Masaya oturabilirler

İRAN’ın reformcu eski devlet başkanı Hatemi’nin, yaptığı masaya oturma çağrılarına hiç yüz vermemiş olan Bush Yönetimi’nin, şimdi Ahmedinecad ile görüşebileceğini söylemesi kaderin garip bir cilvesi mi sadece?

Değil tabi.

Ortadoğu’daki gelişmeler, bu sorunla ilgili olarak adım atılmasını gerektiriyor.

İran konusunda Birleşmiş Milletler takvimi işliyor. ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın diyalog önerisi, nereden icab ettiği bilinmeyen bir adım değil, ama ABD açısından önemli bir açılım.

Washington’un koşullu olarak masaya oturma önerisinin başarıya ulaşması, Kuzey Kore örneğinde de görüldüğü gibi, ABD ile İran arasında tüm sorunların ele alınacağı bir diyalog sürecini başlatabilir.

Ya da tersi olabilir. İran’ın bu açılımı reddetmesi ABD’nin elini kuvvetlendirir; daha sınırlı bir ittifak cephesi yaratarak İran’a karşı yaptırımlar uygulamasına yol açabilir.

Rice’ın açıklamasını iyi okuyunca iki önemli unsur göze çarpıyor.

Bu açıklamada, ABD’nin ilk kez İran halkının sivil amaçlı nükleer güce sahip olma hakkının tanındığı belirtiliyor.

Eğer ABD’nin önerisi kabul edilirse bu çalışmaların süreceği ve bunun da ötesinde ABD ile İran arasında ileri bir ekonomik ilişki seviyesi elde edilebileceği vurgulanıyor.

* * *

AMA
açıklamaya dikkatle bakınca bunun da kolay olmayacağı anlaşılıyor.

"İlişkilerimizin gelişmesinde nükleer mesele tek konu değil" diyor Rice ve İran’ın terörü desteklediğini, Irak’taki şiddet olaylarının içinde yer aldığını, Lübnan’ın egemenlik mücadelesini torpillediğini söylüyor.

Bu konuların da ABD-İran diyalogu önünde engel oluşturduğunu vurguluyor.

Demek ki İran’ın sadece uranyum zenginleştirme çalışmalarına son vermesi yetmiyor, ilişkilerin normalleşmesi için başka alanlarda da adımlar atılması gerekiyor.

Açıklamanın devamında, "Eğer İran rejimi nükleer güç olmaktan yarar sağlayacağını düşünüyorsa yanılıyor" uyarısı geliyor.

"Ortak güvenlik için birlikte çalışmak isteyecek dostlarımızı, müttefiklerimizi ve kendi savunma güçlerimizi korumakta kararlıyız."

Rice
’ın açıklaması Washington’un diplomatik süreci sonuna kadar zorlayacağını gösteriyor. Avrupa Birliği ABD ile birlikte bu konuda.

Dün Washington’dan gelen haberlerde, bu açılımın reddedilmesi halinde Rusya ve Çin’den de İran’a yaptırımlar öngören yeni bir karar tasarısını destekleme sözü alındığı ileri sürülüyordu.

* * *

İRAN’
ın bu öneriye yanıtı pek cesaret verici değil. Ama yine de İran Dışişleri Bakanı’nın dünkü açıklamasında, ufak da olsa bir kapı aralandığı görülüyor.

Dışişleri Bakanı Manuşer Mottaki, İran ulusunun nükleer hakları konusunda pazarlık etmeyeceklerini söyledi ama "uygun koşullar çerçevesinde" diyalogun mümkün olduğunu da belirtti.

ABD, İran’ın sivil amaçlı nükleer araştırmalar yapma hakkını teslim ediyor, İran da "koşulsuz masaya oturursan otur yoksa git" demiyor.

Her iki tarafın da kapıyı tam kapatmadıkları noktalar bunlar. Bu noktalarda daha ileri adımlar atılabilir mi? Bu sorunun kesin yanıtı yok.

Ama keşke olsa.

ABD’nin araladığı pazarlık kapısının gerçek bir diyalog ortamına yol açması ihtimali bile bizim, İran’ın komşuları açısından çok önemli.
Yazarın Tüm Yazıları