Paylaş
İnsanlığın en genç kesimi (10 ila 24 yaş arası) gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
Örneğin her ay, bir milyon Hintli 18 yaşına giriyor ve iş arıyor. Genel olarak, bugünün küresel gençliği, yakında ebeveyn sayısını geçecek. Yeni dönemin gençleri ebeveynlerinden daha hırslılar, bu da yaşlılarının onlara sunduğu şeylerden bıkmaya eğilimli olmalarını sağlıyor.
Gençler iş istiyor
Ekonomist Charles J. Kenny, “Bakın dünyanın fakir ülkelerinde bir gençlik şişmesi var ve bu harika diyemezsiniz” diyor. Aksine onlara “Cevap vermeye hazır bir ekonomiye sahip olmalısınız”. Her yıl, genç nüfusa sahip ülkelerin tahmini olarak 12 ila 17 milyon arasında iş fırsatı yaratması gerekiyor.
Dünya çapında, genç işçiler güvencesiz. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün yakın tarihte yayınladığı rakamlara göre, dünyada her beş gençten ikisi yoksul ya da ücretli iş bulamıyor. Çok azının düşük ücretli ve yasal koruma sağlayan işleri var; kadınlar ise dünyanın her yanında kötü durumda.
Amerika Birleşik Devletleri'nde, 16 ve 29 yaşları arasındakilerin yaklaşık yüzde 17'si ne okula gidiyor, ne de çalışıyor.
Hırs yüksek, destek az!
Bebeklerimizin ölme olasılığı artık daha düşük ve dedelerimiz daha uzun yaşıyor. Kadınlar daha az çocuğa sahip ve doğumda daha az bebekleri ölüyor.
Ama mütevazı bir eğitim bile hırsı besliyor. Dolayısıyla iş bulamayan gençleri sinirli yapıyor ve huzursuzluklarını besliyor.
Brüksel'deki Erste Grup Bankası Araştırma ve Geliştirme Müdürü Rainer Münz'e göre dünyayı demografik olarak dengelemek için hızlıca işe koyulmak gerekiyor. Münz, acilen gelişmiş ülkelerin gençler için sınırlarını kaldırmalarını, oturum izni vermelerini öğütlüyor. “Demografik arbitraj” olarak adlandırdığı sistem dünyayı küçük bir köye dönüştürebilir ama yanı sıra gençleri mutluluk sarhoşu yapabilir.
Sınırlar açılmalı, gençler istediği ülkede yaşayabilmeli!
Oysa birçok politikacı hala tam tersini yapıyor. Daha geçen hafta, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, göçmenlerin memleketlerine kalkınma yardımı yapıp, göçü durdurmak yönünde çalışmayı önerdi. Oysa Münz’ün açık sınır teklifine destek verenler Tusk’dan çok daha fazla ve belli ki yakın gelecekte zengin ülkeler aynı 1920’lerdeki gibi pasaport ve vize olmaksızın gençleri kendi ülkelerinde yaşamaya teşvik edecek gibi görünüyor...
Paylaş