Paylaş
Doğru/doğal nefes nedir?
Doğal nefes; bir beyin sapı refleksi olarak kusursuz bir biçimde işlemek üzere tasarlanmış solunum ile hizalı, solunum kimyası ile çatışmayan, savaşmayan; gün içinde ihtiyaca göre her nefes tipine (sığ, derin, hızlı, yavaş vb) girip çıkabilen nefestir.
En yaşamsal işlem olan nefes alıp vermek hayatımız boyunca milyarlarca kere gerçekleştirmemize rağmen zamanla doğal olarak yapamadığımız bir davranışa dönüşüyor. Bilimsel çalışmalar gösteriyor ki %90 ‘a yakınımız solunum kimyamızı bozacak nitelikte limitleyici, yani işlevsel olmayan nefes alışkanlıklarına sahibiz. Nefes alma kapasitemizse %30’lara kadar gerilemiş durumda.
Halbuki hepimiz dünyaya geldiğimizde açık bir nefes ile geliyoruz. Bu, sahip olabileceğimiz en doğal nefes. Bu noktadan limitleyici nefes alışkanlıkları edindiğimiz noktaya varan yolculuğumuzun başlangıcı çocukluk yıllarımıza dayanıyor. İki yaş civarı ego bilincinin gelişmesi ile birlikte çocuklar istedikleri, istemedikleri; kabul ettikleri, etmedikleri ya da sevdikleri sevmedikleri ile hayata, biz de varız diyorlar. Onların gelişmekte olan ego bilinçleri ile yaptıkları bu tercihler, onlarda bazı duygulara tutunmaya (mutluluk, neşe, heyecan gibi) bazılarından ise kaçmaya (korku, stres, öfke, üzüntü gibi) yatkınlık geliştiriyor.
Bu yatkınlık önce bir alışkanlık sonra bir hal bağımlılığı ardından da bir davranış biçimi haline dönüşüyor. Duygularımızda, düşüncelerimizde yarattığımız, hayat dediğimiz olguyu bütünsel olarak algılamaktan uzaklaştırdığımız her limit ile nefesimizde de paralel olarak limitler yaratıyoruz.
Doğru nefes almanın bedene ve ruha ne gibi etkileri var?
Doğal bir nefese sahip olmanın faydaları anlatmakla bitmez. Hem fiziksel hem zihinsel hem duygusal hem de ruhsal. Dört seviyede birden etkili olması nefesi bizler için doğal nefesi çok kuvvetli bir araç kılar.
Fiziksel etkileri belki de en bilinir olanları. Hepimiz biliriz ki nefes demek hayat demektir. Nefesin olduğu yerde canlılık var demektir. Vücudumuzda oluşan birçok rahatsızlığın altında yatan sebepleri araştırdığımızda, limitleyici nefes alışkanlıkları yüzünden o bölgelere nefesin gitmediğini ve bunun doğal bir sonucu olarak da oksijenin o bölgelere ulaşmadığını görürüz.
Limitleyici bir nefes alışkanlığı olan, hiperventilasyon olarak da bilinen aşırı nefes alma eğilimi yani ‘hipokapni’ bile başlı başına sağlığımızı tehdit eden iki yüzden fazla semptoma gebe. Doğal nefes bizi tüm bu hastalıklardan korurken, doğal nefese sahip kişiler;
-Güçlü bir bağışıklık sistemine,
-Enerjisi yüksek bir bedene,
-Sağlıklı kilo kontrolüne,
-Cinsel performansa,
-Canlı bir cilde,
-Kaliteli bir uykuya,
-Geç yaşlanan bir yapıya ve nicelerine sahiplerdir.
Diğer taraftan nasıl nefes aldığımız ile nasıl düşündüğümüz arasında çok kuvvetli ve senkronize bağlar var. O kadar ki nasıl düşünüyorsak öyle yaşıyor ve nasıl yaşıyorsak öyle nefes alıyoruz. Zihninde teslimiyette olan ve doğal nefese sahip bir kişi ile zihni geçmiş ve gelecek döngüsünden kurtulamayan; kalıplar, limitler içinde yaşayan bir kişi gayet tabii aynı nefesi alamıyor. Doğal nefese sahip olan kişiler;
-Güçlü bir hafızaya,
-Güçlü bir odağa,
-Güçlü bir kavrama yeteneğine,
-Yüksek yaratıcılığa,
-Seri ve doğru karar alma kapasitesine sahiplerdir.
Duygularımız, nefesimizle paralel ve hizalıdır. Çünkü nefesimizdeki tüm limitler zaten duygularımızdaki limitlerdir. Teslimiyette ve doğal bir nefese sahip olan kişiler;
-Yüksek duygusal zekaya,
-Güçlü empati duygusuna,
-İçsel huzura ve
-Blokajlardan arınmış bir duygusal yapıya sahiplerdir.
Ruhsal anlamda ise açık ve doğal bir nefese sahip olmak kişiyi öz benliği ile öz varlığı ile hizada ve dengede tutacaktır. Doğal nefes bizi yaratıcı güç ile bağlayabilecek, kim olduğunuzu hatırlatabilecek en güçlü araçlardan biridir.
Nefes tekniklerinden biraz bahseder misiniz?
Günümüzde özellikle de asrın rahatsızlığı haline gelmiş stres, anksiyete, depresyon gibi durumlardan özgürleşmek amacı ile kullanıldığı gibi farkındalığı arttırmaktan tıbbi rahatsızlıklara kadar neredeyse her ayrı alan için ayrı bir nefes tekniği ile karşı karşıyayız. Bana sorarsanız her konuda olduğu gibi bu konuda da bir ‘nefes teknikleri kirliliği’ içine girmiş durumdayız.
