Paylaş
Her şey üç yıl önce, Dylan Stone-Miller’ın biyolojik çocuklarından birinin fotoğrafını görmesiyle başladı. Harper isimli yeni yürümeye başlayan bebek Dylan’ın mavi gözlerine ve kız kardeşinin sarı buklelerine sahipti. Dylan, fotoğrafı gördüğü an gözyaşlarına boğulduğunu ve hiç beklemediği bir yakınlık duygusuna kapıldığını anlattı Wall Street Journal'a...
Harper ile o henüz 3 yaşındayken tanışan ve ardından mümkün olduğunca çok çocukla tanışıp iletişim kurmak istediğine karar veren Dylan, “Harper’ı ilk çocuğum olarak görüyorum” dedi.
Yazılım mühendisi olarak çalıştığı işinden ayrılan ve çocuklarını arama yolcuğunu bu zamana kadar yaptığı birikimleri ile finanse eden Dylan, şimdiye kadar 25 biyolojik çocuğuyla tanıştı ancak "Kaç çocuğum olduğundan asla emin olamayacağım" dedi.
HER ŞEY BİR ARKADAŞININ VERDİĞİ AKILLA BAŞLADI
Peki Dylan Stone-Miller’ın (şimdilik!) 96 çocuğun biyolojik babası olma hikayesi nasıl başladı?
Dylan'ın anne ve babası o 14 yaşındayken boşandı. O ve kendisinden dört yaş küçük kız kardeşi, iki haftanın altısını adli psikolog olan babalarıyla, kalanını ise Atlanta'daki Emory Üniversitesi'nde sanat tarihi profesörü olan anneleriyle geçiriyorlardı.
Dylan’ın hayatının dönüm noktalarından biri 19 yaşındayken kız arkadaşının kendisine hamile olduğunu söylemesi oldu. Anlattığına göre, başta bebeği doğurmayı planlayan kız arkadaşı, sonradan fikrini değiştirdi. Dylan, bu durumun kendisini çok etkilediğini belirterek, “Baba olmaya zihinsel olarak hazırlanmaya başlamıştım. Dünyaya bir hayat getirmenin neye benzeyebileceğine dair zihnimde düşünceler vardı. Kız arkadaşımın aldığı karar bende kalıcı bir kayıp hissi yarattı” diye konuştu.
Bu olaydan dokuz ay sonra Georgia Eyalet Üniversitesi'nde psikoloji okuyan Dylan, reşit olmadan içki içtiği için tutuklandı. (ABD'de yasal içki kullanma yaş sınırı 21'dir.) Ailesi ona bir avukat tutması gerektiğini söyledi. Bunun için de para lazımdı. Bir arkadaşı Dylan'a sperm bankasına yaptığı bağışlarla kazandığı paradan bahsetti. Henüz üniversite öğrencisiyken bağış başına 100 dolar alarak sperm donörü olan Dylan, geriye dönüp baktığında onu altı yıl boyunca bu işte tutan şeyin paradan çok daha fazlası olduğunu söyledi.
BİR YABANCIDAN GELEN MESAJ VE DEĞİŞEN BİR HAYAT
Dylan, 2020'de bir yabancıdan bir mesaj aldı. Harper'ın annesi olan Alicia Bowes, "Bugün Kanada'nın Şükran Günü ve ailemin size ne kadar minnettar olduğunu söylemek istedim” diye yazmıştı mesajında. Bowes, Dylan'ı sosyal medyada, bağışçı dosyasındaki ilk adı ve babasının adli psikolog olması gibi ipuçlarını takip ederek bulmuştu.
Dylan, Bowes'un Instagram sayfasını açtı ve Harper'ın fotoğrafını gördü. Birkaç gün sonra Bowes'a, sperm bankası aracılığı ile çocuk sahibi olan ebeveynlerden oluşan bir Facebook grubuna katılıp katılamayacağını sordu. Bowes da ilgilenenler için yeni bir grup kurmayı kabul etti. Dylan, gruba çocuklarla tanışmak istediğini yazınca, 20 ebeveyn yanıt verdi.
Dylan, Facebook grubundan hayatının zor bir döneminde haberdar olmuştu. İşinden ayrılmıştı. Eski eşi ve küçük oğlu, Atlanta'nın doğusunda birlikte satın aldıkları üç yatak odalı evden henüz taşınmıştı. “Kendimi çok başarısız hissediyordum" diyen Dylan, birkaç ay sonra, yeni işinin ilk gününde Bowes'un mesajını aldı ve hayatında yepyeni bir kapı aralandı.
FACEBOOK GRUBUNA KATILMAK PLANLARI DEĞİŞTİRDİ
Uzun süre gizlilik içinde yürütülen sperm bağışı süreçleri, Dylan donörlüğe başladığında epey değişmişti. Genç adam, sperm bankasının biyolojik çocuklarından herhangi birine 18 yaşını doldurduktan sonra kimliğini açıklamasına izin vermişti. Ancak Facebook grubuna katılmak, çocuklarıyla tanışma kapısını yıllar önce açmış oldu. Dylan, "Çocukların büyümesini izlemek istedim" dedi.
Bazı ebeveynler onunla görüşmek istemediklerine karar vermişti. Görüşmeyi kabul edenler ise Dylan'ın amacını anlamaya çalışıyor, onun biyolojik baba mı, donör baba mı, ziyaretçi mi yoksa özel bir arkadaş mı olduğuna karar veremiyordu. Ne ebeveynler ne de Dylan çizgiyi nereye çekeceklerinden eminlerdi.
‘NEREDEYSE BÜTÜN ÇOCUKLARDA DYLAN’IN ÖZELLİKLERİNİ GÖREBİLİYORUM’
Bir gün ansızın mesaj atarak onu hayatlarına dahil etmenin yolunu açan Alicia Bowes, Dylan'ın geçtiğimiz yıl iki kez evlerini ziyaret etmesine izin verdi. Bowes, içinde bulundukları karmaşık durumu, “Dylan’a müdahaleci davrandığımız anlar oluyor. Bu bizim sınırlarımızın ne olduğunu bulmamızla ve onun da kendi sınırlarını bulmasıyla ilgili” sözleriyle anlattı.
Dylan'ın annesi Rebecca Stone ise yaşananlar karşısında çok şaşkın. Oğlunun amacının ne olduğunu tam olarak açıklayacak basit bir cevabı olmadığını söyleyen Rebecca, yine de biyolojik torunlarının fotoğraflarını görünce çok sevindiğini belirterek, “Neredeyse tüm çocuklarda Dylan'ın özelliklerini görebiliyorum. Birçoğu onun gibi sarışın ve mavi gözlü” dedi.
‘DYLAN ONUN BABASI DEĞİL. NOKTA.’
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Dylan, biyolojik çocukları Harper ve kız kardeşi Harlow’u daha önce iki kez ziyaret etti. Temmuz ayında da, Kanada'nın Edmonton kentindeki evlerinin yakınındaki bir otelde dokuz gün kaldı. Bu Dylan’ın yolculuğunun en uzun ziyareti oldu. Bu ziyaretler sırasında elbette bazen karmaşık ve hatta gergin anlar da yaşandı. Bu anlardan biri de çocukların Dylan'a nasıl hitap edeceğiyle ilgiliydi.
Bowes, Harper’ın Dylan'a istediği her şeyi diyemeyeceğinin altını çizdi ve, “Dylan onun babası değil. Nokta” diye konuştu. Bu durumun pek hoşuna gitmediğini belirten Dylan ise, "Biyolojik kızımın gözlerinin içine bakıp ona babası olmadığımı söylemek zordu" dedi.
Dylan, yolculuğunun başlarında fazlasıyla endişe yaşadığını da anlattı. “Ben bir ebeveyn miyim? Bilmiyorum. Bunu söylemek bana düşmez ama arada bir ebeveyn gibi hissettiğim kesin” diyen Dylan, terapistine biyolojik çocuklarıyla sonsuza dek bağlantıda kalmayı beklediğini ancak bunun nasıl mümkün olabileceğini bilmediğini söylediğini de belirtti.
‘DYLAN'A TAMAMEN GÜVENİYORUM’
Dylan seyahate çıkmadan önce de bir başka biyolojik çocuğunu, Atlanta'nın bir banliyösünde yaşayan 6 yaşındaki Cal'ı görmeye gitti. Son iki yıl içinde çocuğu birkaç kez ziyaret etmişti ve son ziyarette Cal annesine Dylan ile yalnız vakit geçirmek istediğini söylemişti. Anne Lindsay Harrris, endişeli olsa da Dylan'ın Cal'ı oyuncak almak üzere bir mağazaya götürmesine izin verdi.
Harris, "Cal'ı Dylan'la arabaya binip gönderme konusunda biraz tereddütlerim vardı ama onun söylediği kişi olduğuna inanıyorum. Bunu kanıtladı. Bu güven verici bir his. Ona tamamen güveniyorum” dedi.
Oyuncak mağazasından sonra Cal, Harris, Dylan ve onun biyolojik çocuklarından bir diğeri olan 3 yaşındaki bir oğlanla vakit geçirmek üzere parka gittiler. Ayrılma vakti geldiğinde Cal da Dylan da çok üzgündü. Dylan, her seferinde veda etmenin çok zor olduğunu söyledi.
KANADA ÖNCESİ BİR DURAK DAHA: 5 YAŞINDAKİ MAC'İ ZİYARET
Cal’ı ziyaretinden iki gün sonra, 26 Mayıs'ta Dylan, Atlanta'dan ayrıldı ve Vancouver'a doğru yola çıktı. Yolda heyecanla kendisini bekleyen 5 yaşındaki Mac Wraichette'i görmek için Connecticut'ın doğusunda erken bir mola verdi. Bu Dylan’ın Mac’i üçüncü ziyaretiydi. Annesi Jessie Wraichette, Mac’in Dylan’ı gördüğünde çok mutlu olduğunu şu sözlerle anlattı: “O kadar sabırsızlandı ki uyandığı anda 'Dylan geliyor mu?' diye sordu.”
Birlikte geçirdikleri süre boyunca Mac yüzdüğünü göstermek için havuza girdi. Dylan ona "Balık gibisin" dedi. Havuzdan sonra arka bahçede birlikte oynadılar, Dylan Mac'i salıncakta salladı.
Öte yandan Dylan, çocuklarıyla geçirdiği zamanı bölüştürme konusunda adil olmaya çalıştığını; çocukların isimlerini, yaşlarını, doğum günlerini ve onları en son ne zaman gördüğünü ya da konuştuğunu gösteren bir çizelge tuttuğunu belirtti.
HARPER ONA ‘DONÖR DYLAN’ DİYOR
Temmuz sonunda Vancouver'a ulaşan Dylan, yolculuğunda 14 kişiyi görmeyi planladı ve en uzun süreyi Harper ve Harlow'a ayırdı. Kızları görmek için 10 Temmuz'da şehre ulaşan Dylan eylülde geri dönmeyi planlıyor. Vancouver'a geldiğinden beri kızlarla çokça vakit geçiriyor. Hatta onlara bakıcılık yaparak annelerinin dışarıda bir gece geçirmesini sağladı.
Dylan, baş başa geçirdikleri o gece kızlara ravyoli yaptığını ama Harper'ın beğenmediğini anlattı ve ekledi: “Ona tost ve yumurta hazırladım. Kızlara yatmadan önce masallar okudum ve dişlerini fırçalamalarına yardım ettim.”
Dylan ziyaret sırasında Harper'ı alışveriş merkezine götürdüğünü ve yemek bölümünde yoldan geçen birinin kendisine, "Ne kadar iyi bir baba" dediğini de aktardı. Dylan o dakikaları, “Garip bir andı. Birbirimize benziyoruz. Harper'la paylaştığımız yakınlık nedeniyle insanlar bunun bir baba-kız ilişkisi olduğu sonucuna kolayca varabiliyor. Harper ise bana Donör Dylan diyor” sözleriyle anlattı.
Bowes ise artık Dylan'ı daha iyi anladığını, kendisine benzeyen, zamanını ve ilgisini isteyen erkek ve kız çocuklara karşı hissettiği güçlü çekimi hayal edebildiğini söyledi ve ekledi: “Çocuklarla birlikte olmak ona yeni bir amaç verdi. Onu daha fazla tanıdıkça hepimiz kendimizi daha rahat hissediyoruz. Ama bana kalırsa kendini daha fazla hak sahibi hissedecek ki bu da sorun yaratabilir. Ailemizi korumak için duvarları yeterince yüksek tutmalı ama onun içeri girebileceği kadar da geçirgen hale getirmeliyiz.”
The Wall Street Journal'ın 'A Sperm Donor Chases a Role in the Lives of the 96 Children He Fathered' başlıklı haberinden derlenmiştir.
Paylaş