Paylaş
Sevgili Taha, ilk soruma en güncel çalışman olan ve Lila ile birlikte söylediğin ‘Masa’ şarkınla başlamak istiyorum. Bu şarkıda bir ayrılığı her iki tarafın da gözünden dinliyoruz. Sessizce biten bir ilişkinin hikayesini anlatıyorsunuz. Şarkıyı tek başına söylemek yerine bir kadın vokalle birlikte söylüyorsun. Bu şarkıda hem kadın hem erkek tarafını aynı anda dinlemek neden önemliydi?
Hırsın olmayışı. Genellikle yaşadığımız ilişkilerde odaklandığımız şey karşımızdakinin bize ne yaptığı ya da karşımızdaki kişinin yaptıkları yüzünden ne kadar zorluk çektiğimiz. Ama bir ilişki kendi içinde ömrünü bitirebilir. Masa’da, kadın da erkek de kendi olduğu anı anlatıyor sadece. Beklentilere girmeden, birbirini suçlamadan. Açıkçası Masa’da en önemsediğim şey de bu oldu. Şarkının sözlerini de yazarken buna dikkat ettim.
2008 yılında kurduğun Plaket grubuyla 13. Roxy Müzik Günleri’nde, sözü ve müziği sana ait üç şarkıyla birincilik ödülü aldın. O günden ilk solo albümünü yayınladığın 2017’ye kadar müzik çalışmalarını grup içinde sürdürdün. Gruptan soloya geçme motivasyonun ne oldu?
Bu geçiş süresince birçok şey yaşadım elbette. Ama benim için çalışmalarıma solo devam etmekteki en önemli motivasyon hikayelerimi kendi dilimde, kendi içimden geldiğince anlatmaktı sanırım.
Kontrbas çalıyorsun, bize müzikle olan bağının nasıl başladığını ve 2008’deki yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiğini ve bu yarışmadan birinci olarak çıkmanın senin müzikal yolculuğuna nasıl yansıdığını anlatır mısın?
Küçük yaşlardan beri müzikle haşır neşirdim. Müzik eğitimim ise Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi’nde başladı ardında da Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği’ni bitirdim. Tüm eğitimim boyunca ana dalım olan kontrbasın yanı sıra piyano ve gitar eğitimi de aldım. Üniversite son sınıfta başka arkadaşlarımın bir yarışmaya katıldığını görünce onlardan özenip tekrar katılmaya karar verdim. Tekrar diyorum çünkü ondan önce bir kez daha aynı yarışmaya katıldım. Ancak, değil birinci olmak, ilk 16’ya dahi kalamadım. Yarışmanın bana kazandırdığı en önemli şey ise yarışmanın çok da önemli olmadığını fark etmek oldu. 23 yaşındaydım büyük bir şey başardığımı sanıyordum. Ama sonra fark ediyorsun ki, yarışma, bir anının ötesine geçmiyor. Sonrasında senin neler yapabileceğin önemli. Bu da belirli bir olgunluk gerektiriyor sanırım. Geldiğim noktada tek önemsediğim şey tüm olabilecek aksiliklere ve oluşan tüm negatif şartlara rağmen üretmeye devam etmek, süreklilik.
Bugüne kadar yapmış olduğun çalışmalardan bahseder misin? Yakın gelecekte dinleyeceğimiz yeni şarkılar da varsa onları da bilmek isteriz.
İlk solo albümümü (Manyak) 2017’ de çıkarmıştım. Sonrasında ise çalışmalarıma teklilerle devam ettim. (Anlamadı, Söz mü, Karanlıklar, Öldür Beni, İhtimal) Ta ki geçtiğimiz yılın Nisan ayında çıkardığım 4 şarkılık Fil EP’sine kadar. Gerçi içindeki şarkıları da biri hariç önce tekli olarak yayınladım. Bundan sonra yine bir EP yapabilirim. Ancak tek tek çıkarıp finalde birleştirmek şu an için daha mantıklı görünüyor. Yeni ve eski olmak üzere yazdığım çok fazla şarkı var. Yakın zamanda duyuracağım.
Dört şarkılık EP’in FİL’i geçen sene yayınladın. Fil, şans, hafıza, bilgelik gibi olumlu anlamlar yüklenen hayvanlardan biridir ve evlerimizde fil objelerini severek kullanıyoruz. EP’nin de ismi olan fil senin için ne anlama ifade ediyor. Hatta bu EP’nin kapağı bir filin üzerinde oturan düşünen bir adam. Kapak ve içerik uyumu da mevcut. Fil’den yola çıkarak bize bu EP’nin hikayesinden bahseder misin?
EP, Masal Oldum dışında pandemi döneminde yazdığım şarkılardan oluşuyor. Hatta pandemi döneminde yazıp eklemediklerim de var. EP’de tamamen bir sıkışmışlığın duygusu var ve bunu bir ironi içinde anlatmayı seviyorum. FİL ve KUKUMAV KUŞLARI tamamen bu şekilde ortaya çıktı. Masal Oldum, yıllar öncesinde yazdığım, tamamen çuvaldızını kendine batırma hikayesi, bir yüzleşme. Hasbelkader ise biraz önce de bahsettiğim gibi tüm o sıkışmışlık duygusuna rağmen devam etme gerekliliği, zorunluluğunu temsil ediyor.
Paylaş