Paylaş
Travmatik olaylar bireyi bilişsel ve duyusal/duyuşsal açıdan etkilemektedir. Yaşanan olayların bu denli yoğun hissedilmesi ve olağan dışı kabul edilmesinin sebebi kişinin deneyimlediği olumsuz olayın şiddetli olması ve başa çıkamamasıdır. Travmatik olaylar bireyin hayatındaki önemli kişilerin başına gelen üzücü olaylar dolayısıyla da ortaya çıkabilir. Travmatik olaylara doğal afetler, iş kazaları, trafik kazaları, beklenmedik yakın bir kişinin veya evcil hayvanın kaybı, savaşlar, beklenmedik hastalıklar, bir vahşete tanık olmak, taciz gibi olumsuz durumlar örnek olarak verilebilir. Travma yaşayan bireylerde uyku bozuklukları, yeme düzenlerinde değişme, sık sık yaşanan olumsuz olayın hatırlanması ve kabuslar, çaresizlik, pişmanlık, mutsuzluk, değersizlik gibi hisler, olayı hatırlatan mekan, kişi ve durumlardan kaçınma gibi davranışlar görülebilir. Travmanın bağlantılı olduğu muhtemel psikolojik sorunlara depresyon, anksiyete, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), yeme bozuklukları gibi örnekler verilebilir. Yas da travmayla ortak noktası olan ve travmayla bağlantılı olan sorunlardan biridir.
Yas, bireyin hayatında önemli bir yere sahip olan bir eşyayı, bir kişiyi, evcil hayvanını veya bir durumu kaybetmesi sonucunda ortaya çıkan zorlu bir süreçtir. İnsanlar yaşamları boyunca kendilerini zorlayan, başa çıkmakta zorlandığı olaylarla karşılaşırlar. Kayıplar da bireylerin yaşamında başa çıkmakta zorlandıkları konulardan biridir. Çeşitli kayıplar arasından baş edilmesi en güç olan değerli, önemli bir insanın veya evcil hayvanın ölümüdür. Her birey, yaşadığı kayıplar sonrasında farklı boyutlarda ve farklı sürelerde zor bir süreçten geçer. İnsanlar bu süreçleri farklı deneyimleseler de benzer tepkileri verirler.
Yas, bireyin hayatındaki önemli bir kişiyi ya da evcil hayvanını kaybetmesi sonucu deneyimlediği evrensel ve doğal tepkilerdir. Yas sürecinin özellikleri kültürden kültüre değişiklik göstermektedir. Yas konusunda her kültürün kendine göre normal sayılan tepkileri ve süreleri vardır. Yas sürecinde tepkiler zamanla etkilerini azaltmaktadırlar. Eğer yas olması gerekenden daha uzun süre sonra sonlandırılamıyorsa ve belirtiler aynı seviyede devam ediyorsa bu travmatik yasa dönüştüğünün belirtisi olabilir. Travmatik yas kavramındaki travma kelimesi, kaybın bireyler için ne kadar travmatik olabileceğini belirtir. Böylelikle travmatik yas kavramı hem patolojik yas durumunu hem de kayıpların bireydeki ağır etkilerini belirtir.
Travma ve yas tedavisinde kullanılan çeşitli psikoterapi çeşitleri vardır. Bunlardan en etkili yöntemlerden birisi “Eye Movement Desensitization and Reprocessing”, (EMDR) bir psikoterapi yöntemidir ve Türkçeye “Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme” olarak çevrilmiştir. Terapi süreci boyunca zihnimizdeki anılara ait olumsuz duygular ve bilgiler yeniden işlenir.
EMDR terapisi kişinin yaşadığı olumsuz olayların ve duyguların etkilerinin rahatsız ediciliğinin etkisini azaltmaya, nötrlenmeye yarar. Böylece yaşanan olumsuz duygular bireyin zihnini meşgul edip, kişiye daha fazla zarar vermemeye başlar. Bu terapide önemli olan bireyi rahatsız eden anıların, duyguların nötrleştirilmesidir. EMDR travma ve yas gibi konularda yaygın olarak çalışılmaktadır. Travma ve yas haricinde depresyon, gelişimsel bozukluklar, psikosomatik bozukluklar; korku, çaresizlik, öfke, üzüntü gibi duyguların kontrolünde de çalışılabilir. Olumsuz duyguların nötrleştirilmesi demek, tetikleyici anıların silinmesi demek değildir. Terapiden sonra anılar hatırlanıyor ancak o anıya ait olan negatif duygular ve düşüncelerle birlikte hatırlamıyor.
EMDR terapisi travma ve yas konularında zorluk yaşayan bireylerde etkilidir. Çift yönlü uyaranlarla uygulanan psikoterapi yöntemi beyinde travma sonucu ortaya çıkan fizyolojik ve psikolojik sıkıntıların giderilmesinde etkilidir.
Travma ve yas konularında en çok kullanılan diğer bir terapi yaklaşımı da bilişsel davranışçı terapilerdir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) genelde bireysel olarak uygulansa da son zamanlarda grup uygulamalarından da verimli sonuçlar elde edilmiştir. BDT’nin maruz bırakma terapileri, bilişsel yeniden yapılandırma, sistematik duyarsızlaştırma, sosyal beceri eğitimi, gevşeme eğitimi, kendini izleme gibi teknikleri vardır. BDT duygular, düşünceler ve davranışlar arasındaki ilişkiyi inceleyip, birbirlerini nasıl etkilediklerine odaklanır. Olumsuz düşünceleri ve semptomları değiştirme amaçlıdır. Psikoterapistler şiddetli ve sık sık tekrarlanan, bir dayanağı olmayan düşünceleri azaltmak ve olumluya çevirmek amacıyla yukarıda bahsedilen tekniklerden bazılarını kullanabilirler. Bu teknikler bireyin travmatik anıları hakkındaki düşüncelerinin değişmesine ve bunlarla başa çıkabilme yeteneğinin kazandırılmasına yardımcı olurlar.
Travma ve yas ciddiye alınması gereken sorunlardır, tedavi için mutlaka bu alanda uzman kişilerden yardım alınmalıdır.
Psikolog Zübeyde Ezgi Horzum
Paylaş