Paylaş
Sevgili Cemile Gelgeç ile birlikte bu tatlı söyleşiyi yaptık Uğur ve Serhat’la. Hem müziklerini hem de hayatlarını konuştuk. İkilem severler sizi buraya alalım...
Sevgili Serhat ve Uğur arkadaşlığınız nerde ne zaman başladı? Bu arkadaşlık birlikte müzik yapmaya nasıl dönüştü? Ya da direk müzik yapmak için mi bir araya geldiniz?
Uğur: İkimiz 2005’te konservatuvarda tanıştık, Haliç Üniversitesi Türk Müziği Konservatuvarı’nda. Sınıf arkadaşıydık, aynı dönemde okuduk. Aslında arkadaşlığımız oradan başladı beraber çok vakit geçiriyorduk. Yakın dosttuk. Farklı projelerde bulunmaya başladık. 2008-2009’da reklam müziği yapmaya başladık. Belgesel müziği o tür şeyleri merak ediyorduk nasıl oluyor bu stüdyo tarafı. Oradan başlayan bir süreç hala da devam ediyor beraberiz.
Nasıl İkilem oldunuz? Birtakım projelerde çalışırken buraya nasıl gelindi? Biz müzik yapıyoruz neden bir araya gelmeyelim neden İkilem olmayalım mı dediniz?
Uğur: Cevabı sen verdin gibi oldu. (Gülüşmeler)
Serhat: Tabi ki bir şeyler birikmeye başladı. Biz görüntüye müzik yapıyorduk reklam, belgesel, dizi uzun metraj. Ama minik minik de telefona kaydetmeler bir iki bir şey karalamalar sözler bunlardan bağımsız olarak başlamıştı. 2015’te biz eteğimizdeki taşları dökmeye başladık yavaş yavaş. Sonra bunları küçük küçük kaydetmeler başladı ama sektörün öbür tarafı o kadar hızlıydı ki bizim için.
Sektörün öbür tarafı işiniz gibiydi değil mi?
Serhat: Uğur hala tam gaz devam ediyor o işlere. Buraya fokuslanmak çok zor oldu. Biraz da süre isteyen bir şey ve biz bir de içimize sinmeden ayda bir başkaları gibi şarkı yayınlayan insanlar değiliz. Bilerek beklemiyoruz bu kasıtlı bir şey değil ama öyle gelişiyor. 2015’ten sonra pandemiye kadar böyle bir beste birikmesi oldu sonra biz pandemiden habersiz bir şekilde artık dedik ki ilk singlemızı bağımsız bir şekilde yayınlayalım. Yayınladık pandemi başladı. Çok ilginç bir serüven başladı bizim için hem pandemi hem İkilem. Ondan sonra birkaç şarkı daha pandemiye denk geldi doğal olarak. Sonra Avrupa Müzik serüveni başladı ve hala da devam ediyor o serüven.
Bir şarkı çalışırken dinleyiciye ulaşana kadar şarkının yaşam yolculuğunda neler oluyor?
Serhat: Ya Uğur ya da ben bestenin yüzde 70-80’nini bitirmiş halde birbirimize sunuyoruz.
Fikir nasıl çıkıyor? Diyelim ki ‘Geçemem Senden’i çalışırken bu şarkı fikri birinizin mi aklına geliyor ya da bizim artık bir şarkı yapmamız gerekiyor fikrinden mi hareket ediliyor ve bunun üzerinde beyin fırtınaları mı yapılıyor?
Serhat: O beyin fırtınası şarkıyla ilgili birkaç materyalden sonra başlıyor bizde. Önce evde ya Uğur ya da ben bir üstünden geçiyoruz demonun da demosu diyeyim ona ben. Yarı bitirmiş halde birbirimize sunuyoruz. “Abi böyle bir şarkı var üstüne gidelim mi” diye ya ben ya o birbirimize diyoruz. Gidebiliriz neden olmasın. Mutfak aşaması orda başlıyor ve sonra en son halini alıyor.
Uğur: Kendi aramızda da hazır olmadan birbirimize dinletmiyoruz. ‘Geçemem Senden’i Serhat bana yayınlamadan bir altı ay önce melodisini çalmıştı gitardan öyle ıslıkla falan mırıldandı çaldı ben ne güzelmiş ne bu dedim. “Bekle kanka bir şeyler geliyor” dedi. Ben de üstelemiyorum okusana demiyorum çünkü biliyorum orda da onun onu demlemesi gerekiyor. Hazır hissettiğinde bana gönderiyor paylaşıyor ondan sonra stüdyo kayıt süreci başlıyor. Nasıl ele alalım soundumuz nasıl olsun. Daha keyifli bir sürece dönüşüyor ondan sonra. O da bir ay kadar sürüyor.
Sonra şarkı bütün dijital platformlara yüklenerek dinleyiciyle buluşmaya hazır oluyor. New Music Friday Türkiye Listesi’nin kapağındaydınız bu sefer. Her şey sizden çıktıktan ve tüm platformlara yüklendikten sonra nasıl hissediyorsunuz o bekleyişte?
Uğur: Ben biraz depresyona giriyorum. Değişik bir boşluk diyeyim ona. Bir anda o tempo bitip bizden çıktığı anda böyle bir boşluğa düşüyorum. Yaklaşık bir hafta sürüyor.
Endişe oluyor mu?
Uğur: Endişe bende olmuyor. Hiç öyle kaygılarımız yoktu beraber çalıştığımız Avrupa Müzik’te de böyle bir kaygı görmedik tam tersine ‘Bir Sebebi Var’ çok dinlenildi.
‘Bir Sebebi Var’ bir önceki şarkınızı da merak ettirdi değil mi?
Serhat: Bizi ‘Bir Sebebi Var’la tanıyanlar ne yapmış bunlar diye eskiye dönüyor. Bu benim yeni keşfettiğim bir grup için de geçerli. Çok doğal bir süreç bu bence.
Uğur: Şöyle olsun bu kadar dinlesin çok takılmıyoruz ona çünkü biz de öyle insanlar değiliz bir şeyin çok dinlenilmesi iyi olduğu anlamına gelmiyor. O yüzden ona çok fazla girmemeye çalışıyoruz. Bize de öyle kıyas gibi bir şey olduğu zaman çok içinde bulunmamaya çalışıyoruz o duygunun. O duygu doğru bir duygu değil İkilem’in varoluş felsefesine de ters bir duygu. Biz bütün samimiyetimizle aslında o sektör işlerinden yaptığımız bütün formüllerden bağımsız oturup kafamızdaki şeyi olduğu gibi tüm egolarından sıyrılarak karşı tarafa vermeye çalıştık. Oranın o samimiyette devam etmesini istiyoruz.
O samimiyet dinleyiciye geçtiği için götürmüş olabilir.
Uğur: Kesinlikle. Aradaki bağın o samimiyetle pekişmesi istediğimiz bir şeydi.
Bu durumu konserlerinizde daha net hissediyorsunuzdur. Nasıl gidiyor konserler? Bir de mesela konser vermek mi yoksa şarkı ortaya çıkarmak mı hangisi sizi daha motive ediyor?
Serhat: İkisi de… Çok değişik zamanlarla paralel çok keyifli anları var. Tabi konsere başladığımız anda o kalabalığa çalmak bambaşka bir şey. Dört duvarda beste yapmaya hiç benzemiyor. Hele ki bestelerinizi de söyleyen bir kitle varsa sizinle beraber.
En çok hangi şarkıya eşlik etmeyi seviyorlar?
Serhat: Bu ara ‘Bu Saatten Sonra’ya. Herkes benimle beraber söylüyor. ‘Bir Sebebi Var’ zaten kaçınılmaz, son şarkı da öyle çok iyi dönüş oldu. ‘Kaybolurum Gülüşünde’ de aynı şekilde. Hepsini bilen bir tayfa var.
Siz hangisini çalmayı seviyorsunuz? Var mı öyle ayrı tuttuğunuz?
Uğur: Bende biraz ‘Kaybolurum Gülüşünde’ hala benim için farklı bir yerde.
Serhat: Son çıkardığımız şarkı hep benim için daha önde geliyor. Çıtanın hem yükseldiği hem yapmak istediklerimizi daha da yaptığımız yapmak istediğimiz sonuca ulaşmış olduğumuz için ‘Geçemem Senden’ diyebilirim.
Madem söz ‘Geçemem Senden’e geldi onun hikayesini dinleyelim mi sizden?
Serhat: ‘Bu Saatten Sonra’ yayınlanır yayınlanmaz ‘Geçemem Senden’le ilgili minik minik planlar başlamıştı bizim için. Bir demo gibi bir şey hazırlayıp sonra şarkıyı Uğur’la buluşturdum. Uğur aranjesini yaptı. Toparladı bütün her şeyi elini ayağını ve şarkıyı hazır hale getirdi. Ekip ise sürekli çalıştığımız ekip diyebiliriz.
Ekipte hep aynı kişilerle çalışmak bir rahatlık veriyor değil mi?
Serhat: Sırtımızı yasladığımız çok şeker bir ekibimiz var. Şarkı da biraz yaza göz kırpan bir şarkı.
Aşk, ayrılık, özlem temalarını şarkılarda kullanmak size yakışıyor. Bu duyguları çok içten ve güzel anlatıyorsunuz? Nedir sırrı?
Serhat: Duygu meselesi çok önemsediğimiz bir konu şarkının içinde bir tek sözlerden bahsetmiyorum bu arada. Çocukluktan gelen dinlediğimiz müziklerin de çok etkisi var bunda. Onu da yansıtıyoruz aslında şu anki müziğimize yalan yok.
Kimler var çocukluğunuzdan beri dinleyip şu anda sizin müziğinize de etki eden?
Serhat: Bir kere Anadolu Pop, Anadolu Rock tayfası. Moğollar, Fikret Kızılok var. Halk müziğine göz kırpan bir durum var Neşet Ertaş, Aşık Veysel var. Uğur’un film bestecileri…
Uğur: Belki de konservatuvarın da etkisi vardır isimler değişiyor ama her janrda sevdiğim isimler hep olur arabesk, rap, rock olsun hiç fark etmiyor.
Albüm yapmayı ya da özel bir türde mesela sadece arabesk coverlardan oluşan bir albüm yapmayı düşünüyor musunuz?
Serhat: Komple öyle bir albüm hiç düşünmedik ama sahnede çok acayip şeyler çalıyoruz. ‘Seni Yazdım’ çalıyoruz Müslüm Gürses’ten onun reaksiyonu inanılmaz oluyor her konserde meğerse insanlar bunu bekliyormuş gibi. Ferdi Tayfur, Erkin Koray, Nazan Öncel çalıyoruz covera çok yer veriyoruz.
Size yakışıyor cover.
Uğur: Neden olmasın güzel olur tabi. Hala şarkı sayımız da bizim istediğimiz yerde değil sürekli üretmek istiyoruz. Üretim kısmına çok açız şu an İkilem şarkısı olarak.
Kendi şarkılarınızdan bir albüm fikri var mı tekli yerine? Albüm yerine tekliler önde gibi bu sizin arzunuzla mı ilerliyor yoksa yapmak istiyorsunuz da şartlar mı uygun değil durum tam olarak nedir?
Uğur: Albüm kesinlikle ciddi bir kültür meselesi. Bizim zaten çok özlediğimiz ve sevdiğimiz bir şey hala oturup albüm dinliyoruz. Biz ilk bir araya geldiğimizde de albüm kaydedelim fikriyle bir araya geldik. Birçok kayıt denemeler yaptık, soundlar denedik ne bize yakışır ne oluyor ne olmuyor gibi. Uzun bir sürecimiz oldu bununla alakalı. ‘Zamansız Şarkılar’ı çıkarmadan öncesinden bahsediyorum. O yüzden bizim gibi düşünen her müzisyenin hayali kesinlikle albüm yapmaktır. Biz de albüm yapmayı tabi ki çok istiyoruz ama bahsettiğiniz platformlara tekli yüklenmeleri vs. biz de bu şekilde ilerliyoruz bu sürede ama niyetimiz belki birkaç tekliden sonra kesinlikle albüme girmek. Ama orda da şöyle bir durum var belki eskiden çok daha rahattık bazı şeyler geliştikçe daha zorlaştığını hissediyorum.
Özellikle teknolojik olarak önceden böyle değildi. Albüme karar verilirdi insanlar stüdyolara kapanırdı ama şimdi daha zor geliyor o süreç. Bir şarkı bile o kadar vaktimizi almaya başladı ki konseri var vs. Vakit olarak özellikle hazır hissettiğimiz noktada girmek istiyoruz. Bir yere gitmek olabilir belki bir yere kapanmak olabilir gerçekten albüme kapanıp girmek istiyoruz belki daha bizim sevdiğimiz soundda daha canlı kaydedebileceğimiz şekilde öyle bir ortam olursa yani kanal kayıt değil de hücum kayıt istiyoruz.
Serhat: Albüm ciddi bir kapanma gerektiriyor ve o kapanmada da şu an dünyada çabuk bir tüketim var. Şu korku oluyor tabi e nerde bunlar o süre bizim için de ciddi bir süre olacaktır. Birkaç tekliden sonra böyle bir düşüncemiz kesinlikle var.
O zaman soruyu şöyle gelsin yakın gelecekte yeni bir tekli var mı?
Serhat: Yaz sonu böyle bir düşüncemiz var bir single daha gelecektir. Bizi sonbahara taşıyan bir şarkı.
Bir sonbahar şarkısı mı gelir?
Serhat: Şimdi o da kırıldı gençler sayesinde. ‘Geçemem Senden’ gibi bir şey gelmeyecektir yaz sonu birazcık daha koyu bir şey gelecektir.
Söz-müzik Serhat aranje Uğur bu şekilde mi ilerliyor hep?
Uğur: Bu şekilde gidiyoruz yani genelde Serhat’ın sürprizleri oluyor. Beraber beyin fırtınası yaptığımız dönemlerde öyle mi yapsak böyle mi yapsak kısmı çok oluyor ama ben özellikle enstrümantal müziğe aşina olduğumdan söz noktasında tam olarak kendimi ifade edemediğimi düşünüyorum. Kendimi o şekilde ifade edemediğimi düşünüyorum. Onda da şöyle oluyor; aklımda bazı temalar oluyor bazen onları paylaşıyorum Serhat’la abi şöyle bir şey mi desek diye. Ben her defasında büyük bir hayranlıkla dinliyor ve okuyorum Serhat’ın yazdıklarını.
Nokta atışlı sözler nereden geliyor?
Serhat: Yaşanmışlık oluyor tabi ama bire bir benim yaşamam gerekmiyor çok yakınımda olan insanların da yaşanmışlıkları dahildir şarkı sözlerine sadece ben yaşamıyorum onları. Sadece benim yaşadıklarım da vardır ama genele yayamam hepsi benim yaşadığım şeyler diyemem.
Babalık nasıl gidiyor?
Serhat: Zor gidiyor, uykusuz ama tarifsiz bir his…
Dizi, film müzikleri nasıl gidiyor yeni projeler var mı?
Uğur: Güzel gidiyor. Yaklaşık bir senedir biraz ara vermiştim. Çok içime sinen bir proje maalesef ki gelmiyordu. Değişik bir dönüşüm olduğu için işin o tarafında dijitalde içime sinmiyordu gelen işler öyle diyeyim. Ufak ufak dönüyor gibiyim bir iki dizi var şimdi başlayacak, yazın bir film var. BKM’ye bir film yaptım Aşkın Kıyameti Yılmaz Erdoğan yazdı. O geliyor orda beraber bir bestemiz var bir Yılmaz Erdoğan şiirinin. İşin o tarafı böyle gidiyor. Serhat çok fazla girmek istemiyor işin o tarafına. Haklı da yani onu anlayabiliyorum. İşin o tarafı birazcık daha sancılı oluyor iş yetiştirmeydi brifti. Şöyle bir formül uyguluyorum, onun yeteneğinin ve kabiliyetinin nasıl temalarda çok olduğunu ben artık çok iyi bildiğim için ek tema olarak ek besteci olarak yer alıyor genelde. Ya da şarkı gibi şöyle bir şey var bunu beraber besteleyelim diyorum. O noktada ikimiz de içindeyiz.
Kendi müziğinizi yapmakla (Elbette dizilerdeki, filmlerdeki de kendi müziğiniz) bir filme diziye, görüntüye fikre müzik yapmak arasındaki fark ne?
Uğur: Birincisi bence kesinlikle özgürlük. İşin öbür tarafında ben senelerce çok uzun süre stüdyodan dışarı çıkmadım. Uzun yıllar stüdyodaydım. Tabiri caizse birinde çok gölgedesiniz. Ve o gölge içinde sürekli üretiyorsunuz. Ve o gölgeden bir şekilde çıkmamanız da gerekiyor. Diğer tarafa geçtiğiniz zaman o gölgeden başka bir ışığa geçmiş oluyorsunuz daha göz önündesiniz, çalıyorsunuz söylüyorsunuz ve şöyle bir derdiniz yok “Abi bu tamam da gelin şuna bir darbuka ekleyin, şuna bir tane bağlama mı koysan” diyen biri yok. Özellikle son dönemimde istediğim kariyeri orda bir şekilde yaptım ve orda çalıştığım insanlar hepsi çok kıymetli. O noktada biraz şanslı gitti son dönem. O yüzden birazcık da bir senedir başka işlere çok girmek istemedim. İstiyorum ki biraz kaliteli kendimi daha iyi ifade edebileceğim işler olsun. İkisi arasında böyle bir fark var. İşin öbür tarafında daha başka bir şeye müzik yaptığınız için her hafta üretmeniz onu yetiştirmeniz lazım o bir iş. Hala ben iş olarak görmüyorum müziği Serhat’ın da öyle görmediğini düşünüyorum. Müzik bizim hobimiz hala. Hobi gibi hissettiğimiz için de belki de bu kadar keyif alıyoruz hala.
