Paylaş
Yeni şeyler öğrenmede problem vardır. Beynin kayıtlama merkezi Alzheimer’deki gibi bozulmamıştır ancak yeni bellek kaydında gecikme ve zorlanma vardır. Okuduğu şeyleri anlamak için tekrar tekrar okumak zorunda kalınır. Kitabın bir sayfası okunurken, bir önceki sayfaya sık sık bakılır. Ezber yapmak zorunda olanlar için daha da farklı bir sıkıntı vardır. Bunun için her zamankinden daha çok zaman harcanır.
BEYİN YORGUNLUĞUNUN EKONOMİYE YANSIMALARI
Beyin yorgunluğu, hiç şüphesiz gerek bireysel gerekse milli ekonomiye de çok zararlar verir. Kişilerin verimliliği düşer. Yeni şeyler üretmek nerdeyse imkansız hale gelir. Sorunlara pratik çözümler getirilemez. Analitik ve çözümleyici düşüncelerde olumsuz etkilenmeler olur. Yatırım ve bütçe planlamalarında hatalar yapılır.
Her zaman başarılı bir grafik çizen bir yönetici, beyin yorgunluğuna maruz kaldığında, performans düzeyi hızla düşmeye başlar. Kişi kendisindeki değişiklikleri fark eder ama çoğu zaman adlandıramaz. Bunun bir rahatsızlık olduğunu düşünmez. Bazen de mevcut performans düşmesi yaşlanma gibi nedenlere bağlanarak kılıf bulunmaya çalışılır. Sonuçta firmanın atılımları durur. Rakipleri öne çıkmaya başlar.
Çalışanlar için de aynı şeyler geçerlidir. Kişisel üretim düşer. Çalışanın arkadaşları ile olan ekip ruhu ve diyaloglarında zedelenmeler belirmeye başlar. Daha sinirli ve alıngan olunur. Motivasyon düşer, her kademede genel bir isteksizlik meydana gelir.
Öğrencilerde de durum farklı değildir. Daha önce başarılı olan öğrencinin notları tedricen düşmeye başlar. Anne ve baba bu değişiklikleri er geç fark eder ve panikleme olabilir. Ebeveyn görülen olumsuz değişikliğe bir anlam veremez ve kendilerine göre nedenler aramaya başlarlar.
BEYİN YORGUNLUĞU SEBEPLERİ NELERDİR?
Kronik stres: Uzun süreli stres altında olmak ve stresi ortadan kaldıran faktörleri uygulamamak, beyin yorgunluğu ile neticelenir. Kişi stresi oluşturan nedenleri bertaraf edemezse beyin yorgunluğu nedeniyle performans düşüklüğü kaçınılmazdır. Birçok yönetici katı bir disiplin yaklaşımı ile çalışanlarından daha çok verim alacağını zanneder. Halbuki durum hiç de göründüğü gibi değildir. Hoşgörüsüz katı disiplin uygulamaları, iş verimliliğini en az yarı yarıya düşürür. Dolayısıyla aşırı disiplin gibi nedenlerle stres oluşturan yöneticiler, genel şirket profili açısından da olumlu değillerdir ve hedefledikleri ekonomik rakamlara ulaşamazlar.
Hasta bina sendromu; Çalışanların odalara tıkılıp, sağlıksız şartlarla konumlandırılması beyin yorgunluğu ile sonuçlanır. Güya bina ve oda tasarrufu düşünülerek, bir kişinin ancak çalışabileceği odalarda 3-5 kişinin çalışmaya zorlanması kişisel verimliliği ve performansı düşürür. İdeal olan binanın, geniş odalarda bir ya da iki kişinin çalışacağı şekilde düzenlenmesidir. Havalandırma tertibatının iyi çalışması ve oda sıcaklığının ideal düzey olan 23 derecede olması da çok önemlidir. Aşırı sıcaklık beyin fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Yapılan bilimsel araştırmalar insan beyninin soğuk ortamlarda daha iyi performans sergilediğini göstermektedir. Bu sebepten oda sıcaklığı 23 derecenin üstünde olmamalı ancak üşüyecek kadar da soğuk olmamalıdır. ABD de yapılan bir araştırmada 40 kişilik bir ekip birer ay ara ile sağlıklı ve sağlıksız bina şartlarında çalıştırılmış. Hasta bina koşullarındaki performansın sağlıklı bina şartlarına göre %40 daha az olduğu belirlenmiştir.
Elektronik cihazlar: Çalışma ortamında çok sayıda gereksiz elektronik cihazın bulunması da beyin yorgunluğuna neden olmaktadır. Elektronik cihazlardan yayılan elektromanyetik dalgaların en çok nüfuz ettiği yer beynimizdir. Bu nedenle çalışma ortamı olabildiğince sade olmalı ve sık sık havalandırılmalıdır.
Elektromanyetik kirlilik: Cep telefonu sinyalleri, televizyon ve radyo dalgaları, telsiz dalgaları, yüksek gerilim hatları, baz istasyonları atmosferimizi çok önemli düzeyde kirletmektedir. Kanaatimize göre elektromanyetik kirliliğin henüz ne gibi zararlar verdiğini tam olarak belirleyememiş olsak da, beyin yorgunluğuna neden olduğu muhakkaktır. Önümüzdeki yıllarda ‘’dumansız hava sahası’’ teriminin yanı sıra ‘’dalgasız hava sahası’’ ifadelerini de duyacağa benzemekteyiz. Son yıllarda artan Alzheimer ve demansiyel sendromların arkasında ‘’elektromanyetik kirlilik’’ çıkarsa hiç şaşırmayız.
Manyetik alan eksikliği: Beyin yorgunluğuna ve kronik yorgunluk sendromuna neden olur. Özellikle uzayda manyetik alan eksikliği olduğu için astronotlar için problem teşkil eder. Elektromanyetik yoğunluk, mıknatısın demiri çekmesi gibi insan vücudundaki manyetik enerjiyi çekebilir. Bu nedenle kronik halsizlik ve yorgunluklarda manyetik alan eksikliği de düşünülmelidir.
Alkol alışkanlığı: Alkol, beyin fonksiyonlarını baskıladığından beyin yorgunluğuna neden olabilir. Bu nedenle sürekli alkol kullananlarda unutkanlık ve bellek problemleri kaçınılmazdır.
Uykusuzluk: Sağlıklı bir uyku, beyinin dinlenmesini sağlar. Uykusuzluk ya da sağlıksız uyku beyin yorgunluğu ve unutkanlığa neden olabilir.
Ruh hastalıkları: Özellikle depresyon, anksiyete ve OKB beyin yorgunluğu ile kendini gösterebilir.
İlaçlar: Bazı ilaçlar tedavi edici etkilerinin yanı sıra beyin yorgunluğuna ve durgunluğuna neden olabilirler. Örneğin antipsikotikler ve kanser ilaçları böyledir. Bazı depresyon ilaçları da bir yandan depresyonu düzeltirken diğer yandan beyin yorgunluğu yapabilirler. Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar da aynı şekilde beyin yorgunluğuna özellikle beyin durgunluğuna sebebiyet verebilirler.
Vitamin eksikliği: Özellikle B12 folik asit, demir eksikliği ve tiroit hormonlarının yetersizliği beyin yorgunluğuna ve durgunluğuna neden olabilir.
Plastik kaplar: Mümkün mertebe, plastik kaplarda bulunan yiyecek ya da içeklerden uzak durulmaya çalışılmalıdır. Plastik kaplar, özellikle ısı ile karşılaştıklarında (örneğin güneş altında ya da mikrodalga fırınla ısıtıldığında) içerisinde olan sıvı ya da katı yiyeceklere bisfenol A veya dioksin gibi çeşitli toksinler bırakmaktadır. Bu noktada plastik çatal, kaşık ya da bıçaklar, ister istemez ısı ile karşılaşacakları için oldukça risklidir. Söz konusu toksinler başta beyin yorgunluğu olmak üzere birçok hastalığa neden olmaktadır.
Tarım ilaçları: Tarım alanlarında, bahçelerde ve seralarda, daha fazla ürün almak ve alınan ürünleri daha dayanıklı hale getirmek için birçok zehirli tarım ilacı ve kimyasal kullanılmaktadır. Özellikle meyve ağaçları, çiçek açtıktan, son ürün alınıncaya kadar defalarca ilaçlanmakta böylece böcekleri ve haşereleri uzak tutmak için kullanılan zehirli toksik kimyasallar meyvenin ya da sebzenin her yerine sirayet etmektedir. Bu nedenle beyin yorgunluğu, unutkanlık ve daha birçok hastalıktan korunmak için mümkün mertebe tarım ilacı değmemiş doğal meyve ve sebzeler tercih edilmelidir.
Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz
Paylaş