Paylaş
Gülce ile tutkulu şarkısı ‘Kırmızı’ vesilesi ile bir röportaj yaptık ve kendisi tüm tatlılığı ve samimiyetiyle sorularımızı yanıtladı.
Sevgili Gülce uzaktan röportajlar serimiz seninle devam ediyor. Evde kalmamız gereken bugünlerde sen neler yapıyorsun evde zamanını nasıl değerlendiriyorsun ve nasılsın?
Merhaba sevgili Sevil. Bana ve ‘Kırmızı’ya yer ayırdığınız için teşekkür ederim. Sıcak teması o kadar özledik ki umarım karşılıklı oturacağımız günler yakındır. Şükürler olsun iyiyim, evde canlı yayınlar yaparak şarkı söylemeye gayret ediyorum. Bu süreçte çok ihtiyacımız var şarkılara, dayanışmaya birlikte olmaya.
Yeni single’ın ‘Kırmızı’yı 3 Nisan’da müzikseverlerle buluşturdun. Birçokları için ‘Kırmızı’ bir renkten fazlasıdır. Senin için ‘Kırmızı’ ne ifade ediyor?
‘Kırmızı’ aslında genelde herkesin ilk aklına geldiği gibi geliyor aklıma, tutku, aşk, şehvet ve sıcak fakat benim için bir anlamı daha var tabi ki. İlk göz ağrım ‘Kırmızı’ ilk şarkım, Ayselin Arslan (Medusa) – Aksel Gökdere yazmışlar yüreklerine kalemlerine sağlık ama ben söylerken o kadar içine aldı ki beni. O yüzden bir de şans ekleyebilirim umarım ‘Kırmızı’ya.
‘Kırmızı’ şarkısının dinleyiciyle buluşma sürecinden biraz bahseder misin?
Biz onlarca söz okuduk onlarca şarkı dinledik single için, ‘Kırmızı’ bize gelen ilk şarkılardan biriydi çok beğendim dinlediğimde uzun bir süreç oldu şarkı seçimi kocaman bir ekip çalıştık sonuçta yine en başa, en etkilendiğimize döndük. ‘Kırmızı’ beni kurumsal hayatla tanıştırdı. Arka arkaya toplantılar, neyi nasıl ne zaman kiminle yapacağımıza dair fikirler. ‘Kırmızı’, Gürsel Çelik ile buluşunca daha da bir heyecanlandım zira çok doğru ve profesyonel bir isimle kayda girecektim. Aranjmanın daha başında anladım bunu. Toplantılar sonucunda sadece iki kez kayıt aldık ve bu tamamen ekip işiydi ve bence çok güzel iş çıkardık.
Sonra benim en çok eğlendiğim yine beni çok heyecanlandıran klip ve fotoğraf çekimine geldi sıra. ‘Kırmızı’ yine bir profesyonel isim ile daha tanıştırdı: Klip yönetmenimiz Emre Küçükosman. Aynı zamanda ‘kamera karşısında olabilirim’i de ispatladım kendime. Cue İstanbul prodüksiyonu ile çalıştık Ezgi Aykaç ilgilendi kostümlerimle, Aslı Keskin ve Melih Oğuzkan saçım makyajım yemem içmem her şeyimde yanımdaydı. Fotoğraflarımı Erdem Şirin çekti harika şeyler çıkardı fotoğrafları seçerken çok zorlandık çünkü hepsi müthişti. Son olarak teşekkür etmek istediğim birkaç isim daha var. Nazan Hacıgüzeller, Berna Özyurt, Ayhan Ergönül, Özgür Polat ve tüm Universal yapım şirketine sizin aracılığınızla teşekkür ederim.
Aslında ‘Kırmızı’ tek başına bile onlarca soruyu ve anlamı içinde barındıran bir kelime sendeki anlamı itibariyle sence ‘Kırmızı’ dişi mi eril mi?
Aslında ‘Kırmızı’ya hiç böyle bakmadım. Söylediğim gibi ‘Kırmızı’ benim ilk göz ağrım. İlk single’ım ‘Sana Bir Şey Olmasın’ da çok başarılı bir işti ve severek söyledim fakat ‘Kırmızı’nın yeri çok ayrı. Yazılması haricinde tüm süreç ile ilgilendim ve benimsedim. Ben çok sevdim, herkes sevsin istiyorum. Ama illa sıfatlandırmam gerekirse ‘Kırmızı’ya kızım diye seslenirdim.
Bir de kırmızı isim olarak şarkılarda, filmlerde, kitaplarda çok fazla kullanılan bir kelime bu kadar çok kullanılan bir kelime ile yapılan bir şarkı ismiyle çıkmak sende bir soru işareti yarattı mı?
Düşündük hatta konuştuk bunu, mesela Hande Yener’in Kırmızı şarkısı çok sevildi herhangi bir arama motoruna yazsanız belki ilk sırada çıkar. Ama bence tedirgin olmayı gerektirecek bir şey yoktu hatta bu bir avantaj.
Seni 2019’da ‘Sana Bir Şey Olmasın’ coverıyla dinledik. İlk olarak bir cover’la çıkmayı tercih etmenin özel bir nedeni var mı? Ve neden ‘Sana Bir Şey Olmasın’?
Bir yarışma programında tanındım ve başarı elde ettim bunun sonucunda Universal ile tanıştım. Yükselişte olduğum bir dönemdi ve hızlı hareket etmemiz gerektiği konusunda Universal tarafından ikna edildim. İyi ki de öyle oldu. Gönlüm Şebnem Ferah ve Sezen Aksu imzalı ‘Yağmurlar’ şarkısıyla çıkmaktan yanaydı ama nasip ‘Sana Bir Şey Olmasın’ oldu, çok beğenildi çok içimize sindi.
Hayatımıza bir müzik yarışma vesilesi ile girdin bize biraz o süreçten bahseder misin?
O Ses Türkiye katıldığım ikinci yarışma programıydı, ilk olarak 2015 yılında Rising Star yarışmasına katıldım. Rising Star’a katıldığımda sahne deneyimim yoktu ama O Ses Türkiye’ye katılmadan önce sahne almaya başlamıştım. İki yarışmaya da başvuruyu ailem bana sürpriz olarak yapmış. O Ses Türkiye’de ‘Yağmurlar’ şarkısı ile dört jüri üyesini de döndürmeyi başardım. Beyazıt Öztürk’ün takımına dahil oldum. Finale yükselmek hedefimdi ve başardım. O Ses Türkiye, içinde bulunmaktan çok mutlu olduğum bir ortamdı.
Son olarak Gülce seni biraz tanıyabilir miyiz müzikle bağın ne zaman başladı hep müzik mi vardı başka neler yapıyordun ve bundan sonrası müzikte neler yapmak istiyorsun?
24 yaşındayım. 15 Ağustos’ta Malatya’da doğdum, çocukluğum Gaziantep’te geçti. Müzik hep var bizim evimizde ailece çok seviyoruz ve benim için hep özel bir durumdu nereye gitsem şarkı söyletirlerdi. 2015’te yarışma programı ile başladı sahne alma isteği öncesinde bir yandan okula gidiyor diğer yandan çalışıyordum. Aşçılık okudum ve o süreçte çok fazla çalışma deneyimim oldu; bir restoranda karşılama hostesi olarak çalıştım, garsonluk yaptım ve bir avukatlık bürosunda asistan olarak çalıştım. Sahne almaya başlayınca kendimi müzik ile alakalı geliştirmeye karar verdim. Tek odak noktam şarkı söylemek oldu.
Paylaş