‘Bir Sebebi Var’a dönmek istiyorum. Büyülü bir şarkı o, dinleyici için de sizin için de. Şarkı sizin için ne ifade ediyor? Ayrıca dinleyici adına da konuşacak olsanız sizce onlar için ne ifade ediyor?
Serhat: Samimiyet geçti bu net. Kırılma noktası açık bir şekilde. Plak şirketiyle de çok doğru bir birleşmesi var. Her şeyi tek başımıza yapmamız mümkün değil zaten bunun sancısını yaşayan sanatçılar ve gruplar oluyor. Çok iyi şarkılar dinliyoruz ama yeteri kadar ulaşmıyor ülkenin her yerine. Bizimkisi her şeyiyle onda on oldu o şarkı ve bu bir de üstüne pandemide oldu.
Pandeminin etkisi var mı?
Serhat: Bence var ama şarkıyı küçük göstermek gibi de değil bu. Pandemide kimse bir şey yapmadı o yüzden bizimki de çok dinlendi değil. Ama pandemide çok büyük sanatçıların üretimlerini bilerek durdurduklarını biliyoruz. Böyle tercihler yapıldı ne olacak dünyanın hali diye. Biz hiç çekinmedik o durumlardan çünkü kaybedecek bir şeyimiz yoktu zaten yeniydik. Klibi de sokağa çıkma yasaklarında izinlerle çektik. ‘Bir Sebebi Var’ hepimizin kırılma noktası, dinleyici için de.
Kliplerde sürekli bir araba kullanımı söz konusu özel bir nedeni var mı?
Uğur: Aslında yolda olma fikri ve yolculuk özellikle bana çok iyi hissettiren bir his. Bir şeyleri bitirdikten sonra arabada yolda dinlemeyi çok severim. Bunun etkisinin de evde şurda burda dinlediğimden çok daha üstte olduğunu hissediyorum. O yüzden genel olarak da sanki buna ihtiyacımız varmış gibi de hissediyorum. Yolda olma bir yere gitme hissinin kendisi çok güzel. Biz de bunu bu arada çok sık yapıyoruz Serhat’la.
Serhat: Böyle bir totemizim var ilk defa burada söyleyelim. Şarkı biter bitmez yayınlamadan hemen öncesinden bahsediyorum. Şirkete atmadan hemen öncesinden her nerde olursak olalım arabaya biner arabayı çalıştırır şarkıyı takıp sesini açıp arabada kesin dinleriz. Her şarkımızda yaptık.
Bunun için tercih ettiğiniz bir güzergah var mı?
Uğur: Sahil, boş yollar…
O zaman arabanın bir anlamı var.
Serhat: Aynen öyle.
Bundan sonra da kliplerde araba görmeye devam eder miyiz?
Uğur: Bir süre göreceğimizi düşünmüyorum biraz şarkının aurasıyla da alakalı.
Serhat: Şarkının kimliğiyle yönetmenimizle alakası var.
Uğur: Böyle bir şeyimiz yok her şarkıda olacak. Son şarkıda bu arada böyle bir niyetimiz yoktu çok son dakika gelişen bir şeydi. Bir tarafım çok istiyordu ama öyle bir bindik hadi bir de böyle çekelim dedik.
Sizin ‘Bu Saatten Sonra’ olmaz dedikleriniz var mı?
Uğur: ‘Bu saatten sonra’ asla dediğimiz çok fazla şey var. Ama çok keskin değil bendekiler. Ben bu saatten sonra bir daha eskisi gibi bir stüdyo hayatım olsun istemem. Bunda kesinlikle kararlıyım. Çünkü ben bir de pandemiyi stüdyoda geçirdim. Girince pandemiye bir taraftan şuna da aydım benim hayatım zaten hep bir pandemiymiş ve pandeminin ilk yazı artık biraz dışarı çıkmaya başladık ya ben hemen stüdyoyu kapattım mesela eve çıktım mutfak ev hayatı daha öyle bir hayata girdim. Ben yeterince onu yaptığımı düşünüyorum. Oradan alacağımı da adım. Bu saatten sonra beni bir daha stüdyoya sokamazsınız.
Serhat: Güzel cevap.
Onun da tatlı yanları yok muydu?
Uğur: Çok bizi biz yapan şeylerden birisi ki çok büyük kapanmalar da var onun içinde 2013-14 bir sene hiç çıkmadığım bir dönemdi. Değişik bir tutku aşk o da farklı. Üretme, işi öğrenme bunu da herkes bir şekilde yaşamıştır. Bir dönüş yolu var o his geldiğinde hemen anlıyorsunuz buradan dönmem lazım diye o biraz öyleydi. Mesela ‘Bir Sebebi Var’ da benim için öyleydi. Gerçekten hayatımızın ilginç bir dönüm noktasıydı ki ‘Bir Sebebi Var’ da en hızlı yaptığımız şarkılardan biriydi. Serhat çok hazır getirmişti her şeyi. Küçük dokunuşlar yaptık ve en hızlı bitirdiğimiz şarkılardan biriydi. Bazen de çok düşünmemek gerekiyor.
Serhat: Bu saatten sonra ikinci çocuk biraz zor.
Çocukla müzik nasıl gidiyor?
Serhat: Çok zor, konser ayağında bir sıkıntı yaşamıyoruz bebeğimizi emanet ettiğimiz çok sevdiğimiz insanlar var ama üretim aşaması evlerde ürettiğimiz için gerçekten zor oluyor. Bazen kulaklığı çıkartıp sallamaya gittiğim oluyor. O biraz yavaşlatıyor üretimi ama sürekli müzik düşündüğümüz için çok da yavaşlattığını söyleyemeyeceğim on günde yapacağım şeyi belki yirmi günde yapıyorumdur ama ona da feda olsun.
Birbiriniz hakkında ne söylemek istersiniz?
Uğur: Konservatuvardan bu yana sesinin rengini müzikal fikirlerini çok beğendiğim saygı duyduğum bir müzisyen. Beraber çalışıyor olmaktan arkadaş olmaktan her zaman çok keyif aldım. Ondan çok fazla şey öğrendim bunu tamamen müzikal olarak söylüyorum. Benim için müzik hayatımda da çok özel bir yerde olan çok yetenekli bir insan dostum kardeşim. Müzik dışında da zaten hep beraberiz bizim çok lokal bir arkadaş çevremiz var senelerdir hep beraber görüşüyoruz ve o klan kabile hayatı bizi çok mutlu ediyor. Beni çok çeker çevirir ben birazcık daha ona göre birçok konuda daha az disiplinliyimdir. O daha nokta atışı yapmayı sever iş konusunda daha programlı ilerler. Birbirimizi güzel tamamlıyoruz o yüzden Serhat’ı çok seviyorum benim için de çok büyük bir şans hayatımda olması.
Serhat: Ben Uğur’dan daha fazla çalışan birini görmedim. Ben o kadar çalışamam herhalde. Bir iş üstünde bu kadar titizlenen bu kadar kimseyi dinlemeden kendi bildiğini direterek -doğruysa tabi ona inandığı dakikadan sonra- çok çalışır çok çalışkandır. Onun temposuna hayranım. Son dakikacılık var ama oradan da besleniyor olabilir. Bir de doğa hayvan sevgisi konusunda çok hassastır.
Bu ara kimleri dinliyorsunuz?
Serhat: Air, 60’lar 70’ler benim için hep bu ara. The Beatles, Led Zeppelin, Pink Floyd bunlar benim için hep bu ara zaten. Altın Gün, Eypio, Emir Taha.
Uğur: Ben de bu ara Morrissey’e sardım tekrar, The Smiths dinliyorum öyle bir dönüş oldu bende de. New Music Friday’i takip etmeye çalışıyoruz kimler ne yapıyor merak da ediyorum. Gazapizm’in son şarkısını Ateş Berker aranjesini beğendim.
İkilem ismi nerden geldi?
Uğur: Bir taraftan kendimizi ekstra ekstra alternatif olarak da görmüyoruz o insanlar da değiliz… İkilem aslında felsefesi olarak hepimizin içinde bulunduğu yaşadığımız ikilemlerden yola çıkmış… İkilem iyi.
Serhat: Tek kelime arıyorduk, benim çok hassas bir noktam niye bilmiyorum o ara çok takıldım. Kişi gibi de duyuluyor İkilem, Uğur da bir ikilem ben de bir ikilemim aslına bakarsanız.
Paylaş