Paylaş
Tesadüfen okuduğum bir feminist yazarın esprili bir dille “erkekler için kişisel gelişim, tuvalet eğitiminden sonra biter” yazısı epeyce bir ilginç gelmiş ve gülümsemiştim. Tabii ki, erkek beyni kadın beynine göre daha hassas, empatik ve duyarlı olmamasına rağmen kişisel gelişimin 3-4 yaşlarından sonra durduğu iddiası, oldukça abartılmış ve mübalağa edilmiş bir konudur. Çünkü her ne kadar matematiksel-dinamik zeka (IQ) doğuştan gelen özellikler taşısa da, duygusal zeka-sosyal zeka(EQ=Akıl) yaşla beraber sürekli tekamül eden, gelişen bir karakter izler.
ERKEK VE KADINLARDA BEYİN AĞIRLIĞI
Genel kural olarak gelişmiş hayvanların beyinleri basit yapılı hayvanlarınkinden, iri yapılı hayvanların beyinleri de küçük hayvanlarınkinden daha büyük ve karmaşıktır. Ama beyin büyüklüğünün zekâ ile hiçbir bağlantısı yoktur. İnsanlarda yetişkinlerin beyinlerinin çocuklarınkinden, erkeklerin beyinlerinin kadınlarınkinden biraz daha büyük olmaları yalnızca yaş, vücut ağırlığı ve cinsiyet farkından kaynaklanır. Bir beyine bakarak, onun bir kadına mı yoksa erkeğe mi ait olduğuna karar veremezsiniz, çünkü aralarında şekil olarak gözle görülür büyük bir fark yoktur. Ancak her iki cinsiyetin beyinleri arasında ortalama bir büyüklük ve ağırlık farkı vardır. Kadınların beyni, erkeklerinkinden yaklaşık yüzde 10 daha küçüktür. Ortalama yetişkin bir kadının beyin ağırlığı 1250 gram, erkeğin beyninin ağırlığı ise 1375 gramdır. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli husus, kadınların vücut ağırlıklarının da erkeklerden yüzde 10'un üstünde bir oranla hafif olmasıdır. Yani kadının beyninin vücuduna oranı yaklaşık yüzde 2,5 iken erkeğin yüzde 2,2'dir. Sonuçta kadınlar vücutlarına oranla daha büyük bir beyne sahiptirler. Bu noktadan baktığımızda “erkeğin beyni kadınınkinden daha ağırdır” demek, olaya yüzeysel yaklaşmaktır. Zira önemli olan beyin ağırlığının, vücut ağırlığına oranıdır.
ZEKA, BEYİN AĞIRLIĞINA YA DA KIVRIMLARA MI BAĞLI?
Beyin ağırlığı, zekâ için bir gösterge değildir. Yunusun beyni ortalama 2270 gram ağırlıkta olup insanınkinden yaklaşık 1,66 kat daha ağırdır. Ancak bu, yunusların insanlardan daha zeki oldukları anlamına gelmez. Beyin ağırlığı ile zekâ orantılı olsaydı 5 kiloluk beyni ile fil karadaki hayvanların hepsinden, 9 kiloluk beyni ile balina tüm canlılardan daha zeki olurdu. İnsan beyninden 7 kat daha ağır olan balina beyni, kendi vücudunun 40 binde biri kadardır.
Beynin kabiliyeti, bazı bilim adamlarının iddia ettiği gibi kıvrımlarının sayısına da bağlı değildir. Zira bazı balıkların beyin kıvrımlarının sayısı insan beynindekinden daha fazladır. Dolayısıyla zekâ ve algılama beyindeki kıvrımların sayısı ve yoğunluğu ile de ölçülemez. Asıl hadise nöronlar arası bağlantıların (snapslar’ın) azlığı ya da çokluğudur. Beyin ağırlığı ve kıvrımları ne olursa olsun zekayı esas belirleyen husus snapsların yoğunluk özellikleridir. Her ne kadar IQ, genetik yani doğuştan özellikler taşır, ancak EQ, zamanla gelişebilir, şartlara göre değişebilir ve tekamül edebilir, bu nedenle sonradan IQ geliştirilemez dense de ben aynı fikirde değilim. Zira IQ de, EQ kadar olmasa da beyin egzersizlerine ve çalışmaya bağlı olarak gelişip yükselebilir. Nasıl ki, kaslara yönelik spor aktiviteleri, kasları geliştirip, hacmini büyütebiliyorsa, aynı şekilde beyinde de kullanmaya bağlı olarak snaps yoğunlukları giderek artabilir ya da azabilir. Böylece IQ dediğimiz dinamik-matematiksel zeka da olumlu veya olumsuz değişebilir mahiyettedir.
Diğer taraftan nöronlar arası bağlantı yani sinaps ağı açısından kadınların beyni daha komplekstir. Bu yapı sayesinde, kadınlar bir konuya birçok farklı açıdan bakabilirken, erkekler maalesef bir iki yönden konuyu irdeleyebilirler. Kadınların beyni işlevsel açıdan çok daha iyidir. Örneğin sohbet esnasında; erkeklerin beynindeki kategori konularından sadece bir tanesi açılır ve saatlerce o konu etrafında konuşurlar, yani elektronikten konuşurken sohbet bir süre sonra başka bir konuya gitmez. Bir konu diğeriyle bağlantılı değildir. Kadınlar ise bir konuda konuşmaya başlayıp olayı her şeyle bağlantılı hale getirebilirler. Tek bir konudan başlayıp sonra saatlerce konudan konuya geçebilirler. Dolayısıyla daha renkli ve zengin bir bakış açıları olduğunu söylemek mümkün.
ALGI VE FARKINDALIK
Kadınlar çevrelerindeki hemen hemen her şeyin farkındadırlar, ergenlik dönemindeki çocuğun sıkıntıları, okulundaki başarı düzeyi, eşin iş hayatındaki başarı ve başarısızlıkları, yakın bir arkadaşının evliliği ile ilgili hisleri... Kadınlar bunu içgüdüsel olarak hissederler. İçgüdü, uzaydan gelen ilham değildir. Bu, kadın beyninin çevresinden beş duyusu ile aldığı verileri işlemesi ile gerçekleşmektedir. Kadınların beyni erkeklere kıyasla özellikle vücut dilini çözme, karşısındaki kişi konuşmasa dahi onu anlama hücreleri ile donatılmıştır. Ergenlikten sonra bu daha da gelişir. Kadınların östrojen düzeyleri, içgüdülerini geliştirmelerinde önemli rol oynamaktadır. Kadın beyni, en küçük ipuçlarını değerlendirerek başkalarının düşüncelerini, inanç ve eğilimlerini, duygularını keşfetme konusunda erkek beynine göre çok daha ustadır.
Kadın beyni adeta yüksek teknoloji ile donatılmış yüksek performanslı bir duygu makinesidir. Her an başkalarının duygu değişikliklerini tarar, farkları yakalar. Buna karşılık erkek beyni ses tonu ve yüz ifadelerinden, vücut dilinden duyguları ve duygu değişikliklerini çözecek radar keskinliğine sahip değildir.
BİLİNEN EN BÜYÜK BEYİN
Bilimsel çalışmalar ilk insanların beyninin günümüz modern erkeğininkine göre 100 santimetreküp daha büyük olduğunu göstermiştir. Bilinen en büyük beyinlerden biri Rus yazar Turgenyev’inkiydi ve 2021 gramdı. Dünyanın en zeki bilim adamlarından biri kabul edilen Einstein’ın beyni ise 1230 gramdı. Hâlbuki ortalama insan beyni 1375 gramdır. Yani ağırlık itibariyle Einstein’ın beyni ortalama insan beyninden daha hafiftir.
Harvard Tıp Fakültesi'nden bir grup bilim adamının yaptığı araştırmada, korteksin belli bölümleri, genel büyüklüğüne oranla kadınlarda daha büyükken, diğer kısımların ise erkeklerde daha büyük olduğunu görmüşlerdir. Anatomik farklılıkların bilinç ve algı becerilerinde farklılık oluşturup, oluşturmadığı henüz bilinmemektedir. Diğer birçok şey arasında, bu araştırmacılar ön korteksin bazı kısımlarının, yani daha yüksek bilinç fonksiyonlarının, kadınlarda erkeklere oranla daha büyük olduğunu buldular. Bunlar, duygusal tepkilerle ilgili olan limbik korteks kısımlarıydı. Diğer yandan, erkeklerde uzamsal(geometrik) algılama ile ilgili olan parietal korteksin kadınlara oranla daha büyük olduğu görüldü.
Bazı bilim adamları, lisan ve kavramayla ilgili olan beyin bölgesinde, kadınlarda daha yüksek sinir yoğunluğuna rastlamışlardır. Kortekste altı katman vardır. Araştırmacılar, bu katmanların ikisinde, kadınlarda erkeklere oranla birim başına daha fazla sinir bulunduğunu görmüşlerdir.
KADINLAR GİZLİ LİDERLERDİR
Kadınların işitsel kortekslerinde sinirlerin daha fazla olması, kadınların sözel akıcılık yeteneklerinin erkeklerden daha iyi olmasını sağlamaktadır. Kadınlarda her iki beyin yarımküresini birbirine bağlayan korpus kallosum, daha iyi gelişmiştir. Bu nedenle kadınlar her iki beyin yarımkürelerini, ikisini birden daha iyi kullanırlar. Bu nedenle her ne kadar pratiğe çok yansımasa da kadınların lider özellikleri daha baskındır. Aynı şekilde özellikle bazı kültürlerde, erkek evin reisi gibi bir görüntü verse de, gerçekte nihai kararlar çoğunlukla kadınların fikirleri doğrultusunda gerçekleşir. Kadınlar bilinçli ya da bilinçsiz olarak arka planda duruyor gibi görünseler bile, karar aşamalarında genellikle asıl aktör rolündedirler.
Erkekler de ise sol ya da sağ beyinden biri daha baskın durumdadır. Yani sol ya da sağ beyinden birinin daha ön plana çıkması, erkeklerde daha çok rastlanan bir durumdur. Bu nedenle gelişmiş sağ beyin özelliklerinden dolayı, mimarlık, ressamlık, heykeltraşlık gibi sanatsal beceriler ile terzilik, aşçılık gibi bireysel-sosyal yetenekler, kadınlara göre erkeklerde daha baskındır. Dolayısıyla kadınlar, her iki beyin yarımküresini iyi kullanırken, erkeklerin sağ ya da sol beyinden birini çok daha iyi kullanabilme özellikleri vardır.
Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz
Paylaş