Paylaş
Bu çalışmalardan bazılarından kısaca bahsetmek gerekirse;
Haziran 2020'de yayınlanan bir araştırmada, son 16 yıldır aynı yerde yaşayan 186.981 kadının, sokak aydınlatma ışık düzeyleri uydu verilerine göre incelemeye alınmış. Sokak ışıklandırma düzeyi 4 aşamaya ayrıldığında, ışıklandırması en çok olan ile en az olan yer karşılaştırıldığında, özellikle menapoza girmiş kadınlar arasında, ışıklandırmanın en yoğun olduğu (Seviye 4) yerlede yaşayanlarda, en az yoğun olan yerde (Seviye 1) yaşayanlara göre meme kanseri riskinin %10 arttığı belirlenmiştir.
Güney Kore’de yapılan ve 2015’de yayınlalan bir çalışmada, gece ışık kirliliği en yüksek olan yerleşim yerlerinde yaşayan kadınlarda meme kanseri riskinin diğer bölgelee göre daha fazla olduğu ancak akciğer, barsak, mide, rahim ağzı ve karaciğer kanser görülme riskinin fark göstermediği bulunmuştur.
2010’da yayınlanmış bir çalışmada, 164 ülkenin verileri değerlendirilmiştir. Meme, akciğer, kalın barsak, larinks ve karaciğer kanseri yönünden karşılaştırma yapıldığında; doğurganlık oranı, gelir, nüfus yoğunluğu, elektrik kullanım oranı gibi gelişmişlik düzeyi ve çevresel faktörler de değerlendirmede gözönünde bulundurulduğunda, yapay gece ışıklandırmasına fazla maruziyet ile meme kanseri riskinin %30 oranında arttığı, diğer kanser türlerinde ise artış olmadığı belirlenmiştir.
2008 de İsrail’de yapılan bir çalışmada; doğum yaşı, nüfus yoğunluğu veya gelir düzeyi gibi çeşitli faktörler de dikkate alınarak bir analiz yapıldığında; en yüksek ışık olan ile en az düzeyde ışık alanlar arasında karşılaştırma yapıldığında, fazla ışıklandırmalı alanlarda yaşayanlarda meme kanseri riski %73 artar iken akciğer kanseri riski aynı kalmış. Yine İsrail’de yapılan ve 2016’da yayınlanan bir çalışmada fazla yapay ışıklandırma maruziyet ile meme kanseri arasında ilişki belirlenirken, gece daha fazla uyuyanlar, sokaktan içeriye daha az ışık alan yatak odasında uyuyanlarda meme kanseri riski azalmış olarak bulundu.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Kaliforniya’da yapılan ve meme kanseri öyküsü olmayan 106.731 bayanın incelendiği bir çalışma 2014 yayınlandı. Çalışma, 1995–2010 yılları arasında toplanan bilgiler ile yapıldı. Bu çalışmanın sonucunda; daha fazla sokak ışığı olan yerde yaşayanlarda %12 meme kanser riski artmış olarak belirlendi.
Avusturalya çalışmasında, 2009-2011 yılları arasında 1205 meme kanserli ve 1789 kansersiz kişi incelendiğinde, gece 12.00- sabah 05.00 arası mesai dışı çalışanlarda %12 meme kanserinde atış görüldüğü belirlendi.
Bazı çalışmalarda, yapay gece ışığına uzun ve yoğun maruziyet ile meme kanseri gelişme riskinin bazı fakörlerle daha da arttığı belirlenmiştir;
Bir Amerikan çalışmasında; 109.672 kadın, 1989-2013 yılları arasında kümülatif yapay gece ışığı maruziyet değerleri, sigara tüketimi ve meme kanseri gelişimi yönünden incelendi. Sigara içenlerde riskin daha da arttığı ve içmeyenlere göre %21 daha fazla meme kanseri geliştiği belirlendi.
Yapılan bir Güney Kore çalışmasında; alkol, şişmanlık, çevresel diğer risk faktörleri gözünene alınarak inceleme yapıldığında; alkol yoğun tüketenlerde risk daha da artmış olarak belirlendi.
Daha fazla yapay gece ışığına maruz kalanlarda meme kanseri neden fazla görülmekte?
Dünya nüfusunun %80’i, (Avrupa ve Kuzey Amerika nüfusunun %99’u) ve dünya yüzölçümünün yaklaşık 5’te birinde, çoğunlukla sokak aydınlatmalarından kaynaklanan ışık kirliliği vardır.
Sokak lambaları, bilbortlar, güvenlik ışıkları, alışveriş merkezleri gibi yerlerdeki dekoratif ışıklar, konut dışındaki diğer yapay ışık kaynaklarıdır. Yapılan değerlendirmelerde ay ışığı olan bir gökyüzü gecesine göre, şehir ışıkları 200.000 kez daha daha fazla aydınlık oluşturmaktadır.
Hayvan ve epidemiyolojik çalışmalar, gece ışığa maruz kalmanın (ALAN) vücuttaki günlük sirkadiyen ritmi bozduğu ve gece yapılan melantonin salgısını azalttığını göstermiştir. Bu azalmanın östrojen dengesini bozarak meme kanseri riskini arttırdığı düşünülmektedir.
Gece yapay ışığa maruz kalmanın oluşturduğu bu etkiler şu mekanizmalar ile oluşmaktadır: Gece, sokaklardaki metal halojen lamabalar, civa dumanlı lambalar, florasan lambalar ve mavi-beyaz LED lambalardan çıkan ( Ayrıca, ev içindeki televizyon, akıllı telefonlar, elektronik ve elektrikli aletler de benzer etkiye sahipirler) 440-520nm boyutunda kısa dalga boylu ışıklara maruz kalmak (doğal ışığa göre yapay ışıkların yoğunluk ve spektrumu farklı), bir fotopigment olan melatopsini içeren, imajı algılayamayan ancak ışığa duyarlı göz retinasındaki fotoreseptörleri etkiler. Reseptör uyarılması ile suprakiazmatik çekirdek etkilenir. Bu uyarı ile beyindeki suprakiyazmatik çekirdekten yönetilen, pineal bezin melatonin salgısının baskılanması ile oluşan clock (Türkçesi; Saat) geninde baskılanma ile sirkadiyen biyolojik ritmde değişiklikler oluşur. Sonuçta bu ritim bozukluğu; vücut fizyolojisini, bağışıklığı ve davranışsal ritmik fonksiyonların bozulmasına neden olmaktadır. Yirmidört saatlik siklüsün karanlık fazında salgılanan pineal melatonin (N-asetil-5-metoksitriptamin), memelilerdeki sirkadiyen regülasyonu sağlayan hormanal modülatördür. Böylece, sirkadian genlerin değişime uğraması ile hücre siklüsü düzeni bozulur. Yine, melatonin salgısının baskılanması ile östrojen salgısı artar. Östrojen fonksiyonunda bozulma, termoregülatuvar ve immün fonksiyonlarda bozulma, serbest radikal biyolojisinde bozulmaya neden olur. Melatonin östrojen aracılı hücre bölünmesini düzenler. Ayrıca, büyüme faktörleri, proto-onkogenler gibi çeşitli protinlerin üretim ve salınımını regüle eder. Melatoninin anti- kanser etkisi ile ilgili çeşitli mekanizmalar tarif edilmektedir. Bunlar: 1-Direkt etki ile kanser gelişminin önlenmesi (bölünmeyi önleyici etki, anti-oksidