Merkel ve iftarın ardından

ALMAN Başbakanı Merkel’in ziyaretinden aklımda kalanları toparlamaya çalışırken, öyle tuhaf bir resim çıktı ki karşıma, ben de şaşırdım.

Önce, bir İstanbullu olarak davetli olduğum bu iftara yetişmek bir yana, eve gitmekten bile vazgeçirtecek bir trafik karmaşası.

Sanki bütün İstanbul topyekün Lütfü Kırdar’daki iftara yetişmek zorundaymış gibi bir kent curcunası.

Şansölyenin iftar telaşı ile başlayan kısa ziyareti, Türk ve Alman iş adamlarıyla yaptığı görüşme ile sürdü ve İstanbul’daki dini liderlerle bir arada çektirdiği resim noktaladı.

Yakın tarihimize imzasını atan iki eşit ülkenin ittifakı temelinde iniş ve çıkışları olan ilişkiler koridorunu düşündüğünüzde, Türk-Alman ilişkilerinde bugüne kadar alışmadığımız bir çerçevenin şekillenmekte olduğunu söylemek mümkün.

Bu ziyaretin ardından, Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkilerin dinler ve kültürler arası diyalog adı verilen yeni bir eksene kaymakta olduğu imajı kalıyor akılda.

* * *

BU
yeni yaklaşımın siyasi sonuçlarının neler olacağını ise pek kestiremiyorum.

Çünkü o sahneyi samimi bulmuyorum.

Türkiye’yi dinler arası diyalog resmi ile ön plana çıkartırsanız, o zaman sorunlarınızı gerçekten çözmüş olmanız, gerçek diyalog ortamını yaratmış olmanız gerekiyor.

O resimdeki dini liderlerle konuşun bakalım, "tam bir ahenk içindeyiz, bizim hiçbir sorunumuz yok" diyecekler mi?

Demediklerini biliyoruz.

Daha dün vakıflar yasası tartışılırken sorunların çözümünü "mütekabiliyet"e bağlamamış mıydı başbakanımız?

O zaman neyi anlatmak istiyor o resim?

Almanya’nın kültürler arası diyalogda Avrupa Birliği’ne örnek olduğunu mu?

Bu da gerçek değil.

O zaman geriye bir tek şey kalıyor.

Bu ziyaret, Türkiye ve Almanya’nın dinler arası diyalog konusunda birlikte gayret sarfedecekleri mesajını ön plana çıkartıyor.

Tabii bu çok iyi, desteklenecek bir şey de, bugüne kadar resmi ziyaretlerin gündeminde önemli yer tutan Türkiyeli Almanların eğitim, dil ve entegrasyon sorunları, irtica ve teröre karşı ortak mücadele gibi konuları örtecek kadar mı önemli?

Diyalog ortamının yaratılacağı tek alan mıdır din?

* * *

MERKEL
’in gelir gelmez apar topar iftar sofrasına oturmasını nasıl samimi bulmuyorsam, iftar sofralarının da gösteriş platformları haline getirilmesi hoşuma gitmiyor.

Üstelik bu iftar, AKP İstanbul İl Başkanlığı’nın davetiydi. Buna vakit ayıran Alman Başbakanı’nın muhalefet partileri ile görüşecek zaman bulamaması, Türkiye’ye yaptığı ilk resmi ziyareti eksik bıraktı bana göre.

Başbakan ziyaretlerinde muhalefet ile görüşme zorunluluğu yok. Ama eğer sayın Angela Merkel, Finlandiya’dan sonra AB’nin dönem başkanlığı koltuğuna oturacaksa ve bu ziyarette biraz da bu şapkasıyla kendini öne çıkardıysa, muhalefete de vakit ayıramaz mıydı? İş ve din adamlarının yanına bir iki sivil toplum örgütü temsilcisi de eklenemez miydi? Demokratik özen bunu gerektirmez miydi?

Belki o zaman Kıbrıs Rum bandıralı gemi ve uçaklara limanların, hava alanların açılmasının neden ön şart olduğunu kamuoyuna daha iyi anlatma fırsatı bulabilirdi.

Ve bugüne kadar Türkiye’ye Avrupa Birliği yolunda gerçekten destek olan Almanya’nın bundan sonra da ilişkileri aynı derinlikte sürdüreceği mesajını vermiş olurdu.
Yazarın Tüm Yazıları