Sempatik ve parasempatik sinir sistemleri üzerindeki bilinen etkisi dolayısı ile “üç dakikada gevşeyin”, “beş dakikada rahatlayın” sloganları ile iyileşmeyi hedefleyen kişilerin sağlıklarını tehdit altına sokabilecek sayısız sayıda nefes tekniği reklamı yapılıyor. Nefes tekniği yerine, nefes tekniğine ihtiyaç duyduran zihnimizi iyileştirecek zihin teknikleri pazarlanıyor olsa insanlık adına çok daha büyük bir iyilik yapılmış olurdu.
Nefes tekniklerini uygulamak zor mu?
Hem nefes tekniklerine ait bilgilere ulaşmak hem de onları uygulamak, olmaması gerektiği kadar kolay. Eminim herkes bu tekniklere kitaplardan ya da internet üzerinden yaptıkları araştırmalardan ya da bu konu ile ilgili izledikleri videolardan ulaşabiliyor. Bu nefes tekniklerinin; biyolojik dinamiklerinden habersiz, bilinçsizce, uygun olan olmayan tüm kişiler tarafından bu kadar kolaylıkla ulaşılabilir ve uygulanabilir olması bence tartışmaya açılması gereken bir konu.
Hangi durumlarda nefes teknikleri uygulanmalı?
‘Nefes’, ‘parmak izi’ gibi bir başkasıyla birbirine asla benzemeyen ve kişiye özel bir alandır. Dolayısıyla bir nefes tekniğinin herkese sağlıklı gelmesi olanak dahilinde değildir. Dikkat ederseniz ‘etkili’ demiyorum ‘sağlıklı’ diyorum çünkü uygulanan teknikler, elbette etkili olacaktır. Burada fark yaratan soru sağlıklı olacak mıdır? Belli bir amaca ulaşmak için süreklilikte kullanacağınız bir nefes tekniği solunum kimyanıza ne yapacaktır? Ya da solunumunuz ile savaşan limitleyici nefes alışkanlıkları sizde uzun dönemde hangi hastalıklara sebep olacaktır?
Bilincimizde gelmemiz gereken noktaya varmak adına zaman ve emek harcamak yerine her konuda olduğu gibi bu konuda da kısa yola başvurup popüler nefes teknikleri ile stresten kaçmak tamamen bilinç seviyesine bağlı bir seçimdir. Nefes tekniklerini tercih edenlerin bu nefes tekniğine tutunmadan önce nefeslerini analiz ettirmelerini tavsiye ederim.
Mentor ve Yaşam Stratejisti Serra Elçi
‘İnsan Tasarımı’ adında bir yöntem uyguluyorsunuz. Nedir insan tasarımı? Nasıl uygulanıyor ve ne işe yarıyor?
İnsan Tasarımı Analizi için kadim bilgiler ile modern bilimin sentezi diyebiliriz. Eski bir Çin matematik metodu olan Iching’den çakra sistemlerine astrolojiden kuantum fiziğine, kabala felsefesine kadar birçok alandan faydalanılarak hazırlanıyor. Bir insan tasarımı 64 kapı, 36 kanal, 12 profil, 9 merkez ve 5 tip üzerinden incelenen çok kapsamlı bir araç.
Yaratımın doğal deviniminde insanoğlunun evrimsel sürecinde sürekli bir arayış içinde olduğunu görürsünüz. Biz onları bazen eş ararken görürüz bazen meslek ararken… Bana sorarsanız ne arıyor gözükürlerse gözüksünler aslında sadece kendilerini ararlar.
“Kişi kendini bilmek gibi irfan olmaz.” -Talib-i Bursevi- ; “Nefsini bilen rabbini bilir.” -İbn Arabi- gibi kim olduğunu bilmenin ne büyük bir erdem olduğunu anlatan onlarca yazı var. Kendini tanıyan, bilen, anlayan kişi öncelikle kendini kabul etmek adına çok önemli adımlar atmış oluyor. Kendini kabul eden kişilerde öz saygı destekleniyor ve tüm bunlar kişinin kendi evreninden dış dünyasına yansıyor.
İnsan Tasarımı Analizi,
*Olmak üzere doğduğunuz kişiyi bulmanızda,
*Yaşam amacınızı keşfetmenizde,
*Doğru mesleği seçmenizde
*Sağlıklı ilişkiler kurmanızda
*Başarıya ulaşmanızda size pusula görevi yapan çok güçlü bir araç. Bir diğer değişle kendinize ait bir kullanma kılavuzu.
Son olarak yeni yıl için okurlarımıza önermek ya da söylemek istedikleriniz neler?
Mutlu bir yaşam için en büyük önerim, mutlu olma çabasından arınmak olur. Mutlu olmak adına gösterilen bu aşırı ve yapay efor, aslında mutsuzluğumuzun en büyük sebebi. Hayatı, bütünü olan tüm duygu ve düşüncelerle kabul etmek yerine; onu parçalara ayırıp bir bölümünü kucaklamak, bir bölümünü reddetmek suretiyle yarattığımız, hakikatten uzak bu sanrı hayatlar mutsuzluğumuzun en temel sebebi. Mutluluk için bir tarif verin derseniz; zihnimizi geçmiş ve gelecek döngüsünden kurtardığımız, hakikatin sadece anda var olduğuna uyandığımız, doğru ve yanlış gibi iyi ve kötü gibi nice yargıların birer hikayeden ibaret olduğunu anladığımız bir yaşam öneririm. Coşkulu ve dengeli bir yaşam için zaman ve emek harcamayı tavsiye ederim.
Paylaş