Paylaş
4 öğünden 2 öğüne geçtiğinizde, sindirim, boşaltım sistemleri daha kısa süre çalışacağından; 4 öğüne göre metabolizmanız yavaşlamıştır.
Diğer yandan gün boyu enerji ihtiyacınız devam eder. Enerji kaynağı olarak depo edilmiş şeker ve yağlar kullanır. Bu durum mutlaka zayıflayacağınız anlamına gelmez. Sonuç; günlük olarak alınan ve harcanan enerji arasındaki farka bağlıdır.
2 öğün beslenmeye geçince iştahı yönetemezseniz, daha fazla enerji yüklenebilirsiniz, yani kilo alabilirsiniz. “Spor da yapıyorum” derseniz, neticesi yine, alınan ve harcanan enerji farkını, sporun ne kadar kapattığına bağlıdır. Bu noktada, 1 küçük kare baklavayı 1 saat tempolu sporla yok edebildiğinizi belirtmek isterim. Spor, beslenmede daha fazla saçmalayabilmenin bir yolu değildir. Eklemlerin, iç organların ve tüm vücudun temel ihtiyacıdır.
4 öğünden 2 öğüne geçilince, enerji alımınız da azalmışsa kilo verirsiniz. Bir yandan metabolizmanız da, 2 öğüne düşünce, 4 öğüne göre yavaştır, bakarsınız vermez, kilo korursunuz.
Aralıklı oruç modası gereği 2 öğün beslenen, 16 saat açlığı tercih edenlerin de durumu, günlük enerji alımlarının artıp azalması durumuna göre değişir. Kimi kilo alır, kimi kilo verir, kimisi de aynı yöntemle kilo korur. Yani sonuç kişiden kişiye değişir.
Ramazan’da da 2 öğüne düşülünce olan, bu durumun aynısıdır… Ramazan’da 2 öğüne düşme konusunun ibadet amaçlı olduğunu unutmamalısınız. Aç olanı anlama çabasından kopmadan oruç tutun. Bu yazımın da ana teması olarak belirtmek isterim: “Ramazan bir zayıflama fırsatı değildir.” Aralıklı oruç diyetiyle benzerliğinden yararlanmaya çalışıp, fırsattan istifade sevap da kazanmak olmasın amacınız...
Çok abartılı sofralar ile kendinizi ve oruç tutanları ödüllendirmeye çalışmayın. Bedenin günlük gereksinimi olan besinlere öncelik tanıyın ve yemeyi durdurun. Besin zaaflarınızı ise tadımlık bırakın. Bu sayede Ramazan’dan sağlıklı biçimde “hafif” kilo vererek veya kilonuzu koruyarak çıkın. Şeker Bayramında ise kilo korumaya bakın. Sağlığınız, tam olarak bu ayrıntılarda gizlidir.
Her sene bahsettiğim üzere, 11 ay fazla kilo yüklenip, Ramazan’da 2 öğüne düşmek suretiyle kilo vermek, orucu “zayıflama fırsatı olarak görmek” şu sebeple de hatadır: Yavaşlayan metabolizmaya rağmen kilo vermek (özellikle metabolizma hızı zaten düşük olan kas kütlesi zayıf ufak tefek kadınlar için), şok diyet enerjisinde Ramazan boyunca beslenildiğine işarettir. Bu da; sonrasında, kas kaybı, insülin direnci, önüne geçilmesi zor iştah ve karbonhidrat atakları demek olabilir. Ramazan Bayramından sonra kilo vermek ve erişilen ağırlığı başarıyla korumak için, 11 ayınız daha var.
İşin aslı, her gün metabolizmanızın sağlığını düşünerek beslenmenizi öneririm. Daha soğukkanlı, iradeli, prensipli beslenmeyi ilke edinin. Besin zaaflarınıza yıl boyu çeki düzen verin. Uçlarda gezmeyin. Besin zaaflarınızı kendinize tamamen yasaklamayın, dolu dizgin de tüketmeyin. Zaaflarınıza yıl boyu yer verin ama güvenli porsiyonda ve sıklıkta tutun. Unutmayın; “size bahşedilmiş organlara, hayat boyu özen göstermek de şükürdür, ibadettir”. Yılda 1 ay değil…
Oruç, Şeker Bayramı ve sonrasında da kilo kontrol süreçlerini sağlıklı yönetemiyorsanız, her sene Ramazan’da, bayramda ve sonrasında kilonuzda derin iniş çıkışlar görülüyorsa, büyük olasılıkla, önemli hatalar yapıyorsunuzdur. Kesinlikle bir diyetisyenden yardım almalısınız. Sağlıklı beslenip amacına uygun oruç tutuğunuz bir Ramazan geçirmeniz dileğimle...
Paylaş