Mayo reklamı yasağı var! İşte kanıtı

Şimdi size 2 yıl önce tekstilci bir arkadaşımın yaşadığı gerçek bir olayı anlatacağım, İstanbul’da mayo reklamı yasağı var mı yok mu siz karar verin.

Geçtiğimiz günlerde mayo firmalarının ilanlarımıza izin verilmiyor iddiasına, belediye yazılı bir açıklama yaparak "Böyle bir yasak yok" dedi.

Ama ben böyle bir yasak olduğunu tekstilci bir arkadaşımdan bizzat biliyorum.

Anlatacağım olay 2 yıl önce yaşandı.

Tekstilci arkadaşım, O2 karayolundan geçenlerin çok net şekilde gördüğü binasına ’giydirme’ yöntemiyle kendi markasının reklamını koydu.

Binanın üzerinde mini etekli çok çekici bir kız fotoğrafı görünüyordu.

Ne belediyenin bilboard’u ne de sokaktaki bir reklam raketi, adam kendi binasına kendi reklamını astı.

Sonra ne oldu biliyor musunuz?

Belediye reklamın indirilmesini ’rica’ etti, aynı gece belediye yetkilileri gelerek ’seksi kız’ fotoğrafını binadan yırtarak indirdiler.

Üstelik kiralanan iş makinelerinin parasını da arkadaşıma fatura ettiler.

Binayı reklamla giydirmek ve sökmek 100 milyara yakın bir paraya malolmuştu arkadaşıma.

O dönemde, "Mutlaka bunun haberini yapalım" dedim. "Rica ediyorum başımı beldiyeyle maliyeyle derde sokma, unut gitsin" dedi.

Bu mayo yasağı tartışması çıkana kadar da gerçekten unutmuştum. Pek çok firma da bu sebeple sesini çıkarmıyor zaten...

Şimdi arkadaşımdan izin almadığım için firmanın adını yine yazmıyorum.

Ama her kim "mayo reklamı yasağı yoktur" diyorsa, ona inanmıyorum.

Bu muhabir terfi etmeli

Samsun D&R mağazasında imza törenine katılan Hüsnü Şenlendirici’ye muhabir soruyor;

"Yaz geldi, denizle aranız nasıl?"

Bayıldım!

Zeki bir muhabirin magazin işine nasıl renk katacağına en iyi örneklerden biri bu...

Muhabir bodoslama girip, "Deniz Seki’yle aranız nasıl" demiyor.

"Deniz Hanım nerelerde" diye de sormuyor. "Yaz geldi, denizle aranız nasıl" diyerek aslında herşeyi soruyor.

Ne yanıt versin Hüsnü?

"Çok severim denizi" dese bir dert, "Yüzüp gidiyoruz işte" dese bir başka dert...

O da durumu güzel kıvırıp, muhabire "Seni İstanbul’a terfi etmeli" diyor. Bence de Hüsnü haklı, ismini öğrenemediğim bu muhabir İstanbul’a terfi etmeli.

Magazinin bu tür zeká pırıltılarına ihtiyacı var.

Bu bir ’derin magazin’ haberidir

Boğaziçi Üniversitesi’nde gençlerin poşulu kıyafetiyle dans etmesini, türbanlı kızın sahnede gitar çalmasını magazin servisinin haber yapmasına şaşırmış Ergun Babahan. ’Derin devlet’ arıyor haberin altında, bazı yerlerin haberi servis ettiğini düşünüyor.

Yoksa "ülke insanını birbirine düşürecek yaklaşımlar bunlar" diye yazmazdı.

Oysa bu haber gerçekten de magazin servisi tarafından yapıldı.

Boğaziçi Üniversitesi’nde Meksika ve Türkiye kültürünün tanıtıldığı geceyi magazin servisinden arkadaşlarımız izledi.

Onlar fotoğrafladı...

Babahan haberin altında ’derin mevzular’ arayacağına, kendi magazin servisinin haberi neden atladığını sorgulamalı.

Çünkü aynı gün kendi grubuna bağlı Takvim’de de manşetti söz konusu ’derin magazin’ haberi.
Yazarın Tüm Yazıları