Paylaş
Ya güçlü olmalısın ya da güçlü durmalısın. Yeter ki zaafın, zayıflığın ortaya çıkmasın.
Oysa saklamaya çalıştıklarımız insanlığımızın bir parçasıdır. Onları zayıflık olarak adlandıransa zihnimizdir, diğer zihinlerdir.
Ağlamak, yardım istemek, acı çekmek, çare bulamamak, bilmemek; duygularını, korktuğunu, endişelendiğini, sevdiğini söylemek ya da belli etmek güçsüzlük diye düşünenlerimiz var. “Korktuğunu belli etme ezerler, üzüldüğünü belli etme acırlar”, “erkek adam ağlamaz”, küçücük çocuklara bile “ağlama sen güçlüsün, kocaman oldun artık” diyenimiz; böyle görmüş, bu şekilde kabullenmişlerimiz var. Bu yüzden duygularımızı belli etmiyor, kuyruğu dik tutuyor, gözyaşımızı içimize akıtıyor, koşullar ne olursa olsun yardım istemiyor, tek başımıza her şeye rağmen kimseden destek almadan ayakta durabiliyorsak güçlüyüz sanıyoruz.
Danışanların büyük bir çoğunluğu yardım ya da herhangi bir şey istemenin onlar için çok zor olduğunu ifade ediyorlar çünkü bunun güçlü duruşlarına ters olduğunu söylüyorlar. Sadece yardım istemek zor geldiği için ya da güçsüzlük olarak değerlendirdikleri duruma düşmemek için de yaşarken daha da zorlandıkları seçimler yapıyorlar. Bunun sonucunda ya başarıyorlar ama yıpranıyorlar, tükeniyorlar ya da başaramıyorlar ve kendilerini çok ağır eleştiriyorlar.
Güçlü olduğumuzu kendimize ve çevremize ispat ve ikna etmeye çalışmayı bıraktığımızda zaten güçlü olduğumuzu keşfederiz.
Oysa ki güçlü olmak ve güçlü gözükmek aynı şey değildir. Herkes, her zaman ihtiyaç duyduğu güce zaten doğuştan sahiptir. 7/24 kendimizde bunu hissetmemizin nedeni düşüncelerimiz, beklentilerimiz, koyduğumuz limitlerimizdir. Kadın, erkek ya da çocuk fark etmez herkesin duygularını belli etmeye, gerekli hissettiğinde yardım almaya ihtiyacı vardır ve bu normaldir, insani haldir, güçsüzlük belirtisi değildir. Bu yüzden güçlü görünmek adına duygularımızla, korkularımızla tek başımıza başa çıkmak ya da çözüm aramak zorunda olmadığımızı bilmeliyiz.
Güçlü olmak kendine sahip çıkmaktır. İçinde bulunulan durumu, duyguları yok saymak, inkar etmek, çaresizce kabul etmek, farklı göstermek değil olduğu haliyle fark etmek, yüzleşmek ve bunun için ne yapabilirim diye kendimize sorup cevaba istinaden harekete geçebilmektir. Kendimizi güçsüzleştiren düşüncelerimizi tespit edip onları aşabilmektir. Zayıf algılanmamak için yaptığımız seçimlerle kendimize verdiğimiz zararları görebilmek bunun yerine bizi çözüme, hedefe, istediklerimize götürecek ihtimalleri görüp doğru seçimleri yapabilmektir. Güçlü olmak birlikten güç doğduğunu bilebilmek; yeri geldiğinde ihtiyaç duyana yardım edebilmek yeri geldiğinde ihtiyaç duyduğu yardımı isteyebilmektir.
Unutmayalım her şey önce kendimizden başlar. İnsan olduğumuzu hatırladığımız ve yargılamayı bıraktığımız; güçlü olmakla ilgili zihinsel kalıplarımızı yıktığımız, düşüncelerimizin, kodların ötesine geçtiğimiz an görürüz: “biz her zaman yeterince güçlüyüz!”
Paylaş