Paylaş
-Ülker Hanım. Bizlere kurucusu olduğunuz Mimoza Yaşam Merkezi’nde yapılan çalışmalarla ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?
-Merkezimizde, öncelikle kendi markamız olan Dönüşümsel Yaşam ve Nefes Koçluğu aracılığıyla farkındalık ve arınma çalışmaları yapıyoruz. Bu anlamda, sağlıklı ruh, beden ve zihin yapısına sahip bireylerin sayısının artmasına aracı olmaktan son derece mutluyuz.
-Bu çalışma hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Nefes Terapisi nedir? Ne işe yarar?
-Hepimiz nefesin öneminin farkındayız. Bilmeyenimiz yok... Nefes alarak doğuyoruz ve son nefesimizi vererek bu dünyadan ayrılıyoruz. Dolayısıyla nefes yaşamla, kendimizle ve bu dünyayla aramızdaki bağ gibi. Bize hayatı, yaşadığımızı hatırlatıyor. Düşünürsek, tüm doğu ve batı dinlerinde ve ruhani yaşam tarzlarında, nefes ilahi olana ulaşmakta en direkt ve en güçlü yol olmuştur. Yani, nefesimiz aracılığıyla yaşam gücümüzü alır, ruhumuzla ve evrenle bağlantı kuruyoruz. Bilmediğimiz bir başka şey de toksinlerin büyük bir bölümünün (%70) vücudumuzdan nefes yolu ile atıldığı.
Özetle, nefesimiz ve onu alış-veriş şeklimiz, hayatımızla ve onu yaşayış şeklimizle derin bir bağlantı içinde.. Çünkü nefessiz hayat olmaz! Üstelik nefesimizle kendimize aktif olarak fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak iyi bir bakım yapabilir ve yaşam deneyimimizi her anlamda kaliteli, daha mutlu, güvenli, huzurlu bir şekle getirebiliriz. Nasıl mı? Aslında formül çok basit: NEFES = HAYAT. Hal böyleyken, biz de, gelin, hayatımıza bakmak yerine bu sefer bir değişiklik yapıp nefesimize bakalım diyoruz. Hiç düşündünüz mü? Nasıl nefes alıp veriyoruz? Tutuyor muyuz? Alabiliyor muyuz? Bırakabiliyor muyuz? Nefesimiz sığ mı? Derin mi? Kısaca nefesimizin farkında mıyız? Ve soruyoruz o zaman: Eğer nefesimizin farkında değilsek, acaba hayatımızın ne kadarının farkındayız?
-Evet, açıkçası bizler nefesin zaten hep orada olduğunu düşünüyoruz ve nasıl, ne kadar aldığımızın; yeterli alıp almadığımızın öneminin farkında bile değiliz. Peki nefesimiz hayatımızı nasıl etkiliyor. Bize biraz anlatabilir misiniz?
- Tabii ki. Her şeyden öte, doğal tam ve açık bir nefese sahip değilsek, sistemimize bizim ihtiyaçlarımız doğrultusunda çalışabilmesi için gerekli oksijeni, enerjiyi veremiyoruz demektir. Dahası bu durum kısır bir döngüye dönüşür ve nefesimizi kısıtladığımız için tıkanıklıklarımız artar, tıkanıklıklar çözülemediği ve arttığı için nefesimiz daha da sığlaşır. Tıkanıklık sadece bedende sınırlı kalmaz, bunun kişinin hayatına da bir yansıması vardır. Kısacası, kişinin nefesi onun hayatı hakkında bize çok şey anlatır. Örneğin, göğüse nefesin gitmemesi, kişinin kalbini sevginin akışına, sevgiyi almaya ve ifade etmeye kapamış olduğunu gösterir. Sığ veya az alma kişinin kendine çok az değer verdiğini gösterirken; uzun verme, geçmişe ve negatifliklere tutunmayı gösterir. Üst göğüsün dışarıya doğru şişmiş ve sert duruşu, birikmiş kızgınlığın göstergesiyken; nefesin karnın üst bölümünde sıkışmış olması kişinin güven sorunlarının olduğunu ve yüksek bir egosu olduğuna işaret edebilir. Öte yandan, nefesin dalgalanması kişinin kalbi ve zihni arasında kaldığını ve bölünme hissi yaşadığını bize anlatır. Kişinin karnında hiç nefesin olmaması ise kişinin kendisi için hiç yaşamadığının, fedakarca hep başkalarını düşündüğünün göstergesidir.
-Doğru nefes almanın pozitif düşünceden, zayıflamaya, kalp çarpıntılarından, uyku problemine, yaşanılan kötü olayları unutmaya kadar birçok konuda etkili söyleniyor. Peki doğru nefes almak için en iyi yol nedir?
- Doğru nefes diyaframımızı kullanarak, yani önce karnımızı şişirerek doğal nefes almak demektir. Aslında biz doğru nefes almayı bilerek dünyaya geliyoruz. Ama belli bir zaman geçtikten sonra, belli olaylar karşısında çocukluktan itibaren nefesimizi tutmaya başlıyoruz. Ve bu alışkanlık giderek yerleşiyor. Heyecanlandığımızda, korktuğumuzda ya da belli bir beklenti içinde olduğumuzda, telaş anımızda biz nefesimizi tutmaya başlıyoruz. Bunu da farkında olmadan yapıyoruz. Dolayısıyla diyafram kası giderek atıl duruma düşüyor. Özellikle bayanlarda zaman içinde karın bölgesine hiç nefes gitmeyip tamamiyle göğüs hareketleriyle nefes alma şekline dönüşüyor. Genel olarak erkeklerde de göğüs tamamiyle kıpırdamaz olup sadece karnı şişirip indirerek nefes alma şekline dönüşüyor. Dediğim gibi, bunun da çok olumsuz etkileri var. Bu durumun hem fiziksel olarak bedenimize, hem zihinsel olarak düşüncelerimize hem de hayatımıza olumsuz etkileri oluyor.
- Kişiler nefes terapisine gelirken öncelikle hangi amaç için geliyorlar, siz neler yapıyorsunuz ve neler öneriyorsunuz?
- Pek çok sebebi olabilir tabii. Ayrıca bir sebep de olmayabilir. Sadece daha enerjik olmayı istemek bile iyi bir nedendir. İhtiyacınız olup olmadığını anlamak için, öncelikle kendi kendinize şu soruyu sormamız gerekiyor: “Sabah kalktığınızda dinlenmiş, dinç, zinde mi kalkıyorsunuz, yoksa hiç uyumamış hatta dayak yemiş gibi mi kalkıyorsunuz?” ya da “spor yaptığınızda kendinizi enerjik mi hissediyorsunuz yoksa mahvolmuş gibi mi hissediyorsunuz?” Bu soruların cevapları bize, vücudumuza ne kadar oksijenin girdiğiyle ilgili bilgi verir. Yorgun kalkanlar için uykuda oksijenin vücuda yeterince girmiyor olduğunu söylemek mümkün. Muhtemelen uyku sırasında da nefes tutma ya da yanlış nefes alma alışkanlığına devam ediyorlardır ve bu da ileride ciddi rahatsızlıklara neden olabilir. Bu işin fiziksel kısmı, bir de bunun zihinsel kısmı var. Acaba ne kadar stres altındasınız? Kendinizi rahatlatabiliyor musunuz? Yoksa sürekli panik halinde misiniz? Nefesi açık bir insanın düşünceleri de açıktır. Berraktır, olumludur. Nefesiniz açıksa, kendinizle ya da yaşadığınız hayatla ilgili kısıtlayıcı düşünce alışkanlıklarınız da yok demektir. O zaman hayatınız da kolaydır, açıktır, zorlayıcı deneyimleri yaşamazsınız. Ne de olsa, düşüncelerimizin hayatımıza nasıl şekil verdiklerini hepimiz biliyoruz.
- O zaman şöyle söyleyebilir miyiz? Pozitif düşünce, doğru nefesin beraberinde geliyor.
- Zaten doğal olan da bu. Biz bunu uzun dönem içinde tersine döndürüyoruz sonar da olumsuz şeyleri sanki normalmiş gibi algılamaya başlıyoruz. Hastalanmak, yorgun ve stresli olmak, mutsuz olmak gayet normal bir şeymiş gibi zannediyoruz. Şehirde yaşamamızın bir yan etkisi diye düşünüyoruz. Ya da modern hayatın getirdiği bir şey, ya da 21. yy yaşamı… Oysa ki bunların hiç biri normal değil. Zindelik, canlılık tamamiyle bizden kaynaklanarak dışa yansıyan şeyler. Biz tamamiyle tersini yapmaya alışmışız. Hâlbuki kendi nefesimizle bütün bunları dönüştürmemiz, bütün bunları olumluya çevirmemiz mümkün. Bu da nefes terapileriyle oluyor. Nefesin hem fiziksel hem ruhsal boyutları var. Oksijenle birlikte fizksel, duygusal her türden toksin atma şeklinde bir arınması var. Bir de zihinsel boyutu var. Örneğin seanstan once bir fobi ya da korkunuz varsa, ya da kendinizle ilgili olumsuz bir inancınız varsa seans sonrasında bir de bakmışsınız, kendiliğinden yok olmuş! Çünkü nefes her boyutta arındırıyor, temizliyor.
-Peki bu tam olarak, nasıl oluyor?
-Evrende belli kurallar ve yasalar var. Bu durum pozitif ve negatif enerjinin kendiliğinden buluşması şeklinde oluyor. Terapi boyunca alınan oksijen vücutta bir enerji üretiyor. Ve nerenizin buna ihtiyacı varsa, oraya gidiyor ve orayı kendiliğinden iyileştiriyor. Daha iyiyi daha güzeli herkes hak ediyor. Zaten nefes sizi tamamen kendi gerçenizle buluşturuyor. Seans sırasında alınan pozitif enerjiden ve olumlamalardan sonra, kişi kendiliğinden derin bir meditasyona geçiyor. İnsanlar bunu “uyumak” sanıyorlar ama aslında bu çok derin bir meditasyon… O sırada kendileri için ihtiyaçları olan güveni, sevgiyi, aklınıza gelebilecek her türlü değeri kendilerine tekrar katmış oluyorlar. Bir huzur içinde uyanıyorlar. Ve bu dönüşüm kalıcı oluyor.
-Yani geçmişteki kötü olayları bile unutmak gibi bir şansımız da var, öyle mi?
- Unutmak değil de belki başka bir perspektiften değerlendirmek ya da kabul edilebilir hale getirmek diyelim. Bastırmak çae değil çünkü seans sırasında görüyoruz ki, kişi neyi bastırmışsa o ortaya çıkıyor. Bir şey yaşanmışsa, unutamayız; varken yokmuş varsayamayız. Bunu dönüştürmemiz gerekiyor. Tek yapabileceğimiz bu. Bizim yaptığımız kişileri geçmişleriyle barıştırmak, geçmişte yaşananları kabullenmelerini sağlamak… Hepsi bu…
-Ve tabii bir de işin “gelecek” kısmı var: yani, isteklerimizin gerçekleşmesini kısmı... Çekim yasası ile açık nefes arasında nasıl bir bağlantı var sizce?
-Şu kadarını söylemek istiyorum ki, eğer istekleriniz kendiliğinden gerçekleşiyorsa emin olun nefesiniz açıktır. Ya da tam tersi: eğer nefesiniz açıksa, istekleriniz de kendiliğinden çabasızca, kolaylıkla ve düşündüğünüzün de ötesinde güzellikte ve muhteşemlikte gerçekleşir. Çünkü, nefes tüm evrensel yasalarla işbirliği halindedir. Özellikle de çekim yasasıyla… Yani: “İste, olsun!”
-Nefes deyip geçmeyelim diyorsunuz kısaca. Bu arada sizin daha iyi konuşabilmek için nefes egzersizleri de var mı?
- Tabi ki de var. Biz tiyatrocularla, sanatçılarda da çalışma içindeyiz. Zaten insanlar kendini ve nefesini dinlerse, kendileri hakkında pek çok şeyi bilebilirler ve geliştirebilirler.
- İyi bir uyku ile nefes arasındaki bağlantı nedir?
- Nefes alamayıp uykusundan ani bir şekilde kalkanlar var. O esnada muhtemelen uzun bir süre nefes almamıştır. İnsanlar o durumda bir anda nefes alarak boğuluyormuş gibi olup kalkıyorlar. Bu kişiler uykuda da nefes tutma alışkanlığını sürdüren kişiler ve bu gerçekten ciddi bir rahatsızlık. Bütün hücrelerin sağlıklı kalmak için belirli miktarlarda oksijene ihtiyacı var. Bu oksijeni de nefes yoluyla alıyoruz. Eğer seanslarda dönüştürebiliyorsak bu alışkanlık kendiliğinden geçiyor ve geceleri de bu nefes tutma alışkanlığımız kendiliğinden geçebiliyor.
- Yorgunluğu azaltmak içinde nefes egzersizleri yaptırıyor musunuz? ?- Bizim yaptırdığımız zaten tek tiptir. Nefes alış uzun veriş kısa olmalı. Bunu seanslarda yaptırdıktan sonra kişi kendiliğinden hem alışkanlıklarını kırıyor hem de sağlığına kavuşmuş oluyor. Belli bir zindeliğe, canlılığa kavuşmuş oluyor. Bunlar kendiliğinden dönüştürülür, dolayısıyla başka bir teknik yok.
- Çok mu unutkanız? Bu yorgunluktan mı kaynaklanıyor yoksa algıda bozukluk durumu mu var?
- Kafamız da hep çok düşünce var. Genelde düşündüğümüzde bu düşüncelerin hiçbiri şu ana ait değil. Ya gelecek kaygılarımız var, ya da geçmişle ilgili bir takım hüzünler taşıyoruz. Bunlar kafamızı sürekli meşgul ediyor. Dolayısıyla anı yaşayamıyoruz. Nefesin en güzel yanı da meditasyonla beraber bütün ihtiyaçlarınızın karşılanıyor olması. Geçmişle ve gelecekle ilgili bütün kaygılar yok oluyor ve zihnimizde bir arınmışlık oluşuyor. Her şey daha netleşiyor çünkü kendinize daha yakın oluyorsunuz.
- Genelde merdivenlerden çıkarken de nefes nefese kalıyoruz. Bu doğru nefes alamamaktan da kaynaklanabiliyor mu?
- Yorgunluk ve bitkinlik hissedilen her an için bunu söylemem mümkündür. Bu tür durumlar, tamamiyle vücudun yeterli oksijen alamamasından kaynaklanıyor.
- Sanırım kilolu insanlar bu durumla daha çok karşı karşıya kalıyordur. Bu durumdaki insanlara neler önerirsiniz?
- Aslında ilginç bir şekilde nefesiniz açıksa kilo probleminiz de olmuyor. Çünkü oksijen vücudun hem besini hem yakıtıdır. Beynimiz sadece oksijenle çalışır. Vücudumuzda enerjilerin, yağların yakılması hep oksijenle oluyor. Mesela hem spor yapıp hem az yiyorsunuz ama kilo veremiyorsunuz. Yoruluyorsunuz, kendinize eziyet ediyorsunuz. Etrafınıza bakıyorsunuz sizden daha fazla yemek yiyip daha sağlıklı, daha zayıf duran insanlar var.
- Bunun yanında egzersiz yapanlarda var.
- Tabi ama eğer vücut yeterli oksijeni alamıyorsa; yaptıklarınızla kendinize sadece eziyet etmiş olursunuz.
- Yani, diyet yaparken de, spor yaparken de nefes alış verişlerimize de dikkat etmeliyiz, değil mi?
- Evet. Bence, her şeyin başı oksijen… Önce oksijen vücuda girmeli, bu alışkanlık normale dönüştürülmeli. Eğer bir diyetisyene gidiyorsanız, ya da spor yapıyorsanız, zaten doğru nefes alıp vermenin ne kadar önemli olduğu konusunda çoktan bilgi almışsınız demektir. Biz bu anlamda diyetisyenlerle de işbirliği halinde çalışıyoruz.
- Doğru nefes almayı öğrenmek ne kadar zamanımızı alır?
- Bu kişinin yaşamışlıklarıyla, nefesinizi tutma alışkanlığımızın ne kadar derinde olduğuyla ilgili bir durum. Aslında, öğrendiğiniz bir şey yok, bu sadece bir hatırlama. Çünkü doğru nefes almayı zaten biliyoruzJ Karın nefesiyle doğuyoruz.
- Çocuklarda da bu tür seanslar, terapiler yapıyor musunuz?
-Çocuk-büyük fark etmez, söz konusu olan nefes olduğu için herhangi bir yaş sınırı yok. Zaten çocukların nefesleri doğala çok yakın. Ben çocuğunu getirmek isteyenlerden öncelikle kendilerinin gelmesini rica ediyorum. Anne-babadaki değişiklik çocuğa fazlasıyla yansıyor zaten. Annedeki, babadaki kontrolü, baskıyı hallettiğimizde çocuk da rahatlıyor.
-Peki bu durumdan nasıl çıkacağız? Nefesimizi nasıl doğal diyafram nefesine çevireceğiz?
-Nefesimize farkındalık vererek ve bilinçli bir şekilde her gün 5-10 dakika nefes egzersizleri yaparak veya dönüşümsel nefes terapisi alarak ve her koşulda gerçekte sahip olduğumuz nefes alma yeteneğimizi kullanarak: yani diyafram nefesi kullanıp nefesimizi alış-veriş şeklimizi tam ve doğal hale getirerek! Her zaman şunu hatırlayalım: Doğal olan her şey kolay ve kolay olan her şey doğru... Nefesin mucizesi burada başlıyor. Bu bizim zaten bildiğimiz bir şey, sadece hatırlamamız gerekiyor hepsi bu...
-Bu arada eminim doğal nefesin faydaları saymakla bitmez. Ancak kısa da olsa doğal nefesin yararlarından bahsedebilir misiniz?
-Derin, tam nefes iç organlar ve karın kaslarına masaj yapıyor, güçlendiriyor. Diyafram nefesini öğrenen kalp hastaları kalp sağlıklarını önemli ölçüde iyileştirebiliyorlar. Yüksek tansiyon, endişe ve stres bilinçli nefes alma ile hafifletilebiliyor. Hücre yapısı içerisinde oksijen oranı yüksek kan hücre yenilenme hızını arttırıyor. Bağışıklık sisteminiz güçleniyor, hücreleriniz optimal hızda yenilendiği için yaşlanma prosesi geriliyor, kısaca bedeninizin kendi kendini iyileştirme süreci hızlanıyor. Çoğu kişi bunu bilmeyebilir ama aldığımız toksinlerin yüzde yetmiş gibi önemli bir bölümü nefes ile dışarı atılıyor! Sadece bu bile başlı başına hastalıktan koruyucu, önemli bir faktör!
Etkin ve doğal nefes almanın fiziksel faydalarının yanı sıra duygusal ve zihinsel faydaları da var. Doğal nefes alıp vermeye geçmek, günlük hayatta stresi önlemede, dikkat eksikliği sorunlarında, motivasyon ve odaklanma sağlamada, gevşeme ve bırakmaya izin vermede, ve zihin-ego bakış açılarından özgürleşme gibi konularda da son derece etkili sonuçlar veriyor. Bedenimizle ve ruhumuzla bağlantıya geçmemizi sağlıyor.
Ama bence yaptığı en önemli şey: Bizi yaşadığımız ana getirmesi. Bize ‘Şimdi’ de olmayı ve zihnimizden özgürleşmeyi deneyimletiyor. Çünkü zihnimiz hep bizi yaşadığımız andan koparıp geçmişe ya da geleceğe yöneltir ve andaki gerçek potansiyelimizi ortaya çıkartmamıza engel olur.
-Yani, nefes, zihin gibi güçlü bir şeyle başa çıkabilecek kadar etkili diyorsunuz?
-Kesinlikle. Hatta ondan çok daha güçlü diyorum. Üstelik de, her an bizimle. Başımız her sıkıştığında kolaylıkla o durumun içinden nefesimizle çıkabiliriz diyorum. Biz terapinin içinde de aynen bunu yaptırıyoruz. Ne olursa olsun nefes almaya devam ettiriyoruz.
-Biraz da terapide neler olduğundan bahsedebilir misiniz? Nasıl bir teknik uygulanıyor? Doğal nefese kesin dönüşüm olabiliyor mu?
-Zevkle. Anlatmaktan bıkmayacağım bir şey varsa o da nefes. Bana göre, nefes seansı almak sanki, yaşanılan kaosa, günlük hayatın keşmekeşine bir ara verip, bir kapı açıp, başka seçenekleri aramak gibi. Tekniği kısaca anlatmak gerekirse, ağızdan, diyaframımızı kullanarak, karnımıza nefesler alarak göğüs kafesimizi açıp, akciğerlerimizi tam kapasitede kullanmış oluyoruz. Alışlarımız uzun, verişlerimiz ise kısa, kendiliğinden ve doğal oluyor, tüm seans boyunca sadece alışımıza konsantre oluyoruz ve ara vermeden birbirini takip eden bağlantılı nefeslerle bedenimize, bol miktarda yaşam enerjisi çekiyoruz.
Aslında bu kısıtlanmış nefes kalıpları, çok eskilerde yaşadığımız hatta doğumumuza ve onunda öncesine kadar gidebilecek, duygusal ve fiziksel travmalarla baş etme arayışımızın yarattığı sağlıksız alışkanlıklardır. Duygular dışa vurulmadıklarında sürekli baskılanır hatta zihinsel ve bedensel kronik gerilimler olarak depolanır. Ve sonuçta da bunların ağrı ve hastalık olarak dışa vurulmaları kaçınılmaz olur. Duygular enerji formları olduğu için yok edilemezler (Einstein’ın yıllar önce kanıtlamış olduğu gibi) sadece şekil değiştirebilirler. Bu enerji bedensel ve zihinsel bir rahatsızlık olarak ortaya çıkmadan önce onu dönüştürmek bizim sorumluluğumuzdur.
Seanslar tam da bunu önce fark edip sonra da açılım sağlamak üzerine kurulu. Oluşturulan enerji ile birlikte olumlamalar ve akupress uygulaması, sözlü temizleme prosesleri de bizde arzu ettiğimiz dönüşümü sağlıyor. Kişinin kendini huzurlu, mutlu hissetmesini engelleyen tüm tıkanıklıklar seanslarda temizlenerek; öfke, korku, tedirginlik, suçluluk ve üzüntü gibi bastırılmış duygular ortadan kalkıyor. Bilinçaltındaki baskıladığımız, geçmişimizden gelen travmaların izlerini siliniyor, yaşamdan zevk almak, çoğumuzun unuttuğu istek, şevk, heyecan ve yaşama bağlılık duyguları ile yeniden temasa geçmek mümkün oluyor!
-Seanslar ne kadar sürüyor? Ve tabii hemen aklıma tek bir seans almak yeteri oluyor mu diye sormak geliyor.
-Bir seans yaklaşık 45 dakika-1 saat kadar sürüyor. Ama düşündüğünüzün aksine zaman nasıl geçiyor kimse anlamıyor. Çünkü, sanki başka bir şey bize nefes aldırıyor. İlk 5-10 dakika içinde nefesimizi bağlantılı hale getirdiğimizde, nefesimiz aktive oluyor. Bu şekilde 30-45 dakika nefes aldıktan sonra titreşiminiz ve enerjiniz son derece artıyor ve kendiliğinden meditatif bir moda geçiş yapılıyor. Bu durumdayken, son derece mistik ve duygusal-zihinsel-ruhsal iyileştirici deneyimler yaşayabiliriz. Benim de en sevdiğim kısım burası. Zaten bu terapinin kurgusu, mucizeler prensibini hayata geçirebilmemize ve günlük hayatımızda daha yüksek bir bilinci deneyimleyebilmemize ve aldığımız her nefeste içsel rehberliğimizi hissetmemizi sağlayabilmek üzere tasarlanmıştır. Tek kelimeyle, ruhunuzun doyumunu arıyorsanız, bunu çoğu insan gibi nefeste bulacağınızdan emin olabilirsiniz.
-Mimoza Yaşam Merkezi’nde başka ne tür terapiler uygulanıyor?
- Tüm uygulamaların ortak noktası, kişiye kendi gücünü hatırlatmak ve ona ait olamayan her şeyden kişiyi arındırmak, sadeleştirmek. Tabii bir de kişiyi zihinden çıkarmaya ve arındırmaya yönelik olması. Değişik türden kuantum çalışmalarımız var: Aile Dizimi, Access- Bars, İnner speak-İçsel Rehberlik, Kuantum Hipnoz-Geçmiş Yaşam Terapisi gibi. Bu terapilerden kişiye en uygun olan çalışma yöntemini belirleyerek ilerliyoruz. Aynı zamanda, bu terapilerin ve koçluk çalışmalarının eğitimlerine de merkezimizde yer verdik.
-Sözü geçmişken şu kuantum felsefesinden de kısaca bahseder misiniz?
-Kuantum fiziği, klasik fizikteki kabul gören madde ve enerji sınıflandırmasını ortadan kaldırdı ve aslında madde dediğimiz şeyin de sıkıştırılmış yoğunlaştırılmış enerjiden başka bir şey olmadığını açıkladı. Yani her şey enerji ve enerji maddeyi etkileyebiliyor! Bunun kişisel gelişim alanına yansımasına gelince, tabii düşünce de en güçlü, en yoğun enerji çeşidi ve maddeyi yani bizleri, hayatlarımızı değiştirebiliyor, dönüştürebiliyor! Bu da yeni çağ eğitimlerinin ve felsefesinin temelini oluşturdu diyebiliriz. Bilim adamları, deneyi gözlemleyenin deneyin sonucunu etkileyebildiğini kanıtladı! Bu da bizleri, kişisel gelişim konularına az çok aşina olan herkesin bildiği gibi, ister istemez hayatımızda olan biten her şeyin sorumlusu ve hayatımızın lideri haline getiriyor.
-Evet. Hatta bu konulardan bahsettiğiniz iki kitabınız da var. “Tam Benlik” ve “Ezber Bozduran”.
- Konu olarak, düşüncelerimin ve yargılarımın kendimi ve hayatımı nasıl etkilediğini ve bunları nasıl dönüştürdüğümü ele aldığım ve kendi süreçlerimi paylaştığım iki kitabım var. İlk kitabım “Tam Benlik”, bu ay 3. Baskıya giriyor, Ezber Bozduran 2. baskıyı yapıyor. Bir de üçüncü kitap var: Başka Bir Leonardo. O da geçen sene çıktı.
-Yeni projeler var mı?
-Evet. 4.üncü kitap geliyor. Bu seferki ‘Nefesle Gelen Dönüşüm’. Sadece “nefes ve dönüşümsel nefes terapisi nasıl yapılır” üzerine olacak. Kişilerin kendi kendilerine de nefes çalışması için yani…
-Mimoza Yaşam Merkezi’nin Kurucusu sevgili Ülker Uzun Polat’a çok teşekkür ediyoruz. Yeni kitabınızı merekla ve heyecanla bekliyoruz. Çok teşekkür ederiz.
-Ben teşekkür ederim. Sevgiyle ve ışıkla kalın.
Paylaş