Paylaş
Sosyal medya platformları hayatımıza girdikleri ilk günlerde fotoğraf albümü olarak kullandığımız, fikirlerimizi paylaştığımız yerlerdi. Zamanla günlük rutinimizi gözler önüne serdiğimiz, yeni arkadaşlıklar edindiğimiz ve hatta para kazanmaya başladığımız mecralar haline geldiler.
Şimdilerde sosyal mecralar 7’den 77’ye herkes tarafından kullanılıyor. Milyonlarca insan her gün değişik dans videoları, taklitler, kolajlar paylaşıyor, başta TikTok ve Instagram olmak üzere birçok sosyal medya platformunda canlı yayınlar yapıyor.
Saatler hatta günler boyunca telefonu elinden bırakmayan, gözünü ekrandan alamadığı için ailesini, çocuklarını, partnerini boşlayanlar var. Öte yandan yabancılarla iletişim kurmayı fazlasıyla kolaylaştıran sosyal medya platformları, maalesef ihanet hikayelerini de çok daha sık duymamıza neden oluyor.
Bu durum sadece ülkemiz için geçerli değil. Kişinin telefonuna çok fazla zaman ayırıp sevdiklerini ihmal etmesi anlamına gelen "phubbing" kelimesi İngilizcede günlük kullanıma çoktan yerleşti. "Phubbing" telefon anlamındaki "phone" ile yok sayma anlamındaki "snubbing" kelimelerinin birleşiminden oluşuyor.
Tüm bunlar ilişkiler ve evlilikler üzerinde fazlasıyla olumsuz bir etki oluşturuyor. Hatta uzmanlar, sosyal medya kaynaklı boşanmaların geçtiğimiz yıllara oranla ciddi bir artış gösterdiğinin altını çiziyor.
Gelin sosyal medyanın ilişkiler üzerine olan etkilerini bunu birebir deneyimlemiş kişilerin ağzından dinleyelim…
‘SABAHA KADAR TİKTOK YAYINI AÇIYOR, ŞARKILAR SÖYLÜYORDU’
Şeyda K. (37)
Sosyal medyanın hayatımıza girdiği güne lanet ettiğim dönemler oldu. TikTok yüzünden eşimi tam anlamıyla kaybetmiştim. Sabah kalkıyor işe gidiyor, akşam eve gelince yemek yiyip odaya kapanıyor ve gecenin bir yarılarına kadar yayın açıp hiç tanımadığı insanlarla sohbet ediyor, şarkılar söylüyordu.
Bunu neden yaptığına bir türlü anlam veremiyordum. İkimiz de çalışıyorduk ve zaten gün içinde görüşemiyorduk. Akşamları birlikte geçireceğimiz zamanı da sürekli anlamsız yayınlarla harcıyordu. En başta vakit geçirememe konusu yüzünden bozuluyordum. Çünkü sosyal medya üzerinden dışarıda tanıdığı kişilerle sohbet ediyor sanıyordum. Fakat gerçek başkaymış. Eşimin TikTok’ta hiç tanımadığı, hiç görmediği kişilerle sohbet ettiğini, canlı yayınlar açtığını öğrendiğimde işin rengi değişti.
Sitemler yerini kavgalara bıraktı. Çaresiz kalmıştım çünkü kocam hipnotize olmuş gibiydi, onu tanıyamıyordum. Artık yapabileceğim hiçbir şey yoktu, boşanacaktım. Bir akşam eve ondan önce geldim ve tüm eşyalarını toplayıp kapının önüne koydum. Kapının kilidini de değiştirdim ve olayın büyümesini önlemek için evden çıktım.
Kocam kapıda eşyalarını görüp eve giremeyince telefonum çalmaya başladı. Açtım ve, “Artık özgürce yaşayabilirsin ama bu evde değil. Git nerede kiminle yayın açıp şarkı türkü söylüyorsan söyle sabah kadar! Ben zaten her türlü yalnızım” dedim ve telefonumu da kapattım. Beni bulamasın diye ailemin yanına gitmedim, bir arkadaşımda kalmaya başladım. Zaten bu rezilliği aileme nasıl anlatabilirdim ki? Bir süre bekledim, ses çıkmadı. İlişkimizi düzeltmek adına bir şey yapmaması kararımı kesinleştirdi ve iş yerine boşanma evrakı gönderdim.
Sanırım gerçek o zaman dank etti kafasına. Nasıl yaptı bilmiyorum ama hangi arkadaşımda kaldığımı öğrenmiş. Bir akşam baktım kapıda, konuşmak istiyor. Saatlerce konuştuk. Önce o terapiye gidecekti, sonra beraber çift terapisine gidecektik. Bir yıldır seanslara devam ediyoruz. Şimdi her şey yolunda. Ama eşim o gün kapıma gelmeseydi ve gerçek anlamda sorunu anlamasaydı boşanmış olacaktık.
Akıllı telefonlar hayatımıza girdiğinden beri elimizden düşmüyor maalesef. Entelektüel yaşamla, öğrenmeyle, sanat ve kitapla bağı düşük olan bireyler için akıllı telefonlar ve beraberinde gelen sosyal medya önce bir sosyalleşme ve vakit geçirme biçimi oldu. Sosyal medyada çok beğeni alma, takdir ve beğenilme ihtiyacının yine sanal olarak karşılanması ile birlikte ise kullanım birçok birey için bağımlılığa, değilse bile alışkanlığa dönüştü.
İlişki ve Evlilik Danışmanı Yeşim Varol‘EŞİMİN İLGİSİZLİĞİ BENİ SOSYAL MEDYAYA YÖNELTTİ, ARADIĞIM İLGİYİ ORADA BULDUM’
Aysun G. (44)
Ben yedi yıl evli kaldım ama evliliğimizin üçüncü yılından itibaren çatırdama sesleri gelmeye başlamıştı. Kocamın o ilk yıllardaki ilgisi artık yoktu. İlgi derken bana bebekmişim gibi davransın el üstünde tutsun hediyelere boğsun istemedim. Bana kendimi değerli hissettirse yetecekti ama çocuktan sonra aldığım kilomla, evde giydiğim kıyafetlerle filan dalga geçmeye başladı. Elbette bu geçici bir süreydi ama o dönem yanımda olamadı, bana kendimi değersiz hissettirdi. Onun bu ilgisizliği beni sosyal medyada daha fazla zaman geçirmeye itti. Çocuk da okula başladığı için gündüz kendi başımaydım ve bolca vaktim vardı.
Artık kendime daha fazla bakmaya başlamıştım, giyinip kuşanıp güzelce makyajımı yapıp bolca fotoğraf çekiyor, sosyal medyada paylaşıyordum. O dönem beni en mutlu eden şey aldığım beğeniler ve yorumlardı. Eşim benim kendime bakmamdan da yayınladığım fotoğraflardan da rahatsızlık duyuyordu ama artık çok geçti.
Listemde tanımadığım kişiler de vardı ve özelden yazışmak isteyen biri oldu. Onunla uzun süre yazıştım. Eşimin ilgisizliğine inat onun bana ilgi göstermesi o kadar hoşuma gidiyordu ki bir an önce ayrılmak istedim.
Eşime karşı hiçbir duygum kalmadığı ve bir paylaşımımız olmadığı için boşanmak istedim, bunu kendisine de söyledim ama eşim boşanmaya yanaşmadı. Beni sevdiğinden değil düzeni bozulmasın diye... Zaten o günden sonra arıza çıkarmaya başladı. Eve hep geç gelen adam erken gelmeye, yemek istemeye başladı. Ben sadece kızım için yemek yapıyordum, kendim de kafama göre atıştırıyordum. Ona yemek yapmadığım için, sürekli elimde telefon olduğu için söylenmeye başladı. O ilgisiz adamın birden benimle ilgilenesi geldi ama şimdi de ben istemiyordum, o tren kaçalı çok olmuştu. Biz sadece kâğıt üzerinde evliydik ve ben hiç görmesem de başka birini seviyordum.
Eşim ne kadar itiraz etse ve anlaşmalı boşanmaya yanaşmasa da ben boşanma davasını açtım. Uzun sürdü ama sonunda boşandık. O süreçte sevgilim ile tanışmasaydım ve bana kendimi bu kadar değerli hissettirmeseydi belki de boşanmaya cesaret edemez ve sevmediğim bir adamla ömrümü geçirmeye devam ederdim.
Hani "Sosyal medya evlilikleri bitiriyor" deniyor ya, bence sosyal medya yürümeyen, ite kaka devam ettirilen, zaten sorunlu olan ve çatırdayan evliliklere son darbeyi vurarak o evliğin bitmesine vesile oluyor. Yoksa sağlam bir evliliği yıkmaya hiçbir şeyin gücü yetmez.
2009 yılında İngiltere'deki bir boşanma sitesi tarafından yapılan bir ankette, katılımcıların yüzde 20'si Facebook'u evliliklerinin sona ermesine yol açan bir faktör olarak gösterdi. 2014 yılında Birleşik Krallık'taki boşanma davalarının yaklaşık yüzde 35'inde Facebook'tan bahsedildi. Yine 2014'te Birleşik Krallık merkezli hukuk firması Slater ve Gordon, bir ilişki içindeki sosyal medya kullanıcılarının yüzde 17'sinin, yapabileceklerini keşfettikleri takdirde, gönderilerini partnerlerinden gizlemekten çekinmeyeceklerini tespit etti.
BENDEN GİZLİ VİDEOLAR ÇEKİP PAYLAŞIYORMUŞ, GÖRÜNCE HAYATIMIN ŞOKUNU YAŞADIM
Ferit Y. (49)
Eşimle 15 yıldır evliyim, iki çocuğumuz var. Benim kendime ait bir mobilya mağazam var, eşim ise ev hanımı. Evlendiğimizden beri mutlu bir hayatımız oldu. Huzurlu bir evimiz, güzel bir rutinimiz vardı. Eşimi maddi anlamda kötü hissettirmemek için elimden geleni yapmaya çalışıyor, sevgimi ilgimi de çoğunlukla belli ediyordum. Çünkü eşimi seviyordum. Çocuklarımın da hiçbir şeyini eksik etmemek için mücadele ediyordum. Fakat sanırım bunlar eşime yetmedi. Yetmedi ki sosyal medyada başka bir isimle hesap açıp videolar paylaşmaya başlamış. Binden fazla takipçi elde etmiş ve tüm bunları benden gizlemiş.
Ben olanları tamamen tesadüfen öğrendim. Bir gün yanımda çalışanlardan birinin karısı benim eşimin videosunu görmüş. Eşim videoda sosyal medyada o dönem yaygın olan akımlardan birini yapmış; arkada başka bir ses dönerken eşim de ağzını oynatmış. Buraya kadar problem yok. Fakat profile tıklayınca isminin farklı olduğunu gördüm. Daha sonra yüzlerce paylaşım olduğunu ve çok fazla takipçisi olduğunu fark ettim. Paylaştıklarına bakınca ise tam anlamıyla hayatımın şokunu yaşadım. Dans videoları, taklitler, seslendirmeler, neler neler… Hadi diyelim sosyal medyada böyle içerikler paylaşmak istiyorsun, peki adını neden gizliyorsun? Elbet bir gün benim ya da bizi tanıyan birilerinin görebileceğini hiç mi düşünemiyorsun?
O videoları izlemek beni çok rahatsız etti, aldatılmış gibi hissettim. Çünkü benden gizlemişti. Şimdi ben başka bir isimle kullandığı hesapta sadece video paylaştığına nasıl inanacaktım? Tüm bu soruları ona da sordum. Tabii özeleştiri yapayım sorarken hiç de sakin değildim. Kendimi çok kötü hissettim, hüsrana uğradım, sinirlendim, resmen eşimin başka bir yüzünü görmüştüm. O ise yaptığı yanlışın farkında bile değildi, hâlâ da değil. “Gizledim çünkü kızarsın” dedi. Bu kadar mı? 15 yıllık eşinden gizli işler çevirmenin açıklaması bu kadar basit mi? Şu anda aynı evde iki yabancı gibiyiz. Ne yapacağımı bilmiyorum. Artık ona güvenmiyorum, o da güvenmem için hiçbir şey yapmıyor. Bizim için yolun sonu gelmiş gibi görünüyor…
Geçtiğimiz günlerde Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi'nde 'phubbing' yani sosyal medya nedeniyle eşi ihmal etme davranışı üzerine bir araştırma yapıldı. Yaş ortalaması 37 olan 712 evli bireyin incelendiği araştırmanın sonuçlarına göre, eşlerinin sık sık phubbing yaptığını düşünen kişiler, ilişkilerindeki çatışmanın arttığını ve yakınlığın azaldığını söyledi. Evde daha fazla phubbing olduğunu hisseden kişilerin evliliklerinden aldıkları tatmin de daha düşüktü. Araştırmayı yürüten uzmanlar sorunun çözümü için de basit bir tavsiyede bulundu: Evli çiftler telefonlarını daha sık kapatmayı denemeli.
* * * * *
İLGİ İHTİYACINI SAĞLIKLI ŞEKİLDE KARŞILAYAMAYANLAR SOSYAL MEDYAYA DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIYOR
Yukarıdaki örneklere benzer hikayeleri pek çoğunuz çevrenizde de duyuyor, şahit oluyorsunuzdur. Peki insanlar neden sosyal medyada bu kadar fazla ‘var olma’ çabası içindeler? İlişki ve Evlilik Danışmanı Yeşim Varol, bu soruya, “Her insanın beğenilmeye, ilgi duyulmaya, sevilmeye ihtiyacı var. Bu ihtiyaçlarını sosyal hayatta sağlıklı bir iletişim içinde karşılayamayan bireyler sosyal medyaya daha çok zaman ayırıyor ve ilgi gösteriyorlar” cevabını verdi ve şunları ekledi:
“Gerçek hayatta sosyal girişkenlikten kaçınan bir birey sosyal medyada anonim bir hesapla yer alıp, gerçek dünyada cesaret edemediği bir halle orada olabiliyor. İsterse silip geçiyor hesabı isterse devam ediyor. Gerçek hayatta atamadığı adımları, söyleyemediklerini, kolaylıkla göze alabiliyor. Gerçek hayattaki özgüvensizliği orada büyük ama suni bir özgüvene dönebiliyor. Sosyal medyada yer alan genç kitle ise var olma, kendini bulma, ergenliğe ait özgüven eksikliği döneminde beğenilme veya ebeveynlerinden muaf özel bir alan yaratma gibi ihtiyaçlarla daha yoğun ilgi gösteriyor.”
İspanya'da yapılan bir araştırma, sosyal medyayı daha sık kullanan kişilerin partnerleriyle çatışma yaşama ihtimalinin 4,5 kat daha fazla olduğunu buldu. Öte yandan 2014 yılında, WhatsApp'ın İtalya'daki boşanmaların yaklaşık yüzde 40'ına neden olduğu bildirildi.
‘SOSYAL MEDYA KAYNAKLI ALDATMALAR ÇOĞALDI’
Sosyal medyanın evlilikler üzerine olan etkisi de yadsınamaz bir gerçek. Yeşim Varol da bunu “Boşanma oranlarının artmasında da sosyal medyanın etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. İnsanın insana erişimi kolaylaştığında niyetler de buluşunca sosyal medya kaynaklı aldatmalar çoğaldı. İnsanlar bir selamlaşmayla başlayan sohbetleri flörte, ilişkilere kolaylıkla taşıyabiliyorlar” sözleriyle doğruladı.
Varol, “Her yenilikte olduğu gibi nasıl kullanıldığı çok önemli elbette. İnsanlar sosyal medyadan tanışıp arkadaş, sevgili olabilir hatta evlenebilir ama aynı zamanda klavyede yazarken insanın kendisini saklamasının, yüz yüze iletişimden daha kolay olduğunu unutmamak gerek. Sanal dünya yalan dünya da olabilir sonuçta” dedi.
Pew Araştırma Merkezi tarafından 2014 yılında yapılan bir anket, evli veya partnerli sosyal medya kullanıcılarının yüzde 25'inin teknolojinin ilişkileri üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu hissettiğini ortaya koydu. 2014 yılında SLATE dergisi, boşanmayla sonuçlanan 7 evlilikten 1'inin eşlerden birinin sosyal medya bağımlısı olmasından kaynaklandığını bildirdi.
EN CAN ALICI KISIM: BAŞKA HAYATLARA ÖZENMEK
Varol, sosyal medyada sergilenen başka hayatlara özenmenin de can alıcı bir konu olduğunun altını çizerek, “Netice itibariyle insanlar oraya en güzel, en tatlı hallerini koyuyorlar. Kimse eşiyle kavga halini ya da evde canı sıkılan halini koymuyor. Dolayısıyla baktığınızda herkes güzel, herkes gezip eğleniyor ama o an siz üzerinizde ev kıyafetlerinizle evde sıkılıyor, belki ütü yapıyor, belki eşinizle kavga ediyorsunuz. O paylaşımların o andan ibaret olduğunu, takip ettiklerimizin de bizim gibi her hali yaşayan insanlar olduğunu unutmamak gerek. Aksi halde birçok birey kendisinden başka herkesin mutlu olduğu yanılgısıyla yaşıyor” ifadelerini kullandı.
Paylaş