Meclis mi o da ne

"Burada kanunları hükümet çıkartır, kanunları AKP Parti Grubu çıkartır."

27 Aralık 2005 Salı. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantısı. Bir yasa tasarısı görüşülüyor. AKP iktidarı ile muhalefet arasında görüş farkı var. Fark, hafif sinirli havaya dönüşüyor. Karşılıklı söz atmalar.

Derken kürsüye AKP Giresun milletvekili Nurettin Canikli çıkıyor ve parlamenter demokrasi kuralını altüst eden bir cümle söylüyor:

"Burada kanunları hükümet çıkartır, kanunları AKP Parti Grubu çıkartır."

Bu sözler muhalefeti ayaklandırıyor, hatta oturumu yöneten başkan Canikli’yi uyarıyor. Ama, Canikli devam ediyor:

"Kanunların çıkartılmasında muhalefetin hiç bir şekilde etkisi olamaz, aksini söylemek, Meclis’in işleyişini bilmemek anlamına gelir."

Ya müthiş bir cehalet ya da "benim çoğunluğum var, istediğimi yaparım" gibi çok tehlikeli bir mantık.

HAZİN OLAN

Meclis’te yasaları sadece iktidarın çıkartacağını savunmak, muhalefeti hiçe saymak, Anayasa Hukuku ve demokrasi ile ilgili bütün teorilerin ya tamamını bilmemek anlamına geliyor ya da onlara sırt çevirmek. İkisi de talihsizlik.

AKP her fırsatta, milli iradeye dayandığını söylüyor. Her fırsatta, egemenlik milletindir, diyerek, sürekli Meclis’i gösteriyor. Her demokraside olduğu gibi, çok doğal ve doğru.

İki yüz yılı aşkın bütün Anayasa ve demokrasi teorilerinde, yasaların meclisler tarafından yapıldığı yazılıyor. İktidar Meclis çoğunluğuna dayanıyor, ama yasaları iktidar gurubu değil, Meclis yapıyor.

Canikli o tarihte sade bir milletvekili. 22 Temmuz seçiminden sonra terfi ediyor ve bugün AKP Grup Başkan Vekili.

Hazin olan, parlamenter demokrasiye teğet bile geçmeyen bu sözlerin sahibi bir milletvekilinin bir dönem sonra grup başkan vekilliğine getirilmesi.

MENGÜ’NÜN DİLEKÇESİ

İki yıl önce Meclis tutanaklarından aktardığım bu mantık, bugün bir başka biçimde sürüyor.

CHP Manisa milletvekili Şahin Mengü geçen hafta Meclis Başkanlığına bir dilekçe veriyor:

"Bakanlar, milletvekilleri tarafından verilen soru önergelerine eksik, yanlış cevap vermekte ya da hiç cevap vermeyerek, soruları geçiştirmektedir. Soru önergelerine gerekli ciddiyeti göstermeyen bakanlar, Meclisin Bakanlar Kurulu üzerindeki anayasal denetim yetkisini hiçe saymaktadır."

Aynı mantık. Meclis’i sadece kendisinden ibaret saymak. Mengü, dilekçesinde yanıtlanmayan soru önergelerinden hem örnekler veriyor, hem de Meclis Başkanlığı’nın bakanları uyarmasını istiyor.

"Demokrasiye gölge" sözü geçti mi, akla hep asker geliyor. Tek gölge askermiş gibi, dar ve tek boyutlu bakış. Alın size sivil gölge. Yukarıdaki örneklerin hangisi demokrasiyle bağdaşıyor?

Demokrasi yalnızca siyasal bir sistem değil, bir zihniyet sorunu. Altmış yıldır peşinde koşuyoruz, inanıyorum, demokratik zihniyet günün birinde bizim mahalleye de gelecek.

Ayaküstü YÖK başkanı

YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan tembel bir öğrenci, ev ödevlerini yapmıyor, bilmediği konularda ayaküstü konuşuyor. Pot üstüne pot kırıyor:

"Üniversiteler bizde bedava, hiç bir yerde görülmemiştir."

Üniversiteleri yönetmek üzere gelen birinin, üniversite konusunda biraz bilgi sahibi olması gerek. Yusuf Ziya Bey Avrupa, Asya ve Afrika’dan habersiz.

Bu üç kıtanın pek çok ülkesinde üniversiteler bedava, bizdeki gibi. Paralı vakıf ve devlet üniversiteleri de var, bedava devlet üniversiteleri de. Ama, sistem asıl bedava üniversiteler üzerine kurulu.

Yusuf Ziya Bey hızlı bir militan olabilir, tersine, kendi siyasal görüşüne sadık bir hoca olabilir. İlk işaretler olumlu görünmüyorsa da, bunu henüz bilmiyoruz.

Ama, böyle giderse, Yusuf Ziya Bey’le epey eğleneceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları