OLÄ°MPÄ°YATLAR VE Ä°Åž DÜNYASI Tanzanyalı atlet John Stephen Akhwari Olimpiyat Stadı'na girdiÄŸinde, Etiyopyalı atlet Mamo Wolde'nin 1968 Mexico City yaz oyunlarında

Güncelleme Tarihi:

OLİMPİYATLAR VE İŞ DÜNYASI Tanzanyalı atlet John Stephen Akhwari Olimpiyat Stadına girdiğinde, Etiyopyalı atlet Mamo Woldenin 1968 Mexico City yaz oyunlarında
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 25, 2000 00:00

OLÄ°MPÄ°YATLAR VE Ä°Åž DÃœNYASI Tanzanyalı atlet John Stephen Akhwari Olimpiyat Stadı'na girdiÄŸinde, Etiyopyalı atlet Mamo Wolde'nin 1968 Mexico City yaz oyunlarında bitiÅŸ çizgisini geçmesinin üzerinden bir saatten fazla bir zaman geçmiÅŸti...Akhwari'nin dizinde müthiÅŸ bir aÄŸrı vardı. Yarış sırasında düşmüştü. Bacağındaki kanlı sargı bu düşmenin izini taşıyordu. Yolda kendisini alkışlayan seyircilerin sayısı finiÅŸ çizgisine yaklaÅŸtıkça azalmış, geriye sadece bir avuç insan kalmıştı. Yarışı sonucunu olarak bitirdiÄŸinde bir avuç alkış aldı Akhwari. Yarıştan sonra kendisine neden sakat sakat koÅŸtuÄŸu, yarışı terk etmediÄŸi sorulduÄŸunda belleklerden silinmeyecek bir yanıt verdi: "Ãœlkem beni buraya, 10000 kilometre uzaÄŸa sadece yarışa baÅŸlayayım diye göndermedi. Ãœlkem beni buraya yarışı bitirmem için gönderdi."Bu tür dramatik sahneler Olimpiyat Oyunları'nda sık karşılaşılan görüntüler. Bu olayların sadece bir teki bile hayli etkileyici bir belgesel konusu olabilecek özellikler taşır. Ve bütün bu dramatik olaylar bir araya gelerek Olimpiyat efsanesini yaratırlar.Ä°nsanların Olimpiyat Oyunları'nı izlemesinin en önemli nedenlerinden biri de bu tür dramların kahramanlarıdır aslında.Bu olayların iÅŸ dünyası için ise ayrı bir anlamı var. John Hancock ÅŸirketinin yönetim kurulu baÅŸkanı David D'Alessandro bu konuda "Olimpiyat Oyunları'nın çok özel bir pazarlama unsuru olduÄŸunu düşünüyoruz. Oyunlar, dünya halkına yurtseverliÄŸi, hoÅŸgörüyü, özveriyi, bireysel mükemmelliÄŸi ve eski günlerde kaldığı sanılan bütün erdemleri bir arada sunuyor" demiÅŸ.Olimpiyat Oyunları'nın böyle cazip bir deÄŸer olmasının arkasında iÅŸte bu bilinç yatıyor. Çokuluslu ÅŸirketler bu durumun farkında olduklarından Olimpiyat Oyunları'na oluk oluk para akıtıyorlar. 1980'lerde, yani çok yakın bir geçmiÅŸte durum çok farklıydı. Kötü planlamalar ve politik çekiÅŸmeler nedeniyle oyunların geleceÄŸi bile tehlikeye girmiÅŸti. Boykotlar, terörist saldırılar ve toplumsal protestolar '68, '72, '76 ve '80 Olimpiyat Oyunları'nın canına okumuÅŸtu. Ama 1980'de Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) başına yeni bir isim geldi: Juan Antonio Samaranch. Samaranch ile birlikte IOC'nin de vizyonu deÄŸiÅŸti; kuruma güç ve istikrar geldi. Bu vizyonun meyveleri 1985 yılında alınmaya baÅŸladı. O tarihte IOC, içinde ÅŸirketlerin yer aldığı bir takım programları devreye soktu. Ev sahibi ülkelerin sponsorluk günleri artık geride kalmıştı. Artık büyük ve güçlü ÅŸirketlerle anlaÅŸmalar yapılıyor, bu ÅŸirketlere dünya çapında 4 yıllık periyodlar dahilinde büyük pazarlama hakları veriliyordu. The Olympic Partners (TOP) adı verilen bu programın dördüncü döneminde Olimpiyat Oyunları kelimenin tam anlamıyla ÅŸahlandı. DeÄŸiÅŸimin çapı rakamlara bakıldığında daha iyi anlaşılabiliyor. TOP öncesi dönemde 628 sponsor, tedarikçi ve