Milano'nun Rumeli Caddesi'nde gördüklerim

ÖNCEKİ gün Milano'daydım. Milano'nun Rumeli Caddesi diyebileceğimiz sokağının adı Via della Spiga.

Araçlara yasaklanmış dar sokağın iki tarafı, adını bildiğimiz lüks butiklerle dolu.

Bütün gün toplantı salonlarında bunaldıktan sonra bu sokakta dolaşıyorum.

Bu sokağa ait bazı gözlemlerimin sizin de ilginizi çekeceğini sanıyorum.

Sokağın orta taraflarından birinde İtalyan modasının son yıllardaki yükselen yıldızı Dolce e Gabbana'nın kadın butiği var.

Uzun sayılabilecek vitrinde beş kadın elbisesi duruyor.

Hepsi Gabbana'nın avangard çizgilerini taşıyor.

Ama beş elbisede de çok açık biçimde dikkati çeken bir ortak aksesuvar var.

BOYUNLARDAKİ HAÇ

Cansız mankenlerin beşinin de boynunda iri bir ‘‘haç’’ kolye var.

Dediğim gibi öyle küçük bir şey değil.

Bu arada daha çarpıcı şey dikkatimi çekiyor.

Vitrinin alt tarafında duran kadın ayakkabılarından birinin ön kuşağında madalyon şeklinde bir aksesuvar sallanıyor.

Üzerinde Meryem Ana ile İsa'nın tasviri var.

Bu gözlemim sadece Dolce e Gabbana vitrinine ait olsa, ‘‘kendi kendine moda yaratmış’’ der geçersiniz.

Via della Spiga'nın çok sayıda vitrininde haç şeklindeki aksesuvarlara rastlıyorum.

Üstelik sadece elbise vitrinlerinde değil, mücevher butiklerinin vitrinlerinde de aynı şey dikkati çekiyor.

Ben yıllardır marka vitrinleri dikkatle izlerim.

İlk defa böyle bir olayla karşılaşıyorum.

Acaba Noel yaklaşıyor, ondan dolayı olabilir mi?

Daha önce Noel dönemlerinde de bu tür sokaklarda dolaştım.

Böyle bir gözlemim olmadı.

Öyle sanıyorum ki, 11 Eylül sonrası Batı'da oluşan hava şimdi yavaş yavaş sanata ve modaya da sirayet ediyor.

TÜRBAN MODASI

İslam radikalizme kayınca, Hıristiyanlık da kendi değerlerini daha fazla hayatın içine sokmaya başlıyor.

Sokakta dolaşırken kendi kendime sordum.

Acaba bu iyi mi yoksa kötü bir şey mi?

Yine kendi kendime sordum.

Acaba bu yolla dini motifler, dinsel veya siyasal bir yaklaşımın flaması, simgesi olmaktan çıkıp hayatın normal unsurları haline mi geliyor?

Tabii buradan bizimle ilgili alana kaydım.

Acaba türban da bizim modamızın ilgi alanı içine girse ve ünlü modacılarımızın vitrinlerinde stilize edilmiş türbanı görsek ne olur?

Dini sembollerin kavga konusu olmaktan çıkmasıyla acaba bu hırçınlıklar da sona erebilir mi?

Via della Spiga'da vitrinleri seyrederken aklıma bu sorular takıldı.

Eski binada kalan genel yayın yönetmeni


İTALYA'nın en çok satan gazetesi ‘‘Corriera della Sera’’nın yeni Genel Yayın Yönetmeni Stefano Folli ve yardımcısı Massimo Gaggi ile sohbet ettik.

Corriera della Sera, İtalya'nın en eski gazetelerinden biri.

Binası iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümü eski bina.

Bu bina aradan bir geçişle yenisine birleşiyor.

Eski binada gazetenin bütün tarihi korunmuş.

Gazetenin ilk yıllarında yayın toplantılarının yapıldığı salon aynen muhafaza ediliyor.

Bu salon ve masa, İngiliz Times Gazetesi'ninkinin aynısıymış.

Ama bu binada beni en çok etkileyen şey, duvarlarına asılmış insan fotoğrafları oldu.

Bu kişilerin hepsi, gazetenin yapımına katkıda bulunmuş.

Neredeyse bütün İtalyan edebiyatı ve sineması önümden geçiyor.

Nobel ödüllü Mondale, kitapları Türkçe'ye de çevrilen d'Anunzio, Sciasci, yönetmen Passolini ve daha yüzlerce sanatçı.

Hepsi bu gazetenin tarihinden geçmiş.

Gazetenin ekonomi servisi yeni binada.

Folli'ye, ‘‘Siz yeni binaya geçecek misiniz?’’ diye soruyorum.

‘‘Hayır, ben eski binada kalacağım. Bu hava bana daha iyi geliyor’’ diyor.

Orada hem Hürriyet'i hem Corriera della Sera'yı düşünüyorum.

Öyle kolay büyük gazete olunmuyor.
Yazarın Tüm Yazıları