Memleketim...

İran gaz verirse...

Kesinti olmayacak.

ABD istihbarat verirse...

Teröristi vuracağız.

Yağmur yağarsa...

Sular akacak.

Yabancı para gelirse...

Büyüyeceğiz.

*

Durum kontrol altında yani.

*

Bu "gönül rahatlığı"yla oturdum ekran karşısına, televizyon seyrediyorum... Kredi kartından batan biri, delirmiş; kayınpeder kaynana baldız komşu, 4 kişiyi öldürüp 5 kişiyi yaralamış, sonra da intihar etmiş... Daha önce akrabasını öldürüp "iyi hal"den 13 ayda serbest bırakılan biri de, bu sefer, eşini ve 6 çocuğunu katletmiş... Huzurevine emanet edilen dedeyi çırılçıplak soymuşlar, cep telefonuna kaydedip, kahkahalarla gülüyorlar; ninemin biri yerde yatıyor, birini tokatlıyorlar, biri "doktoor, doktooor" diye yalvarıyor. Yeteri kadar "ilginç" olmamış ki, Mahsun Kırmızıgül’ün son filminden "ihtiyarlara dayak" sahneleri ilave ediliyor. "Sağlıkta devrim" şahane gidiyormuş bu arada, ilaç olmadığı için beyin ameliyatları yapılamıyormuş; profesörler, "mümkünse, bu sorun halledilene kadar kalçanızı malçanızı kırmayın, protez de yok" diyor.

Şükür, bitti haberler...

Show’u seyrediyorum, Acun kutu açtırıyor, yarışmacı ağlıyor; acil paraya ihtiyacı var, yaş 48, borç gırtlakta, 2 çocuk, ev kira... Yüreğim kaldırmıyor, D’ye zaplıyorum... Lösemili çocuğu için patronla yatan Şehrazat’ı kaçırmışlar. Şak... En heyecanlı yerinde, araya tanıtım giriyor; pansiyonu basmışlar, polis Necla’yı fuhuştan götürüyor, yapraklar dökülüyor. Atv’ye zaplıyorum... Orada da "sosyal içerikli" bir dizinin tanıtımı var; kadınlar hapiste... Necla’yı da buraya getirirler mi acaba? Şaka şaka... Zaplıyorum; Fox’ta Ahmet Çakar... "Spor programı galiba" diyorum, meğer yarışma programı... İşten atılmış, 2 senedir boşta geziyor, elde avuçta olan suyunu çekmiş, banka hacizi gelmiş, cebindeki para arkadaşından aldığı 50 lira, 2 kız evladı var; üstelik, "Ankara’nın eski adı Ancyra’nın ne anlama geldiğini" bilmiyor! Ahmet Çakar, bilsin diye dudaklarını ısırıyor, yarışmacı ağlıyor, ben ağlıyorum, benim hanım ağlıyor... Allahım biraz "huşu", Kanal 7’ye zaplıyorum, film var, Talih "Kuşu..." Yabancı dizi seyredeyim, kendime geleyim diye "bir umut" zaplıyorum cnbc-e’ye, çıka çıka, karşıma çıkan, "umutsuz ev kadınları" iyi mi... Eurosport’a zaplıyorum, aha, milli maç var, unutmuşum... Keşke hatırlamasaydım aslında, Finlandiya’ya yenilen voleybol milli takımımız Almanya’ya da yeniliyor... Zaplıyorum Star’a... Eh be nihayet! Şarkı yarışması var, eğleneceğiz azıcık. O da ne? Jüri ağlıyor... Seda Sayan’ın rimelleri akmış, İbo’nun gözleri şişmiş... Bir yarışmacının kız kardeşi böbrek hastası, ameliyat masrafını çıkarmak için gelmiş. Birini, işsiz ve kumarbaz babası bıçaklamış. Biri, kimsesizler yurdunda büyümüş, bitlenmiş, dayak yemiş, yıllar sonra anneciğini bulmuş, kavuşmuşlar ama, anne kanser, kısa süre sonra ölmüş, 2 küçük kardeşi var, başlarını sokacak ev istiyor. Biri trafik kazası geçirmiş, eşinin kolu kopmuş. Birinin bacağı sakat. Biri, 3 çocuklu dul, baba alkolik, ölmüş zaten, anne merdiven temizliğine gidiyor. Birinin ablası ölmüş, eniştesi intihar etmiş, ana-baba boşanmış. Biri bayıldı. Pozisyonu ağır çekim tekrar gösterdiler. Sunucunun tansiyonu düştü.

*

Keyifli, rutin bir günün akşamı, vakit hayli ilerledi...

Artık zaplamıyorum, saat 23.30 gibi, kendimi jiletliyorum.
Yazarın Tüm Yazıları