Nurten Erk: BP'nin gözü yeni ekonomide

Nurten ERK
Haberin Devamı

BİRLEŞME ve satın almalarla 200 milyar doların üzerinde bir büyüklüğe ulaşan BP, Türkiye'de bundan böyle sadece akaryakıt faaliyetleri değil, petrol arama faaliyetleri ve doğalgaz konusunda da söz sahibi olmak istiyor. BP Türkiye Genel Müdürü Tahir Uysal, bundan böyle elektronik ticarette de iddialı olmayı hedeflediklerini ve Türkiye için yeni projeler geliştirdiklerini söyledi.

YAŞANAN sorunlara rağmen Türkiye'deki akaryakıt pazarı dünya devlerinin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Son aylarda dünyada hızlı bir değişim yaşayan, birleşme ve satın almalarla 200 milyar doların üzerinde bir büyüklüğe ulaşan BP, Türkiye'de bundan böyle sadece akaryakıt faaliyetleri değil, petrol arama faaliyetleri ve doğalgaz konusunda da sözsahibi olmak istiyor. BP Türkiye Genel Müdürü Tahir Uysal, bundan böyle elektronik ticarette de iddialı olmayı hedeflediklerini ve Türkiye için yeni projeler geliştirdiklerini söyledi. Tahir Uysal ile BP'nin dünyada yeniden yapılanmasının yanısıra BP'nin Türkiye'ye bakışını konuştuk.

BP'deki yapısal değişim ne zaman başladı?

- Özellikle 1992 BP açısından sıkıntılı bir yıldı. O yıl dünyadaki hisse senedi fiyatları Londra Borsası'nda tarihinin en düşük seviyesine indi. Daha sonra durum gözden geçirilip sonunda bu şekilde devam edemeyeceğimiz, yeniden yapılanmamız gerektiğini farkettik. Çok ciddi önlemler alındı ve grup hızla toparlanmaya başladı. 1996'da gücüne tekrar kavuştu ve Avrupa çapında BP Mobil birlikteliğine imza attı. Bu iki şirketin tek bir çatı altında toplanması değil, ortaklık anlaşmasıydı ve son derece de başarılı oldu. Bunun altında yatan nedenler Avrupa içindeki rekabet koşullarının artması, çok zor rekabet koşullarının ortaya çıkması bunun sonucunda da iki şirketin değişik bir şey yapma ihtiyacıydı. Bir ortaklık kuruduk ve bu ortaklığı da başarıyla yürüttük. Bu değişimi özümseyemeden, 1998'de Amaco ile BP birleşme kararı aldı. Kısa süre sonra Arco satın alındı. Son olarak da Burmah Castrol, grup bünyesine katıldı.

Bu birleşme ve satın almalar gruba neler kazandırdı?

- Burmah Castrol ile yağ konusunda güçlendik. Amaco ve Arco ile birleşmeden önce şirketimizin gaz konusunda çok büyük bir pazar payı yoktu. Bu birleşmeler sonrasında dünyada üçüncü gaz pazarlayan ve gaz konusunda rezervlere sahip şirket konumuna geldi. Bu birleşmelerle büyümenin sınırına vardık. Şirket 200 milyar dolardan daha büyük bir boyuta ulaştı. Bu dünya için de çok büyük bir boyut.

Yeniden yapılanma gereği bundan sonra mı ortaya çıktı?

- Evet, bu şirketleri bünyemize kattıktan sonra başarılı olabilmek, ayakta kalabilmek, başarıyı devam ettirebilmek için değişik birşeyler yapmamız gerektiği ortadaydı. Yıllar boyunca bize söylenen bir şey vardı, biz bir petrol şirketiyiz. Daha başarılı olmak için neler yapabileceğimizi araştırdığımızda bir petrol şirketi olmanın ötesinde bir şirket olma felsefesine ulaştık. Bu çok önemli bir saptamaydı. Yeni markamızda, yeni logomuzda bu felsefeyle doğdu.

BP'nin bundan sonraki hedefleri nedir?

- Günümüzde eski ekonomi devam ediyor ama internetteki gelişmeler ve onun çerçevesinde oluşan yeni ekonomi, dünya üzerinde çok ciddi biçimde kendini hissettiriyor. Dünya üzerindeki ilk 10 şirkete baktığımızda internet ve yazılım şirketlerinin yoğunluğu göze çarpıyor. Yaptığımız işlerde elektronik ticareti çok daha yoğun olarak kullanmayı amaçlıyoruz. Geçtiğimiz yıl BP elektronik ticaret anlamında önemli adımlar attı, çeşitli ortaklıklara girdi. Bu önemli stratejilerimizin önemli parçalarından biri.

Elektronik ticarette neler yapmayı planlıyorsunuz?

- Elektronik ticarette iki boyut var. İlki son kullanıcı olan müşteriye ulaşım. Diğeri ‘‘business to business’’ denilen işten işe ticaret. Dünya ölçeğinde bakıldığında işten işe ticaret ağırlıklı olarak gerçekleşiyor. Türkiye'de müşterilerimiz kullanacakları yakıtları sipariş edebilecek. Bu bir başlangıç. Bütün satışlarımızı dünya ölçeğinde elektronik ortama kaydırmaya çalışıyoruz.