destekçinin katkısı 7 milyon USD civarında bir rakam iken TOP'un ilk dört yıllık döneminde dokuz ÅŸirketin toplam katkısı 95 milyon USD'ye ulaÅŸtı.TOP IV döneminde 11 üyeden elde edilen kazanç 550 milyon USD gibi muazzam bir seviyeye fırladı. Bu rakam, IOC'nin Sydney Olimpiyat Oyunları ile ilgili olarak yürüttüğü pazarlama faaliyetlerinden elde ettiÄŸi rakamın yüzde 21'ine denk geliyor. IOC'nin baÅŸkan yardımcısı ve TOP programının bir numaralı adamı Richard W. Pound, Olimpiyat Oyunları'nın bugünkü üstün durumunun arkasında yatan esas nedeninin TOP olduÄŸunu söylüyor ve TOP'un tüm olimpik sponsorluÄŸunun çekirdeÄŸini meydana getirdiÄŸini ifade ediyor.TOP'la birlikte reklam verenlerin statüsü köklü bir ÅŸekilde deÄŸiÅŸti. Artık onlar gerçek birer ortak konumunda. Atletlerle ve IOC ile elele çalışıyorlar. TOP, geleneksel sponsorluktan çok farklı. Geleneksel sponsorlukta bir ÅŸirket kendi markası bir ÅŸekilde gözüksün diye para harcarken TOP programında yer alan ÅŸirketler olayın manevi yönünü de deÄŸerlendiriyorlar. Olimpiyat Oyunları'nın sınırları yıkan, dünya halklarını birleÅŸtiren gücünü çok iyi idrak etmiÅŸ bu ÅŸirketler ve umudun, hayallerin, mucizelerin, dostluÄŸun, fair play'in, baÅŸarının ve zaferin ne demek olduÄŸunu tüm derinliÄŸi ile kavramışlar. Samsung'un Olimpiyat Oyunları projesinin baÅŸkanı Jay Kim, "Oyunlar, kazanmak, mücadele vermek gibi kavramlar üzerine kurulu olmasına raÄŸmen dünya barışına, dayanışmaya katkıda bulunan tek organizasyon" derken Olimpiyat ruhunu en güzel ÅŸekli ile ifade ediyor. TOP programında yer alan sponsorlar Sydney Olimpiyat Oyunları için aylar öncesinden çalışmaya baÅŸladılar. IBM, 850 IT uzmanını Sydney'e gönderdi. Yaklaşık 7000 civarında çeÅŸitli boyutlarda bilgisayar statlarla iletiÅŸim merkezi arasındaki haberleÅŸmeyi saÄŸlamak üzere çalışıyor. Panasonic, Avustralya Stadyumu'na iki adet 135 metrekarelik Astrovision ekran kurdu. Daha küçük cihazlar da diÄŸer dokuz stadyuma yerleÅŸtirildi ve çalışıyor. Xerox, Sydney Olimpiyat Oyunları'nın tüm donanımını dijital sistemlerle kurdu. Sonuçların yer alacağı kitaplar, CD'ler, oyunlarla ilgili büyük küçük tüm broşürler yine Xerox tarafından hazırlanacak.Samsung, kablosuz 25 bin haberleÅŸme cihazını oyunların hizmetine sundu. Fotomuhabirleri için dünyanın en büyük fotoÄŸraf laboratuarı Kodak tarafından Sydney'de kuruldu.Basılı ya da görsel-iÅŸitsel reklamlarda, billboard'larda yer verilen ilanlarda, otobüslerin yanlarındaki reklamlarda sponsorlar hep Olimpiyat ruhunu vurgulayan mesajlar aktarıyorlar insanlara. IOC'nin pazarlama müdürü Michael Payne, "Bizim bu mesajları dünyaya iletmemiz mümkün deÄŸil. Ama sponsor ÅŸirketler bu iÅŸi gayet güzel yürütüyorlar. Olimpiyat ruhunu kendi mesajlarının içine katarak insanlara ulaşıyorlar" ÅŸeklinde konuÅŸuyor.TOP'la birlikte Olimpiyat Oyunları'nın ekonomik açıdan istikrarsızlığı artık sona erdi. Ä°lk sponsorlardan 5 tanesinin sözleÅŸmesi hala devam ediyor. Xerox, John Hancock ve Kodak, ikinci dönemlerini sürdürüyorlar. Bugünkü grubun sekiz üyesi, önümüzdeki oyunlar için de sponsorluk anlaÅŸması imzaladılar. Bu anlaÅŸmalar milli olimpiyat komitelerini bir çok riskten koruyor, güvence altına alıyor. Oyunlara ev sahipliÄŸi yapan ülkeler geleceklerini ipotek altına almadan bu iÅŸi