Paylaş
Endonezya ve Malezya’da Gaharu, Tayland’da Mai Kritsana, Laos’ta Mai Ketsana, Çin’de Chengxiang, Arapça konuşan ülkelerde Shajarat-al-oudh, İngilizce konuşan ülkelerde Agarwood, Heartwood, Aloewood, Eaglewood ismiyle bilinmektedir.
Ağaç, Himalaya, Doğu Hindistan, Bangladeş, Çin, Endonezya, Tayland, Laos ve diğer güney Asya bölgelerinde 700-1400m rakımları arasında kalan alanlarda yetişmektedir. Ağacın doğal yollarla veya insanlar tarafından üretim amaçlı yaralanarak mantar ile enfekte edilmesi ile bitki bu yarayı iyileştirmek için özel bir reçine salgılar. Parfumeri sanayisinde kullanılan bitkiye has kokuyu sağlayan bu reçinedir. Ağaç yaşlandıkça reçine salgısı yoğunlaşır ve ağacın değeri artar. Genelde 6. yılda ağaç hasat edilir, ancak dünyada 100 yaşındaki ağaçtan elde adilen yağ (Parfüme dönüştürülür) olduğu söylenmekte ve satılmaktadır.
Bitki, binlerce yıldır farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Parfüm olarak ya da sağlık uygulamalarında Ayurvedik tıp, Tibet tıbbı, Doğu Asya tıbbi ve Arapça konuşulan ülkelerdeki geleneksel tıp uygulamalarında yeri olan bir bitkidir.
Bitkinin kimyasal yapısını oluşturan temel maddeler; alkaloidler, antrokinon, tanin ve triterpenoidlerdir.
Parfüm olarak kullanılmıştır. Yakılarak çıkan dumanının güzel kokusu nedeniyle Müslümanlar, Budistler ve Hindular tarafından kullanılmıştır. İslam kültüründe, gelen misafirlere gösterilen saygının, Japon kültüründe geleneksel koh doh tarzı agarwood tozuyla yapılan bir çeşit tütsü işlemi ile detoks sağlamak için kullanılmıştır.
Tıpta bitkinin kullanılan kısımları; yaprak, kabuk ve kökleri olup, ağaçtan damıtma işlemi ile elde edilen uçucu yağı çok değerledir (1 gramı 1.5 gram altın değerinde olup yılda 1.2 milyar dolarlık bir pazarı olduğu hesaplanmaktadır).
Geleneksel tıpta kullanımı
Antioksidan (detox sağlayıcı ve yaşlanma yavaşlatıcı) aktivite: Ağacın yaprakları belirli bir dozda tüketildiğinde vücutta oluşan veya vücuda dışarıdan giren zararlı maddelerin yaptığı hasarlanmayı azaltır. Böylece halsizlik, yorgunluk şikayetlerinde azalma ortaya çıkar. Ağız tadında düzelme yapıp iştahı arttırır. Yine, anti-oksidan etki ile kalbi güçlendirici özelliği oluşur. Ancak yüksek dozlarda kendisi de zararlı yan etkilere sebep olabilir.
Şeker hastalığına karşı aktivite:
Farelerde yapılan çalışmalarda ağacın yapraklarının kullanıldığı ekstre (yaprak çayı gibi) kan şeker düzeylerini %40-50 oranında azaltıcı etki sağlamaktadır. Etkisinin, kan dolaşımındaki şekerin, hücre içine çekilmesini artırarak sağladığı belirlenmiştir.
Karaciğeri koruyucu etki:
Yapraktan elde edilen ekstresi (Veya çayı), farelerde karaciğer toksisitesini düzeltme yönünden deve dikeni tohumundan elde edilen bir madde olan silmarin ile karşılaştırılmış ve onun kadar etkili olabileceği belirlenmiştir.
Anti-inflamatuvar (Yangı azaltıcı) ve ağrı kesici aktivite:
Yapraktan elde edilen sıvı eksresi (veya çayı) ve kabuk ekstresi (veya çayı), ile yağının anti-inflamatuvar etkisi farelerde denenmiş ve sentetik anti-inflamatuvar ilaçlara yakın güçte etkisinin olduğu belirlenmiş. Geleneksel tıp uygulamalarında iltahaplı eklem romatizması (romatoid artrit), gut hastalığında, diş ve boğaz ağrılarının giderilmesinde kullanılmaktadır. Bitkinin gövde kısmı ekstraktının (Veya tozunun çayı) ağızdan verilmesi ile farelerde ağrıda azalmaya neden olduğu belirlenmiştir. Udi hindi yağı masajı ile ateşe bağlı titreme, diş ağrısı, baş ağrısı yakınmalarında azalma sağlanmaktadır.
Alerji önleyici (Anti-histaminik) etki:
Sıvı yaprak ekstresi (veya çayı) ile yapılan çalışmalarda, farelerde allerjik reaksiyonu ve kaşıntıyı azalttığı belirlenmiştir. Bu etkiyi, alerjik maddeye karşı vücuttaki mast hücrelerince salgılanan ve alerjik reaksiyonu oluşturan maddelerin salınımını baskılayarak yaptığı belirlenmiştir.
Mikropları yok edici (Anti-bakterial, Anti-viral) aktivite:
Yağı ve kuru yaprak (veya çayı) ve kabuk ekstrelerinin (tozunun çayı) anti-bakteriyal etkisi belirlenmiştir. Bu nedenlerle bronşit, ishal, kanlı ishal yakınmalarında, çiçek hastalığı gibi viral enfeksiyonlarda geleneksel tıpta kullanılmaktadır.
Merkezi sinir sistemine olan etkisi:
Yaprak ekstresi (yaprağının çayı da aynı etkiyi gösterebilir) kullanılarak yapılan bir çalışmada, Alzheimer hastalığı (erken bunama) olan farelerde beyin dalgaları ve beyindeki bazı kimyasal maddelerin düzeylerine etkisi değerlendirilmiş ve sonuçta hastalık bulgularında azalma olduğu belirlenmiştir. Udi hindi yağının buharının inhalasyonu (burun ve ağızdan ciğerlere çekilmesi) sedatif (rahatlatıcı, gevşetici, uyku verici) etki yapmaktadır. Bitkinin, aynı zamanda anksiyeteyi düzelttiği belirlenmiştir.
Kanser hastalarında kullanımı:
Udi hindi bitkisinin kanser hastalarında kullanımı ile ilgili bilimsel yapılmış bir çalışma yoktur. Bazı metinlerde akciğer ve mide kanserlerinde kullanımı ile ilgili bir kaç cümlelik notlar yazılmışsa da, kemoterapi ilaçları, immünoterapi veya tirozin kinaz inhibitörleri gibi akıllı ilaç tedavileri veya radyoterapi ile birlikte kullanımı konusunda hiçbiri bilgi yoktur. O nedenle kanser hastalarında kullanılmaması, özellikle de standart tedavileri devam eden hastalarda kullanılması önerilmemektedir.
Bunların dışında geleneksel tıp uygulamalarında:
Boğaz ağrılarının giderilmesi, burun tıkanıklığının açılması, ağız kokularının giderilmesi, kadın ve erkeklerde cinsel uyarıcı (afrodizyak), cildi yenileyici (cilde maske olarak uygulandığında ölü derileri yok edici ve lekelerin giderilmesini ), hafif yanık ve egzama tedavisi, hıçkırık, bulantı tedavilerinde de kullanılabilmektedir.
Udi hindi bitksini nasıl kullanabiliriz?
1- Yaprağı:
1 çorba kaşığı yaprağı, kaynamış 1 su bardağı suda 10 dakika demleyip içebiliriz. 20 gün içip 10 gün ara vererek kullanabiliriz.
2- Kabuktan elde edilen tozu:
1 çay kaşığı tozu, bir su bardağı kaynayan suda 2 dakika kaynatıp sonra 10 dakika demleyip içelebilir. 20 gün kullanıp 10 gün ara verilmelidir.
3- Yağı:
1 kaç damla yağı karın cildine damlatıp ovarak masaj yaparız veya 2-3 damla yağı, 1 kase suya damlatıp, buharını içimize çekebiliriz.
Hepinize sağlıklı ve mutlu günler dileklerimle.
Paylaş