Milli Park

Şu son birkaç günde, MFÖ’nün AGU’sunun Milli Park ve Sarı Laleler’ini kaç kez dinledim bilmiyorum.

Bütün albüm bir içim su ama bu ikisinden, bünyeden tuzlu su atmamı sağlayabilmeleri açısından özellikle medet umuyorum. Ağlama özürlü bir hödük olduğumu bilirsin. Bu ikisi, o anlamda ilaç gibi...

Mümkün olsa, bu haftayı toptan takvimden silerdim. Gözümü bir sabah, gecenin körüne dek dinmeyen korkunç bir baş ağrısına, diğer sabah, küçük çaplı bir yangına açtım. Evet, bildiğin yangın!

Meğer, taşındığım eve tadilat yaparken, ev sahibinin neyine olduğunu anlamadığım bir şekilde pek güvendiği, işini ayağıyla yapan "usta", toprak hatlı olması gereken çamaşır makinesi hattından tut, salondaki televizyonun fişine kadar her bir haltın yükünü, banyonun lambasını yakan düğmeye bağlamış.

Geri zekálı herif yüzünden, duvar yandı. Şalteri indirdim. Elektrikçi çağırıldı. Duvar kırıldı. Yıkıldı. Tekrar dikildi. O sırada evden çıkmış da olabilirdim ve apartman, içindeki insanlarla birlikte yanıp kavrulabilirdi. Var ya, işini önemsemeyen herkesi terörist ilan etmek istiyorum.

Havadan sudan ve mide bulandıran kimi haberler gözümün önünden akıp duruyor. Yok, Sanem Çelik ile Kudret Sabancı’nın ilişkisinin ortaya çıktığı Tarabya’daki Hayrola Çay Bahçesi’nde 5 papele piyasaya sürülen Çift Kaşarlı Aliye Tostu, müşterilerden büyük ilgi görüyormuş; yok efendim, artık gerçekten iç bayma konusunda kendini aşmış olan Scientology tarikatı müridi Tom Cruise, Katie Holmes’dan doğan bebeğinin plasentasını ve göbek bağını yiyormuş...

Havadan sudan olmayanları hiç sorma; onlar daha beter mide bulandırıyor; zehirli atıklardı, o atıkları oraya gömen elemanların karşısında hukukun çaresiz kalmasıydı; İran’ın nükleer babalanmalarıydı, bunu fırsat bilen Bush dingilinin hede hödöleriydi; bangır bas gelen ikinci bir Irak feláketiydi; bir zehirli atık nehri olmuş, damarlarımızda akıyor.

Oysa dışarıda patır patır bahar patlıyor. İyi şeyler düşünmek gayretindeyim. Yine de; Mazhar’ın, İsmet Özel’in dizelerinden derlediği şarkıda söylediği gibi bebeğim:

"Biliniyor şarkıların sırası bizde / Biliniyor hayat bizden razıdır / Otların sarardığı yerlerde güneş / Kurşunun değdiği yerde heves kalmıştır / Beni artık kimseler aramasın / Aşkın en tabanında yattığım anlaşılmasın / Şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim şu kitabın / Başından başlayabilirim de / Sonsuz gözyaşların / Gözyaşları gizlenir / İdare edilir durum / İstesek de istemesek de / Beraberiz yavrum / Korkunçtur yalnızlığımız / Bir oyun oynanır oyalanırız / Orman değiliz artık / Milli parkız..."
Yazarın Tüm Yazıları