Paylaş
Sevgili Sattas, yeni şarkınız Küçük Kardeşim bir Fikri Karayel şarkısı. Bu işbirliği nasıl gerçekleşti? Bu ortaklıktan başka üretimler de bekleyelim mi?
Öykü Gülata: Fikri Karayel bizim grupça çok sevdiğimiz Kıbrıslı müzisyen, şarkı sözü yazarı bir arkadaşımız. Yıllar önce bir Sattas Kıbrıs konserimizde tanışmıştık kendisiyle. Kıbrıs'a gide gele arkadaşlığımız, dostluğumuz pekişti. Bize ilk Küçük Kardeşim’i akustik gitarıyla çalıp söylemişti ve biz de çok etkilenmiştik bu şarkıdan. Konserlerimizde bir süre kendi janramızda icra etmeye başladık. Hatta bazı denk geldiğimiz konserlerde Fikri ile beraber çaldık, söyledik. Bu parçanın daha kalıcı olması için stüdyo kaydına girmeye karar verdik. Fikri de bunu severek kabul etti. Yeni bir yorumla ve Selim Öztürk'ün prodüktörlüğünde kaydettik. Fikri Karayel ve Sattas işbirliği her zaman var. Fırsat bulduğumuz takdirde ileriki zamanlarda başka üretimler neden olmasın...
Küçük Kardeşim’den sonra Slowly ve Ne Kaldı isimli şarkılarınız da yayınlanacak. Tüm bu çalışmalar bir albümün habercisi. Dinleyiciyi nasıl bir albüm bekliyor ve bu albümü ne zaman dinleyeceğiz?
Batu Kurnaz: Sattas'ın ilk albümünün üzerinden tam 10 yıl geçti. Bu süre içerisinde çok sayıda EP ve single yayınladık ama tam anlamıyla bir albüm çıkarmayı hem uzun zamandır istiyorduk hem de sözünü de vermiştik. Selim Öztürk prodüksyonu önderliğinde Küçük Kardeşim’i yayınladık ve hemen ardından Slowly ve Ne Kaldı da gelecek. Daha sonra, şimdi adını duyurmak istemediğimiz yeni parçalarımızla bu 3 parça da birleştiğinde ortaya bir albüm çıkacak. Tarz olarak reggae özümüze sadık kaldık ama kendimizden ve yıllar içinde yaşadıklarımızdan parçalar da ekleyerek yeni bir yöne doğru da evrildik. Sattas özünde hep bir reggae grubu, ama bu albüm ve ötesi ile sınırlarımızı zorlamak istiyoruz.
Neşet Ertaş’ın çok sevilen eseri Yalan Dünya’yı reggae’yle buluşturdunuz. Bu unutulmaz türküyü yorumlama fikri nasıl çıktı?
Orçun Sünear: Neşet Ertaş'ı hayatıma soktuğumdan beri hayranlık ve büyük bir saygı ile izledim. Vefat haberini aldığımızda çok üzüldük ve vefat tarihinden iki gün sonra albüm lansmanımız vardı, saygı duruşunda bulunmak istedik. Seneler sonra o kayıt ortaya çıktı ve Akustikhane'den Zafer onu programında söylememizi istedi. Konserlerde çalıp söylüyorduk. Akustikhane kaydı çok sevildi. Kalan Müzik’ten, toprağı bol olsun Hasan abi kayıt etmemizi istedi, orijinal uzun haliyle, biz de o sözü zevkle tuttuk. Gergedan Müzikse yayınladı. Genelde çok sevildi ve buna çok mutluyuz. Ruhu şad olsun Neşet Ertaş'ın.
Sezen Aksu’nun Şarkı Söylemek Lazım’ını da yorumladınız. Yine çok sevilen bir şarkıyı reggea ile buluşturup yorumunuzu dinleyiciyle paylaştınız. Reggae’nin büyüsü nedir dokunduğu her şarkıya uyan?
Faruk Demir Tugayoğlu: Bilindiği üzere Şarkı Söylemek Lazım insana umut aşılayan, duruşu olan bir şarkı. Biz bu duruşu alıp daha karanlık bir havaya sokmak istedik. Reggae bizim dinleyicimizin algısında otomatik olarak pozitif düşünmeyi öngörür. Sanırım büyü olarak tabir ettiğimiz kısım bu. Hemen bir parçası olmak istiyorsunuz ve sizi içine çekiyor.
Reggae'nin bizim dinleyiciyi yakalayan özelliği nedir? Çünkü bu ritmleri seviyoruz ve özel bir bağımız da var gibi. Neler söylemek istersiniz?
Orçun Sünear: Öncelikle pozitif algısı diyebilirim. Yani bilenler bilir yapısal olarak Ankara Müzik Ritim yapısına çok yakın (2/4 lü) ben çok severim Ankara Havası olarak da bilinen müziğimizi. Fakat pozitif yapısı, hikaye anlatışı daha cazip geldi ki hala yeni yeni keşfediliyor. Metin Ersoy Kalipso ile başlattı, Athena ska ile çok büyük işler yaptı, biz ve biz gibi gruplar da reggae ile devam ediyoruz. Şu an faal olarak albüm veya single çıkarmış aktif müzisyenler var. Bosphoroots, Goril Reggae Band, şimdilik sessizler ama Koala, Genjah, Cfyah, İtekaka, Levvera gibi isimler şarkı yayınlıyorlar. Reggae ve türevleri hala yeni o yüzden bunun avantajını da yaşıyoruz.
Canlı performanslar şarkılarınızın eğlence neşe dozunu daha da artıyor mu? Sanki sizin şarkılarınız sahnede on kaplan gücüne ulaşan şarkılardan gibi geliyor. Neler söylemek istersiniz bu hususta?
Cenk Güngör: Kesinlikle arttırıyor. Bu bireysel olarak da beni çok mutlu eden bir husus. Normalde de daha yüksek tuşeli ve tansiyonlu çalmayı çok severim. Bunu grupça gerçekleştirmek çok hoşumuza gidiyor. Albüm şarkıları da, coverlarımız da neredeyse 180 derece farklı. Canlı performans müzisyenliği ayrı bir sanat diye düşünüyorum.
Sizinle ilk defa röportaj yaptığım için Sattas’ın hikayesini detaylı bir şekilde anlatmanızı isteyeceğim. Grubun isminden, bir araya gelip reggae yapmanıza kadar her şeyi öğrenmek isteriz.
Orçun Sünear: Sattas 2005-2006 yılında kuruldu, daha adı konmamış bir "stüdyoya girelim takılalım" grubuydu. Daha sonrasında Nayah adlı reggae mekanında (Balo Sok.,İstiklal cad.) ilk konserini verdi ve devamı geldi. 90'lı yıllarda ska ve skapunk’ın etkisiyle yüzlerimiz Jamaika’ya da döndü. Bob Marley'i biliyorduk daha da fazla harika müzisyenler olduğunu görmeye başladık. Reggae dinlemeye ve hele de sevmeye başlarsanız nasıl büyük bir okyanus olduğunu görürsünüz. Albüm yapmayı bırakın, konseri planlamazken kendimizi 2016'da Montreal Caz Festivali'nde bulduk. Ruhr Reggae, hele ki Rototom Reggae festivali ve onlarca yurt dışı ve içi önemli festivallerde yer bulmak çok iyi geldi. Umarız aynı enerji ile devam ederiz. Şimdi albüm zamanı hem bir yandan konserler devam ediyor hem de yeni şarkıları duymaya devam edeceksiniz. Dinlemek isteyen herkesi bekleriz, sizlere de çok teşekkür ederiz.
Paylaş