Paylaş
Hepimiz birbirimiz ve kendimiz hakkında türlü beklentiye sahibiz. Bir yandan kendi beklentilerimizin karşılanamayacağı korkusunu yaşarken diğer yandan başkalarınınkini karşılayamayacağımıza dair endişeler taşıyoruz. Bu korkuları ve endişeleri yaşamamak için elimizden geldiğince çabalıyor yine de yaptıklarımızın, bize yapılanların yeterli gelmediğini düşünüyor mutsuz oluyor, mutsuz ediyoruz.
Beklentilerin karşılanması pahasına gerçeğinizden vazgeçmeyin, başkasından da bunu istemeyin.
İlişkilerde mutlu olmayı istiyorsak karşımızdakileri düşüncelerimizde olması gerektiğine inandığımız kişiliklere uydurmaya çalışmayı bırakmamız gerekiyor. Aynı kural kendimizle olan ilişkimiz için de geçerliliğini koruyor. Biz kendimizi de çevremizdekileri de düşüncelerimize paralel olarak istediğimiz şekle gelene kadar yönlendirmeye, değiştirmeye çalışıyoruz ya da kendimizce bir kategoriye dahil edip buna uymadıklarını gördüğümüzde hayal kırıklığı yaşıyoruz. Kimse birbirini olduğu gibi, farklılıkları ile kabul etmiyor tabi bu en başta kendimizi olduğumuz gibi kabul edemiyor oluşumuzdan kaynaklanıyor.
Hepimiz özümüzde tam, benzersiz ve mükemmeliz. Ancak içine doğduğumuz dünyada bize sevilmek için, onaylanmak için, kabul edilmek için belli beklentilere uymamız gerektiği öğretiliyor. Ebeveynlerimizin, öğretmenlerimizin, sevgililerimizin, arkadaşlarımızın beklentilerine uyumlanmak için günden güne özümüzden uzaklaşıyor, özümüzde bir problem olduğuna inanmaya başlıyoruz. Olmaya çalıştığımız kişi bize hüsran, hayal kırıklığı, öfke, acı getiriyor çünkü başkalarının bizden beklentilerine uyumlanmaktan gerçekten ne istediğimizi, kim olduğumuzu, hayattan aldığımız keyfi ıskalar hale geliyor; beklentilerin yarattığı baskının altında ezilmeye başlıyoruz. Oldurma, düzeltme, beklentilerimizi karşılayacak kişiyi yaratma çabamız da karşımızdakileri ve bizi yoruyor.
Kafamızda yarattığımız bir illüzyonun peşinden gidiyor önümüzdeki gerçeklikte karşılığını bulamadığımız da hüsrana uğruyoruz. Görmek istediğimiz gibi algıladığımız kişinin özünün, bizim sandığımızdan farklı olabileceğini kabul etmemiz gerekiyor. Hem kendimiz hem de çevremizdekileri geliştirmeye, daha iyi anlaşabilmek adına ortak yol bulmaya çalışmamızda bir sakınca olmamakla beraber eğer kendinizin veya bir başka kişinin temel özelliklerini sürekli değiştirmeye çalışıyorsanız bilin ki bu durum sadece küskünlük, gerginlik ve mutsuz ilişkiler yaratıyor. Sağlıklı ilişkiler kurmak için ise en başta kendimize sonra da birbirimize “kendimiz olma” alanını ve özgürlüğünü tanıyabilmemiz gerekiyor.
Paylaş