Paylaş
Sevgili Evrencan, 5 yıldan beri bu albümü kurguluyorsun ve “Önceki işlerimde yaptığım hataların hepsini not aldım. Böylece o hataları bu albümde yapmadım. 17 yaşımdan beri bu albüme koymak için beklettiğim şarkılarım vardı” diyorsun. Belli ki Anadolu Funk Vol 1 senin için tüm işlerinin içinde özel bir yere sahip. Bu proje nasıl çıktı ortaya bizimle paylaşır mısın?
17 yaşımdan beri bu albümümü bütün saf ve iyi niyetlerimi içine koyacak şekilde tasarladım. Eskiden tam zamanlı bir sokak müzisyeniydim. Sokakların adamı olunca halkı tanıma ayrıcalığına eriştim. Ve aslında bu işin olmazsa olmazlarını, kültürün müziğe etkisini ve temel müzikal yapı taşlarımızı öğrendim. Bu öğretilerim doğrultusunda, eskilerin bize sanat aracılığıyla yol ve yön verdiği dönemlerin ve milletimizin tarihine ne kadar etki ettiğinin de farkına vardım. Onların şarkılarını çaldığımda herkesin bir araya geldiğini gördüm. İşte o zaman anladım. İhtiyacımız olan şey müzik ile bir araya gelmekti tekrar. İşte burdan doğdu ‘ANADOLU FUNK.’
Anadolu Funk Vol 1’i yapma motivasyonun hakkında şöyle diyorsun: “Türk insanının kendini bir aile gibi hissettiği o zamanları hatırlatmak istiyorum. Aslında sahip olduğumuz en büyük güçlerden biri olan birlik ve beraberlik çok şeyi olumlu şekilde değiştirebilir.” Bugün yaşadığın hangi duygular sana bunları hissettirdi ve bu sayede bugün Anadolu Funk Vol 1’i dinliyoruz?
Her gün kadına şiddet, taciz, küçük çocuklara istismar, hayvanlara yapılan zulümlerin, arka sayfalara saklandığı bir ülkenin çocuğu olarak. Ana haberleri izlemeden bile, her köşede bunlara denk gelmek, beni sanatçı olarak daha büyük bir görev üstlenmeye itti. Her canın içinde diğer canın da parçası olduğu bir boyuttayız. Yani herkes birbirini bir ayna gibi yansıtıyor. Yaşanan şeylere verebileceğim en iyi ilaç müziktir. Ve artık acı ve kederi anlatan müziklerle yürek dağlamanın acımızı dindirmeyeceğini anlamalı insanlar. Sürekli acı ve kederin olduğu bir yerde acı ve kederden beslenerek para kazanılan eserlerin üretildiği plastik dünyamıza eski usül dantelli, traktörlü, koyunlu bir girizgah yapmak, Anadolu şifasını insanlara yaymak istedim kendi tarzımda.
Anadolu Funk Vol 1’den yola çıkarak soruyorum Vol 2 de gelecek mi? Böyle bir seri yayınlayacakmışsın gibi, öyle mi?
Anadolu Funk Vol2 kesinlikle çıkar. Çıkmalı da. Aklımızda bir albüm vardı ama pandemiden dolayı 2’ye bölmek zorunda kaldık. Aralıkta 2’nci bölümü hazırlamak için çalışmalara başladım.
Anadolu Funk Vol 1’den benim en sevdiğim şarkı ‘Banane’ oldu. Kemençe ve tulumun funk’la daha özel bir yakınlığı/bağı/akrabalığı olabilir mi? Bu enstrümanların bu projedeki kullanımı ayrı bir güzel olmuş. Sen neler söylemek istersin?
‘Banane’ şarkısı, hakikaten Karadeniz hasretimden ortaya çıktı. Bir coğrafyanın, insanı ne kadar değiştirdiğini ve müziğini bile ne kadar etkilediğine şahit oldum. Bu beni tabi ki çok etkiledi ve aslında oraları hiç görmeden kulaklarımda kalanlarla yaptım şarkıyı. Her vapurda çaldıktan sonra Kadıköy İş Bankası önünde bir Karadeniz ekibi çalardı rıhtımın orda. Onları hep dinlerdim. Zaman buldukça kulaklarımı hep doldurdum her tarz müzikle. Sonucunda bu şarkı ortaya çıktı. Kesinlikle Karadeniz müziği, Afrika’nın ve Moğolların çeşitli coğrafyalarındaki müzikleri baya andırıyor. Hepimizin kardeş olduğunu ve kalbimizdeki ışığı görebilene müzikleri birleştirmek zor olmasa gerek.
