Paylaş
Maalesef...
Bu kadar kolay değildi, hiçbir yolculuk bu kadar kolay olmamıştı zaten.
Bir de insanoğlu var işin içinde. Umarsızca tüketen.
Başladı sindirim; koklandı, yutuldu, sindirildi mi, ya da emildi mi yeterince?
Yeterince emilen şanslıydı elbet ya yeterince emilmediyse yedikleriniz 1 trilyon bakteri ve mantarı içinde barındıran bağırsağınız tarafından.
İşte tehlike çanları tam da burada çalmaya başlıyor.
Bağırsak yüzeyindeki protein yapılı zonulin molekülü sindirilmiş olan gıda parçacıklarının vücuda girmesine izin verirken, zararlı ve patojen maddelerin geçişine engel olur. Bağırsaktaki floranın bozulmasıyla bağırsak bariyeri geçirgen hale gelir, seçiciliğini kaybeder ve sindirilmemiş gıda parçacıklarının kana geçmesine neden olur.
Hiç de zor değil bundan sonrasını tahmin etmek.
Bağırsak geçirgenliği ile birlikte hastalık yapıcı etmenler vücuda girmeye başlamıştır artık. Zararlı partiküller, sindirilmemiş proteinler, lektinler, gluten, bakteriler, toksinler bağırsak bariyerini geçerek vücuttaki yolculuğuna devam eder. Ne kadar acı değil mi?
Eğer gelip geçici bir durum olsaydı bağışıklık sistemi bunları yok eder, sorun çözülmüş olurdu. Yani uzun dönem ve aynı tip besin tüketimi kısır döngü ile vücut daha duyarlı hale gelir, kendi hücrelerini yabancı olarak algılar ve çeşitli organlarına saldırmaya başlar. İşte hastalıklar gelir adı da 'otoimmun hastalık' olur. Adı sadece BAĞIRSAKTI oysaki...
İşte 80' e yakın otoimmun hastalıktan bazıları:
Peki geçirgen bağırsağınız olup olmadığını nasıl anlarsınız?
Bunlardan en az 2 tanesi sizde var ise üzgünüm geçirgen bağırsağınız var demektir.
Bir sonraki yazımda geçirgen bağırsağa neden olan etmenler ve geçirgen bağırsak tedavisini anlatacağım.
Fonksiyonel Tıp Diyetisyeni
Fitoterapi Uzmanı
Uzm. Dyt. Serpil Uzunok Doğan
Paylaş