Paylaş
Adet döneminden birkaç gün önce ve adetin ilk gününde birçok kadında ağrı ve sıkıntı hissi olmaktadır. Bu duruma ağrılı adet görme ismi verilir. Kadınların %90’nında görülen bir rahatsızlıktır. Ortalama %20’sinde bu belirtiler şiddetli, %5’inde ise çok şiddetlidir. Eğer bu dönemde ağrı ile birlikte psikolojik sorunlar da eşlik ederse premenstrual sendrom ismi verilir. Psikolojik problemler günlük hayatı ileri derecede bozuyorsa premenstrüel disforik bozukluk olarak ifade edilir.
Bu rahatsızlıkta ailevi bir eğilim söz konusudur. Ancak bu eğilim genetik bir yatkınlıktan çok, kültürel olarak bu rahatsızlığın nesilden nesile aktarılması ile ilgilidir. Dünyadaki en yaygın hastalıklarından birisidir ve her kadında farklı şekilde ortaya çıkabilir. 30 yaş civarında en şiddetli seviyesine ulaşır. Şişman olanlarda, zayıf olanlara oranla daha fazla rastlanır. Spor yapanlarda ise yapmayanlara oranla 1/3 oranında daha az görülür.
Bekarlarda daha fazla, evlilerde ve doğum yapanlarda daha az görülüyor
Bekar kadınlarda ağrılı adet görmeye daha sık rastlanılmaktadır. Evli olanlarda ise ağrılı adet görme de daha az görülür. Bekar bir kadın evlendiğinde yakınmaları giderek azalır. Eğer evli bir kadın boşanırsa yakınmaların tekrar arttığı tespit edilmiştir.
Bununla birlikte doğum yapan birçok kadında şikayetler azalmakta hatta tamamen sona ermektedir. Doğumla birlikte rahim ağzının genişlemesi bu rahatsızlığı sona erdirebilmektedir. Eğer doğum yapmamış bir kadında bu rahatsızlık kendiliğinden düzelmiş ise, o kadının ya ruhsal problemleri düzelmiştir veya yumurtlama fonksiyonu azalmıştır.
Bu rahatsızlık zihinsel bir bozukluk mudur, hormonal bir bozukluk mudur?
Bu rahatsızlıkta hem zihinsel hem de hormonal problemler vardır. Kız çocuğunun ilk adetlerinde yumurtlama yoktur ve ağrı olmaz. Ağrı, yumurtlama başladıktan sonra başlar. Bu yüzden yaş ilerledikçe bu rahatsızlıkla ilgili yakınmalar yavaş yavaş kötüleşir. İleri yaşlarda yumurtalık aktivitesinin azalması ile beraber şikayetler de azalır. Menopoz dönemine yaklaştıkça bu yakınmalar da sona erer.
Beyinde başta hipotalamus ve duygularla ilgili bölge olan amigdalada seks hormonu reseptörleri bulunur. Bu yüzden bu rahatsızlığın daha çok beyinle ilgili olduğu düşünülür. Yapılan birçok araştırma bu düşünceyi desteklemektedir. Özellikle serotonin isimli hormonun burada önemli bir rolü olduğu anlaşılmıştır. Aşırı mutlu insanlarda serotonin yüksektir. Serotonin azalması ise depresyon ve öfke duygusuna neden olur. Serotonin artırıcı depresyon ilaçları adet sırasında görülen ağrıyı azaltır.
Kadın olma duygusu ile barışık olma bu problemi azaltır
Adet görme ve kadın olma bazı kişilerde güçsüzlük ve eksiklik belirtisi olarak algılanır. Kimi kültürde ise kadın olmak, bir erkeğin ilgisini çekmek, flört etmek fahişelik ile eş anlama gelmektedir. Cinsellik ile ilgili konular son derece ayıp şeyler olarak kız çocuğuna öğretilir.
Çocukluk döneminde erkek çocuk beklentisi, kadınların ikinci sınıf olması kadının bu kimliği kabullenmesini zorlaştırabilir. Böyle yetişen bir kadın güçlü görünmek ve erkeksi davranmak ister, kadınlığını reddeder. Öfke ve depresif duyguları fazladır. Premenstruel sendromu olan kadınlar birçok ruhsal hastalığa daha fazla yatkındır. Çocuklukta yaşanan cinsel taciz de bu rahatsızlığa sebep olabilir.
Enerji eksikliği, yeteneklerde azalma, motivasyon düşmesi, unutkanlık, duygularda hızlı değişimler sık görülen sorunlardır. Göğüslerde toplanan sıvı yani ödem memelerde şişme ve hassasiyet yapabilir. Değişen hormonal denge sebebiyle kabızlık, şişkinlik ve gaz sorunu ile sık karşılaşılır. Kadın bu durumdan dolayı elbiselerin dar geldiği şeklinde yakınabilir.
Toplanan sıvı genelde göğüs, karın ve yüz bölgesindedir. İlave olarak baş dönmesi, migren baş ağrısı, bel ağrısı ve idrar yaparken yanma görülebilir. Kimi kadında ilave olarak sivilce oluşumu gibi cilt bozuklukları görülebilir.
Makyaj yapma, kadınsı davranma, flörtöz olma, elbise veya etek giyme konusunda zorlanır. Özellikle şekerli ve unlu gıdalara ilgi artması sonucu aşırı tatlı ve çikolata tüketimine sık rastlanır. Bu tarz duygularla yetişen kız çocuğu her adet döneminde kadın kimliğine tekrar temas eder ve buna bağlı olumsuz duygular geliştirir. Kadın kimliği ile ilgili bu olumsuz duygular kadında ağrı olmasını kolaylaştırır.
Tedavisi nasıldır?
Bu rahatsızlık genel olarak hayatı tehdit edici bir problem olmamasına rağmen kadının yaşam kalitesini, ilişkilerini, üretkenliğini ciddi şekilde bozabilmektedir. Tedavinin yapılmadığı durumlarda zamanla önemli ruhsal ve fiziksel sorunlar gelişebilir.
Ancak adet sancısı çok şiddetli ise ve yaşam kalitesini ileri derecede bozuyorsa tedaviden önce kadın doğum uzmanı tarafından değerlendirme yapılması uygundur. Ağrılı dönemlerde, ağrı kesici ilaçlar kullanılır. Özellikle tercih edilen ağrı kesiciler NSAID olarak isimlendirilen ilaçlardır.
Kadındaki ruhsal bazı sorunlara yakın çevresinin destek olması önemlidir. Yakın çevresinin bu şekilde sahiplenmesi ve güven vermesi oldukça tedavi edicidir. Bölgesel sıcak uygulamaları, sıcak banyo yapma veya ayakları sıcak tutma ağrıyı genellikle azalttığı için ek yarar sağlar. Ağrı olan bölgeye lokal yapılan hafif masaj hareketleri de ağrıyı azaltabilir. Masaj bu bölgedeki karın kaslarını gevşetir ve ilaveten ruhsal olarak rahatlama sağlar.
SSRI isimli antidepresan ilaçlar beyinde serotonin seviyesini artırır ve şikayetleri sona erdirir. Bu ilaçların düşük dozda verilmesi bile tedavide etkilidir. Tedavide oral kontraseptif adı verilen doğum kontrol ilaçları da kullanılmaktadır. Bu ilaçlar tedavide sık tercih edilmekle birlikte gösterdiği yarar antidepresan ilaçlara göre daha düşüktür.
Psikoterapi uygulamaları özellikle kadın cinsiyetine karşı olumsuz duygular hissedenlerde ruhsal durumu düzelttiği için tedavide oldukça etkilidir. Yoğun duygusal problemler varsa ilaç tedavisinden çok psikoterapiye öncelik verilmelidir.
Uzm. Dr. Timur Harzadın, Psikoterapist, Klinik Psikolog
Paylaş