Miloseviç ölümüyle de sorun

Miloseviç Birleşmiş Milletler Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanmadan önce vicdanlarda mahkûm edilmişti.

Yugoslavya’da katliamların, saldırıların savaş kararlarının altında Miloseviç’in imzası olduğuna kanaat getirmek için mahkeme sonucunu bekleyen tarafsız bir tek insanın bile olduğunu düşünemiyorum.

Ama Miloseviç, yaşamıyla olduğu gibi ölümüyle de soruna yol açıyor.

Adalet mücadelesi devam etse bile, Miloseviç’in ölümü Nüremberg’den sonra Avrupa’da kurulan en önemli savaş suçu mahkemesini zaafa düşürdü.

Her ne kadar mahkemenin geçen yıla kadar başkanlığını yapan Theodore Meron, bu mahkemenin de, insanlığa karşı suçlarla ilgili yargılamalarda içtihat haline gelecek yenilikleri hayata geçirdiğini savunsa da, bu davanın sonuçlanması önemliydi.

Çünkü, 2002’de ABD’nin karşı çıktığı ama 100 ülkenin benimsediği bir kararla Lahey’de kurulan Uluslararası Ağır Ceza Mahkemesi (ICC), hayata ilk adımlarını daha güçlü atabilmek için Yugoslavya duruşmalarının sonuçlarını bekliyordu.

Ruanda, Sudan Darfur ve Kongo’daki katliamlarla ilgili bu yıl ilk davalarını açacak olan ICC için bu, örnek alınacak bir başlangıçtı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin güçlenmesi ise önümüzdeki dönemde, sadece Afrika’da değil, belki de Irak’ta da katliam kararlarını verenlerin hakim karşısına çıkabilecekleri anlamına geldiği için kritik bir öneme sahip.

***

YAPILAN
hatalarla ilgili tartışmaların da muhakkak yararı olacaktır, örneğin duruşmanın, Miloseviç’in kendini savunma hakkını kullanmasıyla aşırı uzaması, Bosna, Hırvatistan ve Kosova’daki olayların hepsinin birden ele alınmasının hatalı olduğu eleştirileri gibi.

Ama bazı çevreler tarafından Miloseviç neredeyse bir kurban haline getirilmeye çalışılıyor.

Miloseviç’in avukatı Verges, dün caniler mahkemesi diyordu.

Hasta olduğu halde tedavi ve kontrol olanağının kendisine tanınmamasından tutun da, bir hafta önce hücresinde intihar eden Hırvatistan’daki katliamların sorumlusu Milan Babiç’in ölümünden sonra Miloseviç’in hücresinin gardiyanlar tarafından muntazam denetlenmediği eleştirilerine kadar birçok soru atılıyor ortaya.

Sırbistan’da ana muhalefetteki Radikal Parti ile Miloseviç’in Sosyalist Partisi’nin bu fırsatı kaçırmayacakları kesin.

Hele de Kosova’nın bağımsızlığının gündemde olduğu, Karadağ’ın Nisan’da Sırbistan’dan ayrılmak için referandum düzenleyeceği bir ortamda Miloseviç’in yeniden ulusal kahraman haline getirilme olasılığı çok yüksek.

Bu durum, şimdi Avrupa Mahkemesi için daha da önemli hale gelen Radovan Karadziç ile Ratko Mladiç’in Lahey’e teslimlerini de giderek zorlaştıracak.

Ama Avrupa Birliği, önceki gün Belgrad’a dört hafta süre verdi.

Bu süre içinde Karadziç teslim edilmediği takdirde Avrupa Birliği, Sırbistan ile diyaloğunu askıya alacak.

Bu tehdit ne kadar etkili olacak önümüzdeki günlerde göreceğiz.

***

AVRUPA
Birliği’nin geçen hafta Salzburg’da, Balkan ülkeleri ve Türkiye’nin de katıldığı toplantısında Balkanlara genişleme kararı yeniden dillendirildi ve müzakerelerin hedefinin tam üyelik olduğu açıklandı.

Avrupa’nın, bütün tartışmalara ve içe kapanma eğilimlerine rağmen genişlemeye devam edeceğini gösteren bu karar çok önemli.

Çünkü, Irak Savaşı’nın Ortadoğu’da yaptığı gibi, Miloseviç’in hücredeki ölümü de Balkanlar’da radikalizmi güçlendirecek.

Dağılmanın sonuçlarını on beş yıldır büyük acılarla yaşayan eski Yugoslavya coğrafyası, Avrupa’nın güvenliği için tehdit olmaya devam ediyor.

Yazarın Tüm Yazıları