Mahalle enerjisini özlediğini söylüyorsun Evrencan mahalleye dair en çok sevdiğin ve özlediğin şey nedir?
Mahallede her şey paylaşılırdı. Bir anne, mahalledeki 5 çocuğun da annesiydi. Yemekler hep bol yapılırdı. Komşunun çocuklarını kendi evlatlarından ayırt etmezdi kimse. Mahallenin ablaları ve abileri mahalledeki çocukları korurdu. Eskiden evlerin alarmları, korumaları, güvenlikleri, mahallenin kendisiydi. Herkes birbirinin açığını kapatırdı. Edep vardı. Efendilik saygı gören bir şeydi. Yokluk vardı ama dostluk vardı. Asıl zenginlik buydu.
‘Bu Toprakların Sesleri’ni 2019 yılında yayınladın ve bu çalışmada ‘Burçak Tarlası’, ‘Iğdır’ın Al Alması’ gibi sevilen türküleri yorumladın. Bir türküler çalışması daha gelir mi?
Bu aslında biraz bana bağlı. Ve ben artık daha fazla türkü cover yaptığım bir albüm mü istiyorum, yoksa tüm dünyaya seslendiğim parçalar mı yaratmak isterim ona karar vermem lazım. Sanırım Anadolu Funk’tan sonra bana ayrılan sürenin sonuna gelmiş olacağım. Çocuk albümüyle kapanışı yaparım.
Sahnede acayip bir enerji yayıyorsun ve seni izlerken senin enerjine kapılıyor seyirci de. Evrencan, tam olarak o sahneye çıkınca bir şey oluyor sana ne oluyor ne hissediyorsun sahnede şarkı söylerken?
Sahnede insanları tek tek ayrı olarak görmüyorum. Hepsini bir insanı oluşturan hücreler gibi görüyorum. Öyle görünce, onlar da bir olmaya ve birleşmeye başlıyor. Bu hiç zor değil. Basit ve akıcı olmak yetiyor bana. Aynı zamanda ben şarkıcı odaklı bir müzisyen olmadığım için. Şarkı söylemek Allah’ın bana kanal olarak bahşettiği bir hediye. Kalpten okumadığım sürece çok da keyif aldığım söylenemez. Benim sahnede iyi hissetmem, insanların ne kadar birleştiğine ve benimle olmak istediğine bağlı.
Sokak müzisyenliği de yaptığın bir dönemin de var özlüyor musun sokak müzisyenliğini ne ifade ediyor sokakta müzik yapmak senin için?
Sokak candır. Sokak nefestir. Sokak insandır. Gerçeklerin olduğu yerdir. Sokak benim hayatı öğrendiğim yerdir.
Nisan ayında yayınladığın ‘Sen de İnanma’ 17 yaşında yaptığın bir şarkıydı ve yıllar sonra yayınladın. Yine o yaşlarında yaptığın ve şimdilerde ortaya çıkaracağın başka şarkılar da olacak mı?
Benden 2 tane olsa ve hayallerime yetişebilseydim çok güzel olurdu da mümkünatı yok. Elimden geldiğince hayallerimdeki toz bulutlarını yakalayıp pamuk şeker haline getirmeye çalışıyorum. Bazıları da uçup gidiyor. Şimdilerde böyle bir şey olursa; “Dünya’ya armağan olsun, bize şifa olsun” diyerek, aslında “ Uf aklımdan nasıl çıktı çok da güzel bir melodiydi” döngüsünden çıkararak, daha güzellerini şimdiden selamlıyorum.
Hazır 17 yaşına dönmüşken, bugünkü Evrencan 17 yaşındaki haline ne söylemek ister?
17 yaşıma mesajım şu olurdu: Hayatına ne olursa olsun, kendi kalbinin sesini dinleyerek devam et. Neye inanıyorsan onu yap.
Paylaş