Yurt dışında evlendiniz ya da boşandınız... Ne yapmalısınız?

Güncelleme Tarihi:

Yurt dışında evlendiniz ya da boşandınız... Ne yapmalısınız
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2010 06:00

Yurt dışında evlendiniz veya boşandınız ve/ veya çocuğunuzun velayetini yurt dışındaki bir yabancı mahkeme kararı ile aldınız. Bu kararların Türkiye'de hukuken geçerli hale gelmesi için neler yapmanız gerekiyor?

Haberin Devamı

Avukatımız Semra Yener sizler için yazdı...

Bize gelen sorular doğrultusunda; bugün özellikle yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı ilgilendiren bir konuya ışık tutmak istiyorum.

2675 Sayılı Milletler Arası Özel Hukuk ve Usul Kurallarına (MÖHUK'a) göre yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o ülke kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan mahkeme kararlarının Türkiye'de uygulanabilmesi-icra edilebilmesi (TENFİZ) veya sadece tanınması (TANIMA) için yasal bakımdan neler yapılması ve hangi davaların açılması gerektiğini sırasıyla açıklayacağım. Tanıma ve tenfiz davalarına geçmeden önce evlilik aşaması ile ilgili de bilgi vermek istiyorum:

Yabancı ülkede evlendiğinizde ne yapmalısınız?

Yabancı ülkelerde yabancı uyruklu eşlerle yapılan evlilikler ve sonrasındaki Boşanma kararları bazen konsolosluklara bildirilmemektedir.
Bu uygulamanın nedeni ise; kayıtlarda evlilik gözükmedigi için daha sonra yeniden evlenmek istenildiğinde, rahatlıkla evlilikle ilgili belgelerin alınabileceği düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Oysa, kanuna karşı hile ve yasaya aykırı bir davranış olan bu durum kişiyi ileride daha büyük bir sıkıntıya sokacaktır. Evliliğin ve buna bağlı olarak boşanma kararının bildirilmemesi, o boşanma kararının Türk hukuku açısından yok hükmünde olması sonucunu ve sorunları beraberinde getirecektir.

Türk Hukuku'nda biriyle evliyken ikinci bir evlilik mümkün olmadığından daha sonra yapılacak evlilik de hukuken geçersiz olacaktır. İlk evliliğin kayıtlara geçmemiş olması bu durumu ortadan kaldırmayacaktır. Alınacak belgelerle ikinci evlilik gerçekleştirilse bile sonradan durumun anlasılması halinde bu sonraki evlilik hukuken sonuç doğurmayacaktır. Hukuken geçersiz bir evlilik olan sonraki evlilik ilişkisiyle ilgili hakların kullanılmasında da çok ciddi sıkıntılar yaşanacaktır. Bu nedenle yasalara uygun davranmaya dikkat edilmesi ve konsolosluk vasıtasıyla evliliğin nüfus müdürlüğüne bildirilmesi sağlanmalıdır. Aksi halde yaşayacağınız tüm zorlukların ve hak kayıplarının yanı sıra, bu yasal yükümlülüğün yerine getirilmemesi nedeniyle ayrıca para cezası uygulanacağını da bilmelisiniz. Yabancı ülkede boşanma durumunda ise, ayrıca Türkiye'de (aşağıda izah edilecek olan) boşanmanın tenfizi davasının açılması gerekecektir.

Tenfiz (Yabancı mahkeme kararının ülkemizde de icra edilebilirliliği) davası nedir?

Yabancı mahkemelerce verilmiş kararların ülkemizde geçerli olabilmesi için yetkili Türk Mahkemesi'nde tenfiz davası açılması ve bu mahkeme tarafından tenfiz (ülkemizde uygulanabilme) kararı verilmesine bağlı olacaktır.

Tanıma (Yabancı mahkeme kararının ülkemizde de delil, belge olarak kullanılabilmesi) davası nedir?

Amaç; yabancı mahkeme kararının Türkiye'de icra edilmesi yerine getirilmesi değil sadece bu kararların ülkemizde geçerli şekilde başka olaylarda/ başka davalarda kesin delil veya kesin hüküm olarak kullanılması, yararlanılması olduğunda açılan davadır.

Tenfiz davası aynı zamanda kararın tanınmasını da sağladığı için genellikle tercih edilen dava türü, tenfiz davasıdır.


>>>>>>>>>>

Tenfiz davası nasıl açılır?

Tenfiz davaları mutlaka davalıya yapılacak usulüne uygun davetiye ile birlikte açılacaktır. Davada duruşma yapılarak görülecek, evrak üzerinden karar verilmeyecektir. Bu davaların hasımsız dava niteliğinde açılması mümkün değildir. Dava basit usule tabi olup, adli tatilde de görülebilir. Davacının Türkiye'de ikametgahı yoksa teminat göstermesi gerekecektir. Teminat miktarını hakim takdir eder. Ancak kararın verildiği yabancı ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık anlaşması var ve bu anlaşmada bu konuda (teminat konusunda) muafiyet varsa teminat şartı aranmayacaktır. Nitekim, Türkiye'nin birçok Avrupa ülkesi ile karşılıklık anlaşmaları mevcuttur ve açılan davalarda teminat şartı aranmamaktadır. Yetkili mahkeme davalının ikametgahı; Türkiye'de ikametgahı yoksa sakin olduğu yer mahkemesi, bu da yoksa "Ankara, İstanbul, İzmir" mahkemeleridir. Ancak bu tür davalarda yetki kamu düzenine ilişkin olmadığından, eğer karşı taraf yetki itirazında bulunmayacak ise dava Türkiye'nin her yerinden açılabilmektedir.

Davayı açmak için zaman aşımı süresi nedir?

Boşanma davalarının tenfizi talepleri 10 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. 10 yıllık süre geçirildikten sonra açılan davada davalı taraf itiraz ederse dava bu nedenle red edilir. Ancak, davalı taraf zaman aşımının dolmuş olduğu itirazında bulunmaz ise hakim zamanaşımı süresini kendiliğinden dikkate almaz ve davayı görür.

Dava dilekçesine neler eklenmelidir?

Tenfiz dilekçesine, yabancı mahkeme kararının ve kararın kesinleştiğini gösterir yazı, şerh (açıklama) veya belgenin o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı (APOSTİL ŞERHİ) ve konsoloslukça veya noterce onaylı tercümesi eklenecektir.Açtığınız davanın görülebilmesi bu belgelerinizin tam olmasına bağlıdır. Türkiye'deki mahkemenin yabancı mahkeme kararının fotokopisiyle yetinerek tanıma veya tenfiz kararı verilmesi mümkün değildir.

Mahkemenin tenfiz kararı vermesi için şartlar nelerdir?

1. Türkiye Cumhuriyeti ile kararın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş kararların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması,

2. İlamın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması,

3. Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyapta hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması,

4. Türkler'in kişi hallerine ilişkin yabancı kararda Türk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Türk vatandaşı olan davalının tenfize bu yönden itiraz etmemiş olması.

4.maddede belirtilen durum boşanma davalarında sıklıkla yaşanmaktadır. Şöyle ki; Tarafların her ikisi de Türk ise, yabancı mahkeme Türk hukukunu uygular. Bazen tarafları Türk olan, yabancı mahkemelerce verilmiş boşanma kararlarında Türk hukukunun uygulanmadığı,mahkemenin bulunduğu yabancı ülkenin hukukuna göre boşanma kararı verildiği de olmaktadır. Böyle bir durumda, davalı taraf açılan tenfiz davasına bu nedenle itiraz ederse hakim tenfiz kararı vermeyecektir. Davalı taraf bu konuda bir itirazda bulunmaz ise, ve yabancı mahkenin kararı açıkça Türk kamu düzenine aykırı da değilse tenfiz kararı verilebilecektir. Böylece, yabancı bir mahkeme kararının kesin hüküm kuvveti Türkiye'ye de de geçerli bir hale gelecektir.

Uygulama da karşınıza sorun olarak çıkabilecek ve dikkat etmeniz gereken sair hususlar şunlardır:

* Tenfizi talep edilecek kararın niteliği: Tenfizi talep edilecek karar kilise, belediye, valilik gibi mahkeme sıfatı olmayan idari birimlerce değil "MAHKEME" tarafından verilmiş bir karar olmalıdır. Aksi halde bu kararların Türkiye'de tanınması veya tenfizi mümkün olamayacaktır.

* Vekaletname konusu: Yabancı uyruklu şahıslardan veya Türk uyruklu olup da yabancı ülkede ilticacı konumunda olanlar; yabancı ülke noterlerine usulüne uygun düzenletecekleri vekaletnameleri Türkçe'ye tercüme edilmesi ve bu tercümenin de konsolosluk veya Türkiye'de noterler tarafından onaylanması suretiyle geçerli bir vekaletname verebileceklerdir.

* Tebigat konusu: Bu davada yurt dışına tebligatler ancak bu konuda yetkilendirdiğiniz uzman avukatınızın gerçekleştirebileceği içerikte özel prosedür ve sürelerin yer aladığı işlemlerden meydana gelir.

Kısa bir bilgi verecek olursak; uygulamada yurt dışına tebligat iki yöntemle yapılmaktadır. Birincisi, Adalet Bakanlığı'nın yabancı memleketlere gönderilecek tebliğ evrakı ve masrafı ile kendilerine tebligat yapılamayacak şahıslara ilişkin 17.03.1980 tarihli tebliği ve bu tebliğde değişiklik yapan tebliğlere göre tebligat işleminin gerçekleştirilmesidir. Bu tebliğlerde gerek ikili anlaşmalar gerekse çok taraflı sözleşmelerle ilgili devlete tebligatın nasıl yapılması gerektiği belirtilmiştir. Tebliğ evrakının gönderileceği devletlerle memleketimiz arasında adlî yardım konusunda iki taraflı ve çok taraflı sözleşme varsa çok taraflı sözleşme hükümleri, ancak iki taraflı sözleşmede çok taraflı sözleşmeden ayrı ve özel bir hüküm varsa o hususta ikili sözleşme, tereddüt halinde yine ikili sözleşme uygulanacaktır.

İkinci tebliğ yöntemi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu 25/a maddesine göre siyasi temsilcilik aracılığıyla tebliğ işleminin gerçekleştirilmesidir.


Av. Semra YENER

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!