Nostaljide “Maya” açılımı

MAYA’da kokteyl, 1954. Kokteylden bir fotoğraf. Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Vala Nurettin, Müzeher Va-Nu, Vala Ebuzziya.

Haberin Devamı

Aynı kokteylden bir başka fotoğraf. Yaşar Kemal, Fikret Adil, Hakkı Tarık Us. Yanındaki fotoğrafta Sabahattin Ali, Mücap Ofluoğlu.

Maya’da yine bir sohbet toplantısı. Fotoğrafta Adalet Cimcoz, Ada, Şakir Eczacıbaşı, Vedat Nedim Tör.

50’li yıllar sürüyor. Sanat muhabirleri Maya’da bir araya geliyor. Fotoğrafta Oktay Akbal, Nevzat Üstün, Fikret Adil, Refik Halit Karay’ın eşi Nihal.

Sanatçıların uğrak yeri olan Maya Sanat Galerisinde 1953’te bir sergi açılıyor. Sergide eserleri bulunanlar arasında Avni Arbaş, Nuri İyem, Ferruh Başağa, Sadi Çalık, Bedri Rahmi gibi Türk resim sanatının devleri var.

TKP’LİLERİN YERİ


1950’lerde ünlü sanatçıların, ressam, yazar, çizerlerin buluştuğu mekan Maya Sanat Galerisi. Adalet Cimcoz’a ait. Beyoğlu, Kallavi Sokak’ta. Rus Konsolosluğunun karşısındaki sokaklardan birinde.

O yıllarda Maya Sanat Galerisi’ne gelenlerin çoğu solcu, hatta TKP’li.

Sanatın dışında, koyu siyasal sohbetler, orada. En sık gelenlerden biri, Sabahattin Ali. Onun öldürülmesinden sonra, Adalet Cimcoz üzerinde sis bulutları yükseliyor.

Adalet Cimcoz yoksa MİT ajanı mı? Onun işlettiği Maya Sanat Galerisi yoksa MİT’e ait bir yer mi?

Bu iddia bazı solcu yazarların kitaplarında dile getiriliyor. Adalet Cimcoz, billur gibi bir sese sahip, pek çok filmi ve o yıllarda revaçta olan radyo oyunlarını seslendiriyor. eşi avukat.

Maya hem sanatla, hem politikayla iç içe. Maya’dan hareketle sıkı bir çalışma, TKP’nin bilinmeyen yönlerine ışık tutabilir.

UĞUR BEKDEMİR


Şimdi o Maya yeniden açılıyor. Önceki akşam açılışı var.

Bir zamanlar futbol hakemi, şimdi sanat galerileri ve sergilere meraklı Uğur Bekdemir Maya Sanat Galerisi’ni yeniden açıyor. Lokanta ve galeri olarak.

Önceki akşam katıldığım açılışta, 1950’lerden kalan fotoğrafları görüyorum, yukarıda aktardığım fotoğraflar.

Maya’nın ruhuna uygun, bundan sonra orada yine sergiler açılacak, sohbetler yapılacak, yemekler yenecek, içkiler içilecek.

Beyoğlu bazı yeni mekanlarıyla nostaljik dönüşümlere sahne oluyor. O nostaljide sadece geçmişe dönük bir anma yok, aynı zamanda o nostaljiyi yaratan tarihi öğrenme merakı var.

Maya Sanat Galerisi yeni biçimiyle, Bekdemir’le birlikte, bu duyguyu yakalayan uğrak yerlerinden biri olabilir. Lokanta işlevi ile birlikte.

Haberin Devamı

Brandt’ın Özrü, Grass’ın politik dersi

Haberin Devamı

ALMANYA’nın ünlü sosyal demokrat Başbakanı Willy Brandt 1970’lerde Polonya’yı ziyaret ediyor. Yanında Alman yazar Günter Grass var.
Brandt Polonya’da Şehitler Anıtı önünde diz çöküyor, Nazi döneminde öldürülen yüz binlerce Polonya asıllı Yahudi’yi anarak, Almanya adına özür diliyor.
İstanbul’da bulunan Grass gördüğü bu sahneyi aktardıktan sonra:

“Tarihte böyle acı olaylar yaşandıktan sonra, aradan ne kadar zaman geçse de, ülkeyi yönetenlerin bu biçimde özür dilemeleri, hem o insanı, hem de ülkesini yüceltiyor. O özür Polonya ziyaretini unutulmaz kıldı”.

Ders alınması gereken bir sahne, önemli bir tespit. Grass devam ediyor:

“Her ülke gibi, Türkiye’nin de geçmişle yüzleşmesi gerek”.

Alman Goethe Enstitüsünün öncülüğünde bir proje yürüyor. Avrupalı yazarlar otobüslerle Avrupa’yı dolaşıyor, kentlerde insanlarla sohbet ediyor, okumalar yapıyor. O otobüs Türkiye’de yirmiden fazla yer dolaşıyor. Son olarak İstanbul’a geliyor, İstanbul’da kervana Yaşar Kemal ve Günter Grass birlikte katılıyor.

Panel ve sohbetler birbirini izliyor.

Sohbetlerde Nobel ödüllü Grass edebiyattan çok, politikaya ağırlık veriyor. Dinleyenlerin merakını çeken bu tavrıyla ilgili soru üzerine Grass:

“Ben bir yazarım, ama bir yazarın kendisini politik gerçeklikten ayrı tutmaması gerektiğine inanırım”.

Ünlü edebiyatçıların pek çoğu verdikleri sanat ürünleri (roman, tiyatro, şiir) yanında, aynı zamanda takındıkları politik tavırla ön plana çıkıyor. O sanat ürünleri politik tavırla bütünleştiğinde, farklı bir anlam kazanıyor. Grass haklı.

Sohbet sırasında küçük de olsa, diplomatik bir gaf Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a ait. Günay, malum, konuşması gerek, mikrofona gelince:

“Hepimizin yakından tanıdığı, dünyaca ünlü Alman yazar....”

Cümlenin sonu bir türlü gelmiyor. Günay’ın aklına Grass’ın adı o anda bir türlü gelmiyor. Adam da, orada. Sonunda biri fısıldıyor ve ohh, nihayet ağzından Grass adı çıkıyor.

Politika ve edebiyat, politik tutum ve yazar ilişkisi için, Grass’ın sözleri bizimkilerin kulaklarına küpe olacak türde. Hele de, yazarlarından sürekli yakınan yönetimler için. Uygar olmanın bir anlamı da, burada.

Yazarın Tüm Yazıları