Paylaş
2020 de istisnasız her birimizin değişimi derinden hissettiği ve kabul etmekte zorlandığı bir yıl oluyor. Her gün aklımızın almadığı, “yok artık, bu kadarı da fazla” dediğimiz değişimlerle karşı karşıya kalıyoruz. Dünya düzeni, yaşama şeklimiz, ekonomi, ilişkiler, sistemler ve daha pek çok şey değişiyor. Önceki yaşam şeklimizi, düzenimizi özlüyor ve bir an evvel eski günlere geri dönmek istiyoruz.
Bizi mutsuz eden, isteğimizin dışında gelişen her bir olay, her bir değişim için isyan ediyor; “olmamalıydı”, “keşke başka türlü olsaydı”, “bir an önce eskiye dönsün” diyoruz; yaşananları kabul edemiyor, bu değişim yaşanmamış olsaydı hayatımızın nasıl olacağına dair ihtimalleri hayal ediyoruz. İşte biz tam da bunları yaparak hayata karşı, hayatın getirdiklerine karşı direnmiş oluyoruz.
Gerçekleşen değişimler karşısında gösterdiğimiz tüm bu direnç aslında her şeyi olduğundan daha da zor kılıyor çünkü bizi hem içinde bulunduğumuz anı yaşamaktan hem de gerekli çözümleri bulmaktan alıkoyuyor. Gerçekleşmiş bir olay üzerinde değiştiremeyeceğimiz şeyleri düşünerek, konuşarak harcadığımız her an geçmişte yaşıyor, geçmiş ile uğraşıyor dolayısı ile boşa zaman harcıyor, şimdiki anı yaşamıyor ve hiçbir şey elde etmiyoruz.
Mutsuz olduğumuz tüm değişimler karşısında mutlu olmanın ya da ilerlemenin bir yolunu bulmak istiyorsak yaşanan değişimi kabullenmemiz gerekiyor. Olmasaydı dediğimiz şey “oldu” ve “keşke böyle olmasaydı” demek, olanla ilgili elimizden hiçbir şeyin gelmediği noktaları düşünmek ve konuşmak bu gerçeği değiştirmiyor sadece enerjimizi boşa harcıyor ve bizi olduğumuzdan daha da mutsuz hale getiriyor. Önce bu gerçeği fark etmeli ve kabul etmeliyiz. Ancak o zaman anı yaşamamızı ve ilerlememizi sağlayacak soruyu sorabiliriz: “Peki ben bu şartlarda istediklerimi elde etmek için ne yapabilirim?”
Kabule geçip, değiştiremeyeceklerimiz yerine bu soru aracılığı ile yapabileceklerimize odaklandığımızda “geçmiş” yerine “şimdi”de yaşamaya başlar, sorun yerine çözümleri görebilir hale geliriz. Böylece enerjimizi boşa harcamak yerine daha verimli kullanır, istemediğimiz yöne bakıp mutsuz olacağımıza istediğimiz hedefe bakar umutlu hale geliriz. Hayata karşı direnmeyi bıraktığımızda hayatla uyumlanır ve çok daha kolay bir yaşama adım atarız.
Paylaş