Türkiye'de neler yapıyorsunuz?

- 88 yıldır Türkiye pazarındayız. Türkiye'de 700'ün üzerinde akaryakıt istasyonumuz var ve toplam pazarın yüzde 22'sine sahibiz. Dünya ölçeğinde dört ana iş kolumuz var. Arama-geliştirme faaliyetleri, kimyasallar, akaryakıt pazarlama faaliyetleri, gaz ve enerji. Dünyada 8 ayrı bölge oluşturduk. Bu bölgelerden biri, Türkiye ve Orta Doğu bölgesidir. Türkiye enerji anlamında ciddi bir pazar. Türkiye'de kimyasallar konusunda bir üretimimiz yok. Ama dünyada üretilen çeşitli ürünleri getirip satıyoruz. Türkiye'deki arama faaliyetlerimiz ise ciddi boyutlarda değil. Bundan sonra daha ciddi boyutlarda arama yapmak istiyoruz. Bu konuda da TPAO ile işbirliği içindeyiz. Enerji ve doğalgaz konusunda da Ankara'da bir merkez oluşturduk. Bu çerçevede önemli projeler peşindeyiz. Bunlar gerçekleştirildiği taktirde yatırımların önü açılacaktır. Biz de serbestleşen piyasa içinde yerimizi almak istiyoruz.

Akaryakıt pazarındaki sıkıntılar devam ediyor mu?

- Akaryakıt pazarı hálá çok sıkıntılı bir pazar. Yapılan yatırımlara rağmen gelinen nokta pek parlak değil. Irak sınırından geçen ürün, o bölgedeki rafinerilerimizi etkiliyor. Üretim ve ürünün kalitesi etkileniyor. Devlet ciddi boyutlarda vergi kaybına uğruyor. 1-2.5 milyar dolar gibi rakamlardan söz ediliyor. Devletin akaryakıt sektörüne yönelik düzenlemeleri biran önce yapması gerekiyor. Enerji konusunda Çin ve Türkiye en önemli gelişen pazarlar katagorisine giriyor. Akaryakıt pazarında da Türkiye önemli bir yere sahip ve sürekli büyüyor. Türkiye'de yaşanan sıkıntıların da bir an önce ortadan kaldırılması gerektiğini de her zaman vurguluyoruz ki Türkiye daha sıhhatli gelişen bir pazar olsun. Pazarda kalite konusunda da bir standart oluşturulamadığını görüyoruz.

TAHİR UYSAL

BP Türkiye Genel Müdürü Tahir Uysal, 1958 Eskişehir doğumlu. Ankara Fen Lisesi'ni bitirdikten sonra, İngiltere'de Birmingham Üniversitesi Elektrik & Elektronik Mühendisliği'nden mezun oldu. Mersin Erdemli Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak görev aldı ve aynı zamanda Deniz Bilimleri (Sualtı akustiği) dalında yüksek lisans yaptı. 1984'de Schlumberger Overseas S.A Şirketi'ne katıldı ve Brunei, Japonya, Çin ve Hindistan'da değişik görevlerde bulundu. 1991'de BP Türkiye'ye katıldı ve aynı yıl Dağıtım Müdürlüğü'ne getirildi. 1993'de İkmal ve Dağıtım Müdürü oldu. Aralık 1996'da Türkiye'de BP/Mobil ortaklığı kurulduktan sonra İkmal ve Dağıtım Müdürü olarak görevine devam etti, aynı zamanda Ortak Servisler Müdürü olarak diğer sorumlulukları da üstlendi. 1999'da Doğu Akdeniz, Orta Doğu, Hazar Denizi Gaz ve Enerji İş Ünitesi'nde Ticaret Müdürü olarak görev yaptı. Temmuz 2000'de BP Türkiye Genel Müdürlüğü'ne getirildi.

Tüpraş da özelleştirilmeli

POAŞ'ın özelleştirilmesini nasıl değerlendirdiniz?

- POAŞ'ın özelleşmesi yıllardır beklediğimiz bir şeydi. Pazarın daha sağlıklı bir yapıya kavuşması için olmazsa olmaz diye gördüğümüz unsurlardan bir tanesiydi. Bu sadece POAŞ için değil, Petrol Ofisi ve Tüpraş için de geçerli. Rafineri kapesitesinin yüzde 85'i, pazarlama faaliyetinin yüzde 50'si boyutunda bir şeyi devlet eliyle yaptığınız taktirde, pazarda serbest piyasa koşullarından bahsedebilmeniz sözkonusu değil. Bunun sıkıntısını yıllarca çektik. Petrol Ofisi'nin etkin ve verimli çalışan bir şirket haline dönüştürüleceğini düşünüyoruz. Kalite konusu da gözden geçirilecektir. Bütün bunların sektöre olumlu etkisi olacağını düşünüyorum. 90 sonrasındaki liberalleşme döneminde arzumuz Tüpraş'ın biran önce özelleştirilmesiydi. Türkiye'de bazı şeyler için ne yazık ki çok uzun yıllar beklemek gerekiyor. Tüpraş'ın da özelleştirilmesinin önemli katkıları olacağına inanıyorum. Bunun beklentisi içindeyiz. Dünya çapındaki rafiner politikamız çerçevesinde Tüpraş ile ilgilenmeyi düşünmüyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları