Paylaş
Öncelikle biraz düşük yağlı beslenmeden bahsedelim. Eski tarz diyet programlarında; diyet yiyecekleri hep yağsız süt, yağsız yoğurt, yağı azaltılmış gıdalar, vb. oluşurdu. Yağ alınmadığında alınan kalori düşeceği için kilo vermenin kolaylaşacağı düşünülürdü. Ancak; aldığımız yağ miktarı; günlük aldığımız kalorinin yüzde 20-35 arasında olmalı. Bu miktarın altında yağ tüketmek; yağda emilen A, D, E, K vitaminleri ve emilimi için yağ gerekli olan diğer fitokimyasalların vücudumuz tarafından kullanılamamasına neden olabilir. Ayrıca; yağın kalori miktarı daha fazla olduğu için yağsız yiyecekler daha uzun süre tok kalmanızı sağladığı için totaldeki aldığınız kalori miktarını düşürür. Ayrıca; kanserle savaşan lutein ve likopen gibi fito bileşenlerin vücuttaki kullanımını kolaylaştırır. O yüzden düşük yağlı yiyeceklerin bizim için bazı sağlık problemlerimiz yoksa o kadarda gerekli olmadığı anlaşıldı.
Bütün bu bilgiler bizi günümüzde düşük karbonhidratlı, yüksek yağlı beslenmeye yöneltti. Ketojenik diyette bu tarz bir beslenme türü olarak ortaya çıktı. Ketojenik diyette günlük alınan kalorinin %20-40 karbonhidrat, %30- 40 yağ ve %10-30 protein şeklindedir. Ketojenik diyetin mantığını kısaca özetlemem gerekirse; diyet, vücudu metabolik bir durum olan ketozise sokar. Karaciğerde enerji olarak kullanılan ketonları üretmek için vücut yağları parçalar. Bu şekilde yağ yakımı sağlanmış olur. İlk olarak epilepsi hastalarında kullanıldıktan sonra popülerliğini kazanmıştır. Peki bu tarz beslenmek gerçekten sağlıklı bir şekilde kilo vermenizi sağlıyor mu ?
Kilo verdirdiği yapılan birçok çalışmada gösterilmiş. Yapılan bir meta- analiz çalışmasında; düşük karbonhidrat, yüksek yağ diyetini uygulayan kişilerde kronik hastalık riskinin azaldığı, kilo kaybının da yüksek olduğu gösterilmiş. Ancak; yüksek yağlı diyette; vitamin ve mineral eksiklikleri, yüksek yağ tüketimine bağlı karaciğer problemleri, kabızlık, kötü kolesterolde artış gibi problemlerin görülme riski artmaktadır. Ayrıca; yüksek yağlı diyette vücut için yararlı lif tüketimi de azalmaktadır. Bu durumda tip 2 diyabet ve kalp hastalıkları görülme riskini arttırabilmektedir. Bu yüzden yapılan araştırmalar birbirinden farklı sonuçlar göstermektedir. Ayrıca; yeni yapılan bir çalışmada; düşük yağlı ve yüksek yağlı diyet yapan kişilerin bağırsak florası karşılaştırılmış. Çalışma sonucunda yüksek yağlı diyetle beslenen kişilerde anti-inflamatuvar bakterilerin azalıp metabolik hastalıklara neden olan inflamatuvar bakterileri arttırdığı bulunmuştur.
Sonuç olarak; yüksek yağlı düşük karbonhidratlı diyet; doymuş yağdan az, kırmızı et yerine daha çok beyaz et, balık seçilerek uygulandığında kısa vadede güzel sonuçlar vermekte ve kilo vermeyi kolaylaştırmaktadır. Ancak; uzun vadedeki etkileri henüz bilinmemektedir. Bu yüzden; her zaman için sizin yaşam şekli haline getirebileceğiniz, en doğru beslenme şeklini seçmeye özen gösterin.
Paylaş