PaylaÅŸ
GökkuÅŸağındaki renklere hayranlığım neden bilemiyorum. Adına hikayeler yazılan, her bakışında insanı mutlu eden bu güzelliÄŸin efsanelere yakışır bir ÅŸekilde oluÅŸması gerekir diye düşünürdüm.Â
Oysa tanımı çok net ve basit.Â
Gökkuşağı, güneş ışınlarının yağmur damlaları tarafından kırılarak yansıtılması sonucu oluşan bir meteoroloji olayıdır. Güneş ışığının rengi beyazdır. Beyaz renk, tüm renkleri içinde barındırır. O renkler, gökkuşağı aracılığı ile ayrışarak kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, açık mavi ve mor olarak yansır. İşte doğanın fizik gerçekliği ile muhteşem uyumu.
Peki gökyüzünü taçlandıran bu renk harmonisine hepimiz hayransak günlük yaşantımızda renkleri kullanmaktan neden kaçıyoruz?
Risk almaktan korktuÄŸumuz için mi?Â
Renkleri kullanmayı bilmediÄŸimiz için mi?Â
Yılların yorgunluÄŸunu üzerimizden atamadığımız için mi?Â
Öyleyse kendinizi bir okyanusun ortasında hayal edin.Â
Gördüğünüz sadece sonsuz bir mavi.
Veya karlarla kaplı bir ovada. Göz alabildiğince beyaz.
Ve bir çölün ortasında… Sayısız kum taneleri ve kum rengi.Â
Ne hissederdiniz?Â
Yalnızlık, korku, endişe…
Hiç şüphesiz içinde bulunduÄŸumuz alanlar duygu durumunuzu ve psikolojinizi birçok yönden etkiliyor. Bu durumun en belirleyici etkilerinden birisi de iç mekanlarda kullanılan renkler. Koyu, soÄŸuk ya da tek renkli ruhsuz ortamlarda bulunduÄŸunuzda, farkında olmadan yukarıda saydığım duygulara kapılabiliyorsunuz. Nedenini bilmediÄŸiniz bir huzursuzluk kaplıyor içinizi. Oysa bazı mekanlara girdiÄŸinizde içiniz açılıyor, kendinizi daha enerjik ve mutlu hissediyorsunuz. Genellikle böyle alanlarda renkler tıpkı gökkuÅŸağı gibi bir arada, içerinin fiziki ÅŸartlarıyla uyumlu, malzeme ve dokularla ahenk içerisinde kullanılır.Â
Mevcut eÅŸyalarınızı koruyup düzeninizi bozmadan evinizin ruhunu deÄŸiÅŸtirmek istiyorsanız iÅŸe renklerden baÅŸlayabilirsiniz.Â
Uzun ve dar koridor duvarlarınızı düşünün. Ne kadar soÄŸuk ve duygusuz. Oysa asacağınız renkli tablolar ile enerjisi bir anda deÄŸiÅŸecektir. Adımlarınıza eÅŸlik edecektir senfonileri.Â
Salonunuzda koyu ve sönük renkli kumaÅŸlarla kaplı kanepeleriniz, perdeleriniz mi var? İçiniz kararır, ruhunuz sıkılır. Hadi içinizdeki tutkuyu, heyecanı, umutları dışarı çıkarın. Sarıyı, turuncuyu, mercan rengini serpiÅŸtirin içeriye. Bakın nasıl da canlanacak önce gönlünüz sonra odanız.Â
Yılların birikimini taşıyan kütüphaneler vardır birçoÄŸumuzun evinde. AhÅŸabın sıcaklığı ve metanetini görürsünüz üzerinde. Biraz ilgi, biraz canlılık gerekir.Â
"Sizin alınız al, morunuz mor" demiÅŸ usta ÅŸair. Kitaplar ve renkler dile gelir iÅŸte böyle…Â
Ah en sevgili, en masum çocuk...
En nazlı en şımarık günlerin odanda geçsin. Kahkahaların duyulsun oynarken pembe, mavi ve yeşil ile. Umut olsun, aşk olsun sana çocuk.
Siz, kendi gökkuÅŸağınızı oluÅŸturmak için neyi bekliyorsunuz? Yeni bir yaÅŸ ? Yeni bir yılı mı? Yoksa güneÅŸi ve yaÄŸmuru mu? Sadece yedi renk mi var zannediyorsunuz? Bir tane mi olmalı en sevdiÄŸin renk?Â
Hadi uyan aç gözlerini, doÄŸanın bütün güzellikleri sana kapılarını açıyor, sen yeter ki dönüp bak. Mavinin derinlerindeki balıkların, mercanların rengini, ormanın içinde açan çiçeklerin enerjisini, yeÅŸilin binbir tonunu, gökyüzünde uçan kuÅŸların parıltısını gör.Â
Her doÄŸan günde sana da günaydın güneÅŸ ve teÅŸekkürler yaÄŸmur damlaları belki bugün bir sürpriz yapar taçlandırırsınız dünyamızı.Â
Not: Bu yazıda kullanılan renk kombinasyonları temsili olarak belirtilmiştir. Bana istediğiniz konuda yazabilirsiniz.
PaylaÅŸ