Paylaş
Sevgili Can, ‘Gökyüzünü Tutamam’ı geçen sene yayınladın ama şarkı bu sene özellikle kendini daha çok duyurdu. Ne oldu da 2022 ‘Gökyüzünü Tutamam’ın yılı oldu?
Açıkçası izah edebileceğim net bir detay yok, hani aniden şu oldu ve şarkı birden duyuldu gibi. Zaman içinde keşfedilerek çeşitli sosyal mecralarda paylaşılmaya başlandı, sonrasında radyoların dikkatini çekti, dinlenme istatistiklerimiz de yükselince dijital yayım platformlarının algoritmik listelerine girmeye başladı, bu listelerle beraber daha da fazla dinleyici bulmaya başladı ve bulmaya da devam ediyor. Tamamen insanların doğal yollarla şarkıyı bulması, beğenmesi ve diğer insanlarla paylaşması üzerine 2022 ‘Gökyüzünü Tutamam’ın yılı oldu.
Bu kadar sevdiğimiz dilimize dolanan ‘Gökyüzünü Tutamam’ın yazma hikayeni öğrenebilir miyiz?
Çok fazla metafor, imge dolu bir şarkı, hepsini tek tek izah edip şarkının büyüsünü de bozmak istemem açıkçası. Kendine “birileri hep karanlığı getirecek, verdiğin sözleri bile tutmana izin vermeyecek, bunun suçlusu sen değilsin, kendine kızma” öğüdünü veriyor. Belki bir kabullenişin itirafı belki bir vazgeçişin itirafı, özetle ‘Gökyüzünü Tutamam’, derin bir kırgınlığın şarkısı.
Yeni EP’in ‘Nefesin Yetebildiği Kadar’ı 27 Mayıs 2022’de yayınladın. Bu çalışmanın ortaya çıkması ne kadar sürdü neler yaşadın bu süreçte?
6-8 ay civarı bir süreç aldı. Benim kendi bestelerimden oluşan bir arşivim var, Fono Müzik’ten yapımcım Oğuzhan Güngörmüş ve aranjörüm Umut Tosun’la beraber buradaki şarkılarla ilgili istişarede bulunuyoruz. Bir EP yapmaya karar verdiğimizde birbirleriyle bir bütün oluşturabilecek, bir hikaye anlatabilecek şarkıları seçmeye gayret ettik. Seçtiğimiz şarkıları zamanla değiştirdik, bazı şarkılara demo kayıtlar yaptık aradığımızı bulamadık gibi süreçler yaşandı. Çeşitli gitar ve davul soundları denendi. Bu süreçte stüdyo arayışları oldu. Demolar hayalini kurduğumuz şeye dönüşene kadar üzerlerinde epey çalışıldı, gerek vokaller için gerek gitarlar için çeşitli toplanmalar yapıldı. Tabi EP yapmaya karar verdiğimiz ana gelene dek, ürettiğimiz şarkılarda Oğuzhan ve Umut ile benim kafamdaki soundu paylaşabilmek, onlara bunu aktarabilmek anlatabilmek üzere başka işlerimiz de oldu. Bu işler bizi ortak bir fikirde buluşturunca ortaya herkesin içine sinen, her bir ayrıntısına dek özenle üzerine titrenen bir iş çıkmış oldu.
‘Nefesin Yetebildiği Kadar’ı yayınlamadan önce o EP’den ‘Senin Gibi’yi dinleyiciyle buluşturdun. EP’deki tüm şarkıları aynı anda paylaşmak yerine neden önden bir paylaşım yaptın ve önden yayınladığın bu şarkının ‘Senin Gibi’ olmasının özel bir nedeni var mı?
EP için aslında 5 şarkı belirlemiş ve onlar üzerinde çalışmaya başlamıştık. Bu süreçte ben ‘Senin Gibi’ şarkısını yazdım ve besteledim. Sonrasında Oğuzhan ve Umut’la paylaştım. Değişik bir tını, güzel bir nakarat yakaladığımızı hissettik, birden hepimiz şarkıya yükseldik. Albümdeki her şarkının soundunu birbirine yakın tutarken ‘Senin Gibi’yi hepsinden biraz ayırdık. Bu yüzden öncelikli duymak istedik, öncelikli duymak isteyince de öncelikli duyurmak istedik. Açıkçası dinleyicilerimizi de çok uzun süre yeni şarkısız bırakmak istemedik. Böylece ortak bir kararla önden yayınlamış olduk.
Bu EP’yi CD formatında da yayınladın. Bunu tercih etmene ne sebep oldu? Malum artık her şey dijital platformlarda yer alıyor.
Bu esasen Oğuzhan’ın fikriydi. 5 şarkıdan da oluşsa analog müzik yaptığınızda bir albüm inanılmaz efor ve zaman isteyen bir iş. Her şeyin dijitalleştiği ortamda uzun uğraşlarla ortaya çıkardığımız ilk EP’yi elle tutulur somut bir hale dönüştürmek, bizi sevenlerle buluşturabilmek çok büyük bir keyif ve çok hoş bir anı oldu.
‘Senin Gibi’de ‘Gökyüzünü Tutamam’ gibi dinleyici tarafından çok sevilecek ve sahiplenilecek bir potansiyel var. Bu fikrime katılır mısın yoksa bu şarkının başka bir yolculuğu mu olur?
Genel olarak ben şarkılarıma hep aynı mesafedeyim. Her şarkının kendine özel bir yolu olduğuna inanıyorum, tıpkı her şarkının üretim sürecinde olduğu gibi. Dinleyicilerin bazen bir şarkıda diğerlerinden daha fazla kendinden bir şeyler bulduğu oluyor, şarkının yolunu da bu belirliyor açıkçası. Bazı şarkılarım bence hala tam anlamıyla kitlelerce keşfedilmedi, bu keşifle beraber her şarkının kendine ait daha net bir yol çizeceğine inanıyorum.
Şarkılarının söz ve müzikleri sana ait. Kendi şarkılarını sadece kendin yapmakla ilgili bir hassasiyetin var mı öyle mi denk geliyor?
Kariyerimin başından bu yana kendi bestelediğim şarkılarla ilerliyorum. Sözlerini kendim yazdığım bir şarkının hikayesini, şarkıyı okurken daha iyi yansıttığımı düşünüyorum. Bir gün hikayesi beni derinden etkileyen ve benim olmayan bir şarkıyı da yorumlayabilirim tabi ama şu an böyle bir durum yok. Zamana yayacak şekilde yayımlamayı düşündüğümüz epey şarkım var şu anda, bir süre daha kendi hikayemi anlatacağım gibi görünüyor.
‘Gökyüzünü Tutamam’ın dillere düştüğünü ne zaman fark ettin ve bunu anladığında ne hissettin?
Önceleri sosyal mecralarda çok fazla önümüze düşmeye başladı, sonra arkadaşlarımız bizimle burda duydum şurda gördüm şeklinde paylaşmaya başladı. Sonrasında sokaklarda, bazen bir market reyonunda, bazen bir kafede, çay bahçesinde şahit oldukça, evet artık epey yaygın diye düşünmeye başladık. İnsanlarla ortak bir duyguda buluşabilmek ve bunu paylaşabilmek oldukça güzel, keyifli bir his.
Şarkı sözlerin hemen dikkat çekiyor. Sözleri yazarken özel bir zaman mekan ayarlar mısın yoksa nerde ne zaman geleceği belli olmaz mı?
Şarkı sözleri için özel bir mekan, ortam ya da zaman yok. Onların kendine has belli zamanları var. Bu zamanlar da piyango gibi, bir top havuzundan aniden düşüveriyorlar. Ne zaman piyango bana vurur belli olmuyor.
Şarkı sözlerinde dinleyiciyi iç dünyana doğru bir yolculuğa çıkarıyor gibisin. Dinleyiciyi kendi içsel yolculuğunun bir parçası mı yapıyorsun?
Esasen şarkı sözlerimde doğrudan ya da dolaylı bir şeyi anlatsam da net detaylar vermemeye özen gösteriyorum, böylece dinleyicinin benim iç dünyama değil, benim şarkı sözlerimden hareketle kendi iç dünyasına yolculuğa çıkmasını hedefliyorum. Herkese kendi iç dünyamı göstermeye başlarsam, zaman zaman kendimden kaçamam diye düşünüyorum.
Şairlerle şiirlerle aran iyiymiş gibi hissediyorum. Öyle mi? Öyleyse favori şair/şairlerin kimlerdir?
Çok küçük yaşlardan beri, boyumdan büyük şairlerin peşlerinden gidiyorum. Daha ilkokul sıralarında adaşım diye Can Yücel okurdum. Attila İlhan, Cemal Süreya, Turgut Uyar hemen arkasını takip etti. Fazla erken yaşlardı, hangi hislerle bu okumaların peşinden gittiğimi bile net anımsayamıyorum. Eskilerden günümüze ulaşmış sevmediğim Türk şair epey az. Türk şairleri bu kadar erken okuyunca, biraz bu toprakların dışına açılmam gerekti. Dünyanın pek çok yerinden kült kabul edilen pek çok şairi severek okudum, okuyorum. Şarkı yazmaya başlamam da esasen şiir yazmaya başlamamın sonrasında gelişti. Belki şu sıralar şarkı yazmak şiir yazmanın önüne geçti ama fırsat buldukça hala karalamaya devam ediyorum.
Paylaş