Mersin’in kaderi

Geçen yıl yapılan Mersin Kalkınma Ajansı Ululararası Toplantısı'nda söz alan her konuşmacı gibi Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadri Şaman da Mersin'in 1980'li yıllara kadar Türkiye'nin gelişme trendi en yüksek kenti olduğunu belirtmişti.

Gerçekten de 1980 öncesinde her yıl Türkiye ortalamasının 2-3 puan üzerinde kalkınıyordu. Ama 90'lı yılların başında, Özal'ın bir koyup üç kazanmayı hayal ettiği Körfez Savaşı Mersin'in gelişmesinin köküne kibrit suyu döktü.

Körfez Savaşı'ndan önce, 1970'lerin ortalarında, kimilerinde hesaplı-kitaplı olduğu kuşkusu uyandıran (Doğu ve Güneydoğu'dan) içgöç başlamıştı. Belki de, bunda Mersin'in Serbest Bölge (olacak) olması önemli bir etkendi. Ardından 1980'lerin ortalarından itibaren PKK olaylarının yol açtığı kitlesel göçle Mersin'in nüfus yapısı tamamen değişti. Nedeni ister ekonomik ve toplumsal bir zorunluluk olsun, ister siyasal bir tercih olsun, içgöç Mersin'in kaderini çok kötü etkilemiştir. Bunun yanı sıra ülkenin 2000 ve 2001 yıllarında yaşadığı ekonomik kriz havalanıp uçmaya hazırlanan Mersin ekonomisinin kolunu kanadını kırdı. Göçmenler geldikleri yere geri gönderilemeyeceğine göre, bu olumsuzluktan kurtulmak için etkili bir planlama yapmak gerekiyor.

* * *

Ancak, Mersin bu kötü talihini yenecek olanak ve potansiyellere sahip: Çok çeşitli tarım ve seracılık, 150 yıllık tarih ve kültüre dayalı ticaret (1886'da kurulan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Türkiye'nin üçüncü en eski odası), liman, serbest bölge ve ulaştırma sektörü, 60'lı yılların başında umut verici bir başlangıç yapan sanayi, daha sonraki yıllarda savsaklanan ancak iki yıl önce tamamlanan organize sanayi bölgesi, uluslararası kara ve deniz taşımacılığı, bağımsız Deniz Ticaret Odası, ayrıca çimento, cam, krom ve gübre sanayii... Eylül'de temeli atılıp, Avrupa Yatırım Bankası'dan alınan 60 milyon Euro ile 2 yıl içinde tamamlanacak Atıksu Arıtma Tesisi... Mersin'i giderek İtalya'nın Toscana'sına benzeten bağcılık ve belki yakın gelecekte şarapçılık...

Mersin belki kitle turizmini ıska geçti ama Silifke-Tarsus arasında, tarih, kültür ve din turizmine önem veren seçkinleri tatmin edecek yerler var. Ayrıca kenti spor turizmi merkezi yapacak olan Spor Kompleksi...Mersin'in çok genç ama çok kaliteli bir üniversitesi var. Söylendiğine göre 3 milyonluk nüfusu açıkta bırakmayacak bir konut birikimi var. Sahip olduğu olanakları düşünüyorum da Mersin'i ülke kalkınmasının bayraktarı yapmamak için insanın budala olması gerekir diyorum.

* * *

Mersin'in en zayıf yanı uyumsuz göç dalgasıdır. Bu zayıflık kentin hazırlıksız olmasından çok göçmenlerin direncinden kaynaklanmaktadır. Göçmenler sanki yaşadıkları göç olgusundan Mersin'i sorumlu tutmakta ve çok halklı, çok kültürlü, çok dilli bu kentte bir 'işgal kuvveti' zihniyetiyle davranmaktalar. Göçmenlerin Mersin'e yardımcı olduklarını söylemek mümkün değil.

Buna karşılık, Mersin Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Kadri Şaman, göçmenler için yeni iş sahaları açmanın, işyeri ve istihdam yaratmanın, göçmenleri kentin toplumsal hayatına entegre etmenin Mersin'in en önemli görevi olduğunu söylemektedir.

Sonuç: Kentin, kentin yerlilerinin ve göçmenlerin esenliği için Mersin ekonomisi en kısa zamanda harekete geçirilmelidir. Göçmenler en kısa zamanda okullandırılmalı, yetişkinlere meslekî ve teknik eğitim verilmeli, mesleksizler, vasıfsız işçiler meslek sahibi yapılmalı; bu yeni emekçi kitlelerini istihdam edecek yeni işyerleri hızla açılmalıdır.

Mersin'i yönetenler, karşılarında bulunan çetin sorunların bilincinde görünüyorlar. Başta içgöçten kaynaklananları olmak üzere Mersin'in içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal sorunlar en kısa zamanda çözümlenmelidir. Valilik makamının, Sanayi ve Ticaret Odasının, Deniz Ticaret Odasının ve Büyükşehir Belediyesi'nin bu bilinç çevresinde işbirliği içinde olduğunu düşünüyorum. Bu işbirliğine devlet ve hükümet de gerekli desteği vermeli ve Mersin'in sorunları en kısa zamanda çözümlenmelidir. Çözümün adresi belli: Mersin Kalkınma Ajansı.
Yazarın Tüm Yazıları