sırtlayabiliyorlar artık.Kâr pazarlama programları 1980'den bu yana 15 milyar USD gelir getirdi. Bunun 3.6 milyarı sadece içinde bulunduÄŸumuz dönemde elde edildi. IOC, bu paranın %93'ünü, oyunları organize eden ülkelere aktarıyor. Bu 3.6 milyar USD, 1998 Nagano Kış Olimpiyat Oyunları, Sydney Yaz Olimpiyat Oyunları organizatörleri, çeÅŸitli yaz ve kış oyunları düzenleyen spor federasyonları ve 200 milli komite arasında pay edildi. Paranın yüzde 7'si ise IOC'nin operasyon harcamaları için ayrıldı.TOP programının en önemli özelliklerinden biri, sponsorların, büyük küçük demeden, isterse tek sporcu gönderiyor olsun tüm ülkelere mali ve teknik destek saÄŸlamaları. ÇoÄŸu durumda, TOP kaynaklı destekler, bazı takımların yegane gelir kaynağı olabiliyor.Sponsorlar açısından bakmak gerekirse maliyet bir hayli yüksek. TOP üyeliÄŸi 50 milyon USD'den baÅŸlıyor. Ama üyelik süresi uzadıkça, ÅŸirketler yaptıklarının doÄŸru bir iÅŸ olduÄŸunu daha iyi kavrayabiliyorlar. TOP, iÅŸ ve spor arasındaki mükemmel dengenin adı oldu denilebilir.TOP'la birlikte Olimpiyat Oyunları çok geliÅŸti. Daha fazla ülkenin ve atletin katıldığı, gerçek anlamda global bir spor etkinliÄŸine dönüştü. 220 ülke televizyonu oyunları canlı olarak yayınlıyor. Bu da daha fazla izleyici gözün oyunlara dönmesi ve sponsorların adı ile daha fazla karşılaÅŸması demek. IOC artık ticari çıkarlara boyun eÄŸmeden yolunda ilerleyebiliyor. Gelecek 5 Olimpiyat'ın uydu kanallarından Avrupa'ya yayınlanması önerisini geri çevirebildiler mesela. Bu yayın hakkı için önerilen rakam 2 milyar USD idi. Yayın hakkını, daha fazla kiÅŸinin izleyebilmesi için 1.4 milyar USD karşılığında 40 kanalın oluÅŸturduÄŸu bir konsorsiyuma verdiler. Bir de Olimpik Dayanışma Komitesi var. TV yayın haklarından aldığı payla yaÅŸayan komitenin gelirleri 1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunları'na kadar hayli düşüktü. Ama o seneden itibaren yayın hakları daha yüksek fiyatlardan talep görmeye baÅŸlayınca komitenin de gelirleri yükseldi. 1985-88 arasında 23.4 milyon USD olan gelirler 1997-2000 döneminde 121.9 milyon USD'ye yükseldi. Pekiyi bu para nerede kullanılıyor?Milli olimpiyat komitelerinin çalışmaları destekleniyor. Tüm dünya ülkelerindeki spor faaliyetlerine katkıda bulunuluyor. EÄŸitim, saÄŸlık, tesis, donanım konularında yardım saÄŸlanıyor. Atletlere burs veriliyor. Kendi ülkelerinde modern tesis bulamayan atletler geliÅŸmiÅŸ ülkelerin geliÅŸmiÅŸ tesislerinde çalışma imkanı bulabiliyor.Atlanta oyunlarında komitenin burs saÄŸladığı atletlerden yedisi altın, dördü gümüş ve yedisi bronz madalya kazandı. Heptatloncu Suriyeli Ghada Chaua ve yürüyüşçü Ekvatorlu Jefferson P. Quezada ülkelerine ilk olimpiyat madalyasını kazandıran atletler oldular. Spor ve iÅŸ dünyası el ele iyi iÅŸler baÅŸarıyorlar. Olimpiyat hareketi içinde pazarlama önemli bir yer edindi kendine. Konu ile ilgili olarak IOC baÅŸkanı Samaranch, "Televizyondan, sponsorluk sisteminden ve genel fonlardan elde edilen paralar, Olimpiyat Oyunları'na bağımsızlığını kazandırdı. Ancak ÅŸunu daima hatırlamalıyız ki sporun kaderini ticari çıkarlar deÄŸil sporun kendisi elinde tutmalıdır" diyor. Time dergisinden derleyen ve çeviren: Levent GÖKTEM - 25 Eylül 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!