Güncelleme Tarihi:
Vitrin hastalığı (Spinal Stenoz) nedir?
Spinal stenoz hastalığı genel olarak 50’li yaşlardan sonra ortaya çıkar ve halk arasında dar kanal olarak bilinir. Belde omuriliğin içinde yerleşmiş olduğu kemik kanallarının daralmasıyla ortaya çıkan bu durum daha çok kişinin yürümesi esnasında ortaya çıkar. Hastanelere gelen hasta oranlarına bakıldığında en çok şikayet edilen 3. hastalık olmasından da anlaşılacağı üzere oldukça sık rastlanılan bir durumdur.
Spinal stenoza vitrin hastalığı denmesinin sebebi ise daha çok yürüme esnasında ortaya çıkarak kişinin sürekli durup dinlenmesine yol açmasıdır. Şöyle ki, yürüdüğünde ağrıları artan kişi, sık sık vitrine bakmak bahanesiyle durup dinlenir ve hafif eğik bir pozisyonda bekler. Hal böyle olunca spinal stenoz, halk arasında vitrin hastalığı olarak anılır.
Vitrin hastalığı neden ortaya çıkar?
Omurgadaki dejenerasyonlar, Spinal stenoz hastalığının ortaya çıkmasındaki en büyük etkendir. Bunun yanı sıra, omurilik ve omuriliğe bağlı sinirlerin kanallarının daralmasına yol açan her türlü sorun, vitrin hastalığının ortaya çıkmasına yol açar. Ayrıca omurilikteki eğrilikler ve doğuştan gelişen darlıklar, bu hastalığın sebepleri arasındadır. Tüm bunlara ek olarak;
Spinal stenoz hastalığının belirtileri nelerdir?
Yürüme esnasında yaşanan ve giderek artan şiddetli ağrılar, vitrin hastalığının ilk belirtileri arasındadır. Bu ağrılar kişinin dinlenmesiyle hafifleyebilir ancak ağrılar tekrar başlar. Dolayısıyla kişi, yürürken sürekli kendini dinlenirken bulur. Ağrının yanı sıra;
Vitrin hastalığı nasıl teşhis edilir?
Vitrin hastalığının belirtileri, damar sertliği ve tıkanıklığı ile benzer şikayetler gösterdiğinden radyolojik muayenelerin yanı sıra damar muayeneleri de yapılmalıdır. Radyolojik muayene aracılığıyla röntgen, manyetik rezonans ve ihtiyaç dahilinde Myelo-MR çekilebilir. Bu noktada görüntüleme yöntemlerinden elde edilen verilerle hastalığın boyutu ve tıkanıklığın şiddeti ortaya çıkar.
Vitrin hastalığı nasıl tedavi edilir?
Vitrin hastalığının tedavisinde ilk tercih edilen yöntemler, cerrahi olmayan uygulamalardır. Çünkü birçok hasta, uygun metotlarla ameliyata gerek duymaksızın hastalığı kontrol altına alabilir. Bu noktada öncelikle kişiler ideal kilolarına ulaşmalı ve iskeletin yükünü azaltmalıdır. Bunun yanı sıra doktorun önerdiği fizik tedavi yöntemlerine başvurulabilir. Yine aynı şekilde doktorun verdiği ağrı kesici ve inflamasyona yönelik ilaçların yanı sıra dik durmayı kolaylaştıracak korseler kullanılabilir. Ancak ameliyatsız yöntemler hastalığın iyileşmesinde istenilen ilerlemeyi kat edemez ve mekanik daralma ciddi boyutlara ulaşırsa cerrahi müdahale şarttır.