç kızın hayatını kararttı”. İki genç kız, kalçalarını Jennifer Lopez’inkine benzetmek için estetik ameliyat olmuş. Bunu öğrenmek için en az on kere tıklaman gerekiyor.
Fırat Coşkun: “İnsanlar gittikçe aptallaşıyor” başlıklı habere Harlem Shake videoları da aptallığın kanıtı diye eklenmiş. Beğenir ya da beğenmezsiniz ama Hürriyet editörleri nasıl oluyor da bu dansı aptallık olarak nitelendirebiliyor?
Okurların dikkat çektiği başlık konusu önemli. Başlık, haberlerin davetiyesidir; çarpıcı, meraklandırıcı ama aynı zamanda bilgilendirici ve haberle uyumlu olmalıdır. Başlıkta sansasyonel arayışlara girmek, ilgisiz sorular sorup, içeriği yansıtmayan ifadeler kullanmak okuru yanıltmaktan başka anlam taşımaz. Haberin içeriği ile ilgili de kuşku yaratır.
Şok, inanılmaz, garip, şaşırtıcı, dehşet vb sözcükleri başlıklarda oldukça tasarruflu kullanmakta yarar var. Aksi halde bu sözcüklerin anlamları aşınır, eski çarpıcılıkları kalmaz. Örneğin 18 Şubat’ta Hürriyet internette Nijeryalı bir kadının peruğunda kokain bulunmasıyla ilgili habere, “Bu kez gerçekten şoke olacaksınız” başlığı atılması “şok” sözcüğünün aşınmasının doğal sonucu.
Gerçi başka haber siteleri ile karşılaştırıldığında Hürriyet internette uyumsuz başlıklara daha az rastlanıyor; son dönemde iyice azaldı da. Fakat “yanıltıcı etiketleme” doğru bir gazetecilik tarzı değil, tamamen uzaklaşmak gerek.
Okurdan kısa kısa
Serkan Güneysu: 1 Mart’ta, birinci sayfada “Türk turiste ilaçlı tuzak” haberi var. Tayland’da tatil yapan bir Türk’ü, otel odasına aldığı travesti soymuş. Üç travesti kraliçesinin fotoğrafını koyup “Tayland travesti güzellik yarışmalarıyla ünlü” ne demek? Bu haberde böyle bir bilgi notuna neden ihtiyaç duyuldu?
A.Türkay Erkay: Bir zamanlar, gazetelerin müsahhihleri (düzeltmenleri) vardı. Okuyucuya temiz ve hatasız makaleler sunulmasını sağlarlardı. Günümüzde itina edilmiyor maalesef. Örneğin dünkü gazetenizin (25 Şubat) spor sayfasındaki bir köşe yazısında en az 6-7 yazım hatası vardı.
Güneş Barış: 1 Mart’tan itibaren haberler İstanbul’dan yapılacakmış. Hayırlı olsun. Ama ‘Alamancı işçi’ devri bitti. Yeni bir zihniyeti yakalayamadığı için hâlâ işçi sınıfı arayan Hürriyet Avrupa ise sayfalarını Bild gibi harcıyor. Bild’e uyan bu sistemin Hürriyet’e faydası olur mu belli değil.
Handan Mert: Gangnam, İstanbul’a geldi. Yer yerinden oynadı. Ama Rus balesi geldi, harikaydı. Ayakta alkışladık. Hürriyet’te ve medyada hiç yayınlanmadı. Bu nasıl olur? Anlayamıyorum.
Atilla Nilgün: Şansölye Merkel’in Kapadokya gezisine eşlik edip, ikonografik ve genel anlatımları yaptım. Tercüman olduğum yazıldı. Oysa rehber kokartım tur boyunca kravatımın üzerindeydi. 26 yıllık profesyonel rehberim.