Paylaş
Bu aralar radyolarda yeni şarkıları ‘Çözemezsin’e denk gelmiş olabilirsiniz. Yazıyı yazarken grubun ismini yanlış yazmaktan da korkuyorum. Dedublüman’la 2 Nisan’da çıkardıkları ‘Çözemezsin’ vesilesi ile bu röportajı gerçekleştirdik. Böyle şahane grupları müzikseverler birbirlerine anlatmalı ki o güzel şarkılardan kimse mahrum olmasın.
Dedublüman ismi gizemli, büyülü bir isim olarak geliyor kulağa. Grubun ismini duyar duymaz İhsan Oktay Anar kitaplarındaki kelimelerin etkisine nasıl girdiğimi, o kelimelerin kitaba beni nasıl bağladığını hatırladım. Kelimelerin gücü diyelim buna da. Dedublüman’dan daha çok şarkı bekliyorum ve ilk fırsatta da canlı izlemek istiyorum. Gelelim röportajımıza…
‘Çözemezsin’i 2 Nisan’da yayınladınız. Gerek yeni şarkınız ‘Çözemezsin’ gerekse de ‘Gamzedeyim Deva Bulmam’ yorumunuzdaki muhteşemlik sizinle röportaj yapma motivasyonum oldu. ‘Kimseye Etmem Şikayet’, ‘Ah Bir Ataş Ver’ gibi daha birçok sevilen coverınız var. Yeni şarkınızla birlikte kendi şarkılarınızı daha çok duyuracağınızı düşünüyorum öyle midir?
Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederiz. Evet uzunca bir dönem yeniden düzenlediğimiz eserlerle buluştuk arkadaşlarla. Artık hissettiklerimizin karşı tarafta da kabul görmesi, anlaşılması ile birlikte kendi eserlerimizi paylaşmak için doğru zaman içinde olduğumuzu düşünüyoruz. Umuyoruz ki arkadaşlarımız bunları da sevecekler.
Eminim isminiz en merak edilen soru olarak çıkıyordur karşınıza. Dedublüman kişinin aynı anda iki farklı yerde görünebilmesi demek en basit anlatımla. İsminizin enerjisi müziğinizin ruhuna nasıl yansıyor?
Yola çıkarken yapmak istediğimiz müzik diye bir yol çizmiştik. Dedublüman ismi biraz da o karanlık yolun hudutlarını belli eden bir semboldü.
Dedublüman’ın Dedublüman olma yolculuğunu nasıl başladı ve evet o klasik soru neden böyle ilk anda anlaşılması kolay olmayan bir isim? Siz mi ismi seçtiniz, isim mi sizi buldu?
Zaman içinde değişen, evrilen müziğimiz ile birlikte birkaç farklı isim kullandık. Dedublüman, henüz grubun adını almadan önce de dilimizdeydi. Tencere kapağını buldu diyebiliriz. Tabii bir de sembolizm meselesi var. Herkesin aynı dizeleri okuyup bambaşka hislere kapılması geleneğine tabiyiz diyebiliriz. İsmimize kim hangi anlamaları yüklerse, nasıl yaklaşımlarda bulunursa kabulümüz.
Cover yapacağınız şarkıları nasıl seçiyorsunuz?
Aslında mesele gayet ticari olabilecekken bizim yaklaşımımız hep duygu oldu. Sevdiğimiz, dinlediğimiz eserlerin icralarına küçük dokunuşlar yaparak bizde olanları arkadaşlarımıza da anlatmak istedik. Mesela sevgili Barış Manço'nun ‘Arkadaşım Eşek’ adlı eserinde ya da Nil Karaibrahimgil'in ‘Havuz Problemi'nde saklı kalmış, belki anlaşılamamış derin anlamlar olduğunu, anladığımız kadarıyla aktarmaya çalıştık.
Müziğinizi en iyi ifade eden enstrüman hangisidir? Ya da şöyle sorayım şarkılarınızı tek bir enstrümanla çalmanız gerekse hangisini tercih ederdiniz? Neden?
