Salonun ortasında bir ekip harıl harıl çalışıyor. CNN-Türk canlı televizyon yayını yapacak. Konu basketbol. Sunucu Bilgin Gökberk diyor ki: ‘Baktık baktık, İstanbul’da buradan daha sesssiz bir mekan bulamadık.’ Türk basketbolseverler gece yarısına saat kurup, Amerikan basketbol ligi maçlarını naklen televizyondan izliyor. NBA’de oynayan Türk oyuncular hepimiz için milli kahraman. Ancak milli lig maçlarında tribünler bomboş. Türkiye’de basketbol ölüyor mu yoksa? Bir zamanlar salonları hınca hınç dolduran seyirci nerede? İşte bu soruları federasyona, kulüplere, taraftara, yazarlara sorduk. Ortaya şöyle bir tablo çıktı:
Seyirci düşüşünde esas büyük sorun İstanbul’da yaşanıyor. En önemlisi, Zeytinburnu’ndaki Abdi İpekçi Spor Salonu’na ulaşmak çok zor. Bu salondan çıkınca gidecek bir cafe, bir eğlence merkezi de yok. Seyirci iki üç araç değiştirip niye maça gelsin? Abdi İpekçi’nin çok büyük olduğu, seyircinin içinde kaybolduğu ve mekanı soğuk bulduğu da söyleniyor.
Basketbol pazarlanamıyor. Oysa basketbolun herhangi bir başka eğlence ya da bir alışveriş merkezi gibi pazarlanması gerektiği söyleniyor. Federasyon bünyesinde kulüplerin katılmasıyla oluşacak ve ortak pazarlama yapacak bir Lig Birliği kurulması önerisi ortaya atılıyor. Ama bunu gereksiz bulanlar da var. Kulüplerin de tanıtım ve pazarlamaya ciddi bütçe ayırması gerekir, diyorlar.
Yıldız oyuncuların olmaması, olanların yurtdışına gitmesi seyircinin ilgisini azaltan bir faktör.
Seyircisi olmayan müessese takımlarının ligin en güçlülerine dönüşmeleri de izleyicinin heyecanını azaltıyor. Gerçek taraftara sahip takımlar basketbolda güçlü değil:
Fenerbahçe 13,
Galatasaray 14,
Beşiktaş ise 29 yıldır şampiyonluk yüzü görmedi. En son 1990-91’de Fenerbahçe’nin şampiyon olmasından sonra 8 kez Efes Pilsen, 3 kez Ülkerspor, 2 kez de Tofaş şampiyon oldu. Bu yüzden Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray gibi takımların tutkulu seyircisi de artık maçlara rağbet etmiyor.
TURGAY DEMİREL (Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı)
Pazarlama için ben mi çalışacağım, kulüpler mi?
Yeri iyi olmayan Abdi İpekçi Spor Salonu’nda seyirci problemi var ama diğer salonlar dolu. Salonlar Spor Sergi Sarayı gibi kent içinde olsa sorun yaşanmayacak. Kulüpler seyirciyi çekmek için çaba göstermiyor, basın desteği de yok. Geliri kulüpler elde ediyor. Pazarlama için ben mi çalışacağım, onlar mı? Kulüp takımları kazanmaya başlayınca taraftarı geliyor. Ama onlar da basketbolsever değil, takım kazanırsa seviniyor, kaybederse küfredip gidiyor. Müessese kulüplerinin de zaten seyirciye ihtiyacı yok. İstedikleri zaman otobüs tutup, kendilerine tezahürat yapacak taraftarı getiriyorlar. Kulüpler Birliği kurulması yolundaki önerileri anlamsız buluyorum. Futbolda var da ne oluyor? Rekabet kalmadı sözlerine de inanmıyorum. Rekabet devam ediyor.
LÜTFİ ARIBOĞAN (Federasyon Başkan Adayı)
Başkan olursam Abdi İpekçi’ye perde sistemi getireceğim
Son yıllarda sahalarda ve televizyonda seyirci sayısında düşüş var. Bunun başlıca sebebi ligde rekabetin kalmamış olması. Bütçe ve kaynak problemi yaşayan kulüpler, iddialı takım kuramayınca, rekabet de seyirci de olmuyor. Seyirci sorununun en dipte olduğu dönemdeyiz. Abdi İpekçi Spor Salonu, basketbol için çok büyük. Bana federasyon başkanlığı görevi verilirse, salona istenildiği oranda büyüyüp, küçülmeyi sağlayacak perde sistemi getirmek istiyorum. Ligin bir bütün olarak pazarlanması lazım. Bunu Lig Birliği ile başarabiliriz. Şu anda federasyonun izin vermediği bu birliğe kulüpler başkan düzeyinde katılacak, ortak pazarlama yapılacak. Pazarlama giderleri bir iş planı ile belirlenecek. Böylece kulüplerin kaynağı, gücü artacak. Rekabet olacak ve seyirci gelecek.
BİLGİN GÖKBERK (Milliyet Gazetesi yazarı)
Çözüm, basketbolu seyircinin olduğu yere götürmek
Sahalar dolmuyor. Tarabya’daki adamın eline 20 dolar verin, Abdi İpekçi’ye gönderemezsiniz. Spor Sergi Sarayı, şehrin göbeğinde 3-4 bin kişilik bir salondu ve doluyordu. Çözüm, basketbolu seyircinin olduğu yere götürmek. Carrefour, Akmerkez gibi merkezlerin içine sinemalar gibi basketbol sahaları yapılmalı. Bir de ligde yıldız oyuncu kalmadı. Bir iki tatminkár takım ile üç büyük kulübün maçlarına giden oluyor. Küfreden kötü seyircinin iyi seyirciyi kaçırdığı da bir gerçek. Türkiye ligi hiç pazarlanmıyor, oysa kötü bir lig değil. Federasyon bünyesinde Lig Kurulu olmalı ve tanıtım çalışmaları yapmalı.
YALÇIN GRANİT (Hürriyet Gazetesi Yazarı)
Futbol basketbolun baş belası
Üç büyükler, şampiyonluğa oynayacak takım kurarlarsa seyirci gelir. Çünkü, çocuklar 8-10 yaşından itibaren üç takımdan yani Fenerbahçe, Galatasaray ya da Beşiktaş’tan birinin hastası oluyor. Futbol maçlarında statları dolduranlar da futbol hastası değil, takımların hastaları. Aynı takımlar, basketbolda da başarılı olsa, salonlar tıklım tıklım dolacak. Aslında basketbolun başındaki en büyük dert futbol. Futbola karşı başını eğmiş dolaşıyor. Çünkü kulüpler basketten para kazanamıyor. Kulüp başkanları da futbol takımının menajeri gibi. Futbola bu kadar eğilince basketin şansı çok azalıyor.
KAAN KURAL (Vatan Gazetesi yazarı)
Alışveriş merkezi gibi pazarlanmalı
Alman Alba Berlin Kulübü, 4 milyon Euro’luk bütçesinin yarısını organizasyona, yarısını pazarlamaya ayırıyor. İlanlar veriyor, eğlence sunuyor, merkezi yerde salonları var. Bu iş, alışveriş merkezi kurmak ve tanıtmaktan çok farklı değil. Futbolda gönül bağlılığı var. Ama basketbol bir ürün. Tiyatroya niye seyirci gitmiyorsa, basketbola da ondan gitmiyor. Federasyonu suçlamak kolaycılığa kaçmaktır, pazarlama en başta kulübün görevi. İki imza atıp, oyuncu almak kolay ama pazarlama zor iş.
ZEKİ CAN (Beşiktaş Basketbol Şube Sorumlusu)
Harbiye’deki salon çok merkeziydi
Spor Sergi Sarayı kapandıktan sonra seyirci dağıldı. Çünkü Harbiye’deki bu salon çok merkeziydi. Abdi İpekçi çok büyük, uzakta, trafik açısından ters. Buraya gelen seyirci başka bir aktivitede bulunamıyor. Yabancı oyuncuların da kalitesi düştü. Seyirci başarılı takım gördüğü zaman salonları dolduruyor. Müessese takımları, yüksek bütçelerle takımlar kuruyorlar ama seyirci potansiyelleri yok. Kulüp takımlarının ise bütçeleri belirli. Bu sezon Beşiktaş ve Fenerbahçe belli başarıların altına imza atarsa seyircileri de salona çekebileceklerini düşünüyorum.
HAKAN ARTIŞ (Ülkerspor Menajeri)
Eskiden Spor Sergi’de herkes aile gibiydi
Spor Sergi Sarayı çok sıcaktı, herkes bir aile gibi birbirini tanırdı. 2-3 maç arka arkaya oynanırdı. Nişantaşı çevresindeki okullar ve aileler gelirdi. Orası kapandıktan sonra sıkıntılar başladı. Salonlar şehrin içine çekilmeli. İyi kadrolar oluşturulup, takımlar profesyonel insanlarca pazarlanmalı, markalaşmalı. O zaman takımın forması 500 bin-1 milyon dolara reklam alır, saha reklam alır.
DERYA TAŞDELENLER (Galatasaray Basketbol Şube Sorumlusu)
2-3 bin seyirci Abdi İpekçi’de kayboluyor
Basketbolda, rekabet bitti. Müessese takımları devreye girdi. Kulüp takımları tedbirler alırsa seyirci artar. Bir de Abdi İpekçi çok büyük, bu salonun perdelerle bölünmesi lazım. Salonun ikiye üçe bölünmesi sıcak bir atmosfer yaratacaktır. Bu haliyle, 2-3 bin seyirci de gelse, salonda kayboluyor, heyecan olmuyor.
ALPARSLAN DİKMEN (GS’li Ultraslan Grubu Lideri)
Ülker ve Efes milleti bıktırdı
Açık konuşmak gerekirse Ülker, Efes gibi müessese kulüplerinin artık bu işi tekeline almış olmaları milleti bıktırdı. Seyirci olmamasının büyük sebebi bu. İddialı maçlarda organizasyon yapmaya çalışıyoruz. Ama bırakın taraftarı, basketbolseverler de maça gitmiyor. Salonlarda 200-300 kişi oluyor. Şirket takımlarının tezahürat yapan taraftar grupları da parayla tutulmuş seyirciler. Kim, Ülker’i, Efes’i ya da Ziraat Bankası’nı tutar ki? Basketbol şu anda ölüyor gibi.
AYDIN ÖRS (Fenerbahçe Basketbol Takımı Antrenörü)
İyi mücadele arttıkça seyirci artacaktır
Ben seyircinin azaldığını kabul etmiyorum. Bu daha çok İstanbul için söyleniyor. İzmir, Ereğli, Bandırma ve Ankara’da bu problem yaşanmıyor. Biz ilk maçımızı Abdi İpekçi’de oynadık. Üstelik ramazan ayındayız. Yine de 2 bine yakın seyirci vardı. Ben takımının iyi mücadele edeceğini bilen Fenerbahçe seyircisinin bu haftadan itibaren artaracağına inanıyorum.
ENGİN ÖZERHUN (Efes Pilsen Menajeri)
İstanbul’a 8 takım fazla
İstanbul’da seyirci sorunu var. Diğer illerde salonlar doluyor. Çünkü İstanbul’da sporseverin alternatifi çok. Avrupa’da da böyle. Basketbol, küçük şehirlerde oynanır ve oralarda seyircisi vardır. Türkiye’de Avrupa ülkeleri de yıldızlarını NBA’e kaptırıyor. NBA bizim yıldızlarımızı pazarlıyor. İstanbul’a 8 takım çok.