Güncelleme Tarihi:
Biz insanlar huzuru dışarıda aradıkça giderek daha da mutsuz olmaya başladık. Çünkü elde ettikçe elde ettiklerimize olan ilgimiz azaldıkça değerini yitirdiğini görüyor ve bir çocuk gibi daha fazlasını talep ediyoruz. Halbuki içimizde zaten var olanı olduğu gibi kabul edebilmeye dair bir farkındalık haline ulaştıkça, ihtiyacımız olanın tam da gerektiğinde ve zamanında karşımıza çıkacağına inandığımızda kendi muhteşem hayatımızı yaratabiliyoruz.
Şunu biliyoruz ki fiziksel beden, zihin akışı ve ruh sağlığımız bir bütün. Ve biz bu üçlüden herhangi bir üzerinde bir çalışma yaptığımızda diğer ikisi de kulak kesiliyor ve uyum sağlamaya başlıyor. Yoga yapmak öncelikle fiziksel bedenimizi aktif hale getiriyor gibi görünse de, nefesimizi yani yaşam gücümüzü fark etmeye de başlıyoruz. Zihnimiz ise nefes alıp vermeye odaklandıkça kendimizle ilişki kurmaya başlıyoruz. İçimizdeki mucizevi yapıya getiriyoruz odağımızı. Kaslar, kemikler, dokular, organlar, sistemler… Hiç umursamadığımız bir kasımızı umursar oluyoruz. Seans sırasında bedenin bize söylediklerini duymaya başlıyoruz. Bu sırada zihnimiz bizi oradan alıp başka bir yere götürmeye çalışıyor, çünkü bilmediği bir alana girdiğimiz için burada bir yanlışlık var kanısında zihin.Yani egomuz bizi yaptığımızdan uzaklaştırmaya çalışıyor, çünkü bugüne kadar hiç iç dünyamıza bakmadıysak hep dışarıda aradıysak mutluluğu heyecanlanıyor ve hatta korkuyor zihnimiz. Onu sakinleştirmek için gitmeye çalıştığı alan neresi ise görüp fark edip yeniden yoga pozunun içine ve nefesin farkındalığına dahil olmanın çok iyi bir yöntem olduğunu söyleyebilirim.
Yoga fizik bedenimizi çalıştırırken, bedenimize bir esneklik ve dayanıklılık getiriyor.Ve aynı zamanda zihnimiz ve duygularımız yani ruh halimiz de esniyor. Bakış açımızdaki sertlikler yumuşamaya, duygusal iniş çıkışlarımız durulmaya başlıyor. Bakış açımız genişledikçe, korkunun kendi yarattığımız bir sınır olduğunu ve onun ötesine geçebileceğimizi anlayabiliyoruz.
Peki meditasyon yaptığımızda neler oluyor derseniz… Çok farklı tarzda meditasyonlar olmakla birlikte aslında olma halidir meditasyon. Gelen düşünceleri dışarıdan bakan bir göz gibi izleyerek kendinle bir olma halidir. Kundalini meditasyonlarında rahat bir oturuşta iken, ya nefese ya sürekli olarak tekrar edilerek söylenen kadim kelimelere odak getirerek bilincin sakinleşmesini ve arka planda bilinçaltının rahatlamasını ve varsa oradaki toksinlerin ve istenmeyen duygu, düşüncelerin beden, zihin ve ruhumuzdan rahatlıkla çıkmasını sağlarız. Aslında nasıl yaptığımızın bir önemi yoktur. İlk günlerde zihin normalden çok daha hızlı çalışır. Yüzlerce proje üretir, sanki sizin elinizden tutup da ‘hadi şuradaki lunaparka gidelim der gibidir. Ama lunaparkın akşam olunca kapanacağını ve içimizdeki gerçek lunaparkın her gün 24 saat açık olduğunu anladığımızda çok da ihtiyacımız kalmaz dışarıdakine. Elbette sosyalleşeceğiz ve dünya üzerindeki hayat amaçlarımızı yerine getirmek için yaşayacak ve dünya nimetlerinden faydalanacağız. Ancak eğer yoksunluk bilinci içine girer hep isteyen ve arzulayan tarafta olursak elde ettiklerimizin değerini anlamakta zorlanabiliriz. Dolayısıyla Yoga ve meditasyon bizi kendimizle buluşturan ve ne kadar muhteşem ve özel olduğumuzu anlamamamızı sağlayan bir teknik. Binlerce yıldır kullanılan ve artık batı tıbbının da önerdiği bir yöntem diyebiliriz.
Bugünlerde bir yoga stüdyosuna gitmek sağlığımızı korumak için çok doğru değil elbette ama sevgili Natalie Özperçel’in online derslerine katılabilirsiniz. Evinizin konforunda endişe ve korkunun da sadece bir duygu olduğunu ve duygunun derinliklerine hapsolmamak için kendinize bir iyilik yapabilir ve bu iyiliğin tüm dünya canlılarına ulaşmasını dileyebilirsiniz.
Sevgi ve sağlıkla kalın,
Gülbin Tomris
Yoga ve Meditasyon Uzmanı