Her şarkının başka başka hikayeleri, başka başka duygusu var. Daha doğrusu yapmak peşine düştüğümüz şey bir ruh halini anlatmak. O sebeple parçalarda çalınacak enstrümanları biz seçmiyoruz. Şarkı kendini o enstrümanlara çaldırıyor. Dolayısıyla bizi en iyi ifade eden enstrüman sorusunun tek bir cevabı yok. Fakat Dedublüman şarkıları davul, bas gitar ve gitar üzerine kurulur. İnşaatı hep beraber yaparız.
İhsan Oktay Anar kitaplarıyla aranız nasıldır? Sizin bana ilk çağrıştırdıklarınızdan oldu İhsan Oktay Anar kitapları?
Açıkçası kendilerini hiç okumamışız şimdiye kadar. Ama bu çağrışım bizde merak uyandırdı. Birbirinden bağımsız iki çalışmanın birbirini hatırlatması çok hoş. İhsan Oktay Anar kitaplarını okuyup yaklaşımınızı anlamayı çok isteriz. Mümkünse röportajı yayınlarken bize hangi kitabı okumamız gerektiğini söyleyin. Bunun dışında Sabahattin Ali müziğimizi hatta hayatımızı etkileyen en büyük isim diyebiliriz.
Grubunuzu biraz daha yakından tanıyabilir miyiz her bir grup üyesini tek tek tanımak isteriz?
Kıvanç Şafak Kumlu ben. Bas gitar çalıyorum. 97 yılında Adana’da doğdum. Liseden mezun olduktan hemen sonra 2015 yılında İstanbul’a taşındım ve çok geçmeden sosyal medya aracılığıyla Dedublüman grubuyla tanışıp gruba dahil oldum.
İsmim H.Besim Talı, 93 Sivas doğumluyum. Keman, çello, ud ve arada sırada perküsyondayım. 2018 kışıydı yanlış hatırlamıyorsam, Beyoğlu'nda bir sahneden evvel tanıştım Mustafa ve Çağrı'yla, kaderin cilvesidir aylar sonra bir kayıtta tekrar karşılaştık. Bir daha da ayrılmadık.
Merhaba ben Çağrı Çelik. Afyonkarahisar’da doğdum büyüdüm. Tek haneli yaşlardan beri müzik ile uğraşıyorum. Bu yolda başlangıcım gitar olsa da zamanla klarnete evrilerek şu anki mesleğim haline geldi. İstanbul Üniversitesi’ni kazandıktan sonra İstanbul ve Dedublüman öyküm başladı. Mustafa sınıf arkadaşım ve bu yolda İstanbul’da tanıdığım ilk insanlardan. Birbirimize kattıklarımız anlatılamayacak kadar çok. Daha da artarak devam edeceğini umuyorum.
Merhaba ben Hazar Altın, grupta akustik gitar, piyano ve synthesizer çalıyorum. Müziğe olan ilgim gitarla başladı ama zaman içinde müziğin farklı türleri ve tatlarıyla vakit geçirdikçe ana enstrümanım piyano ve synthesizer oldu. Bu yolda Dedublüman ile ilk tanışmam geçtiğimiz sene ortak arkadaşımız Tuvana Ceylan sayesinde bir çalışma üzerine oldu. Gerek müziğe olan bakış açılarıyla gerek muhabbetleriyle bana çok şey kattılar. Umarım beraber bu güzel müziği yapmaya uzun zaman devam ederiz.
Merhaba, adım Kurthan Sarpkaya, grupta davuldayım. Müziğe 13 yaşımda davul çalarak başladım. Küçük yaşlarda rakip olarak sahaya çıktığımız bir basketbol maçı vesilesiyle Mustafa ile tanıştık ve müziğe olan ortak bakış açılarımız, bizi kendi müziğimizi icra etmeye itti. Böylelikle 2010 senesinde Dedublüman’ın temelleri atılmış oldu. 2014 senesinde İstanbul’a taşındım. Bir süre sonra davulun yanında müzik prodüksiyonu ile ilgilenmeye başladım. Benim hikayem de kısaca böyle.
Ben Mustafa Yavuz, 95 senesinde Trabzon’da doğdum. İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme mezunuyum. Grubun şarkı yazarı ve solistiyim. Kayıtların gitarlarını ve yaylı tamburlarını çalıp, düzenlemelerini yapıyorum.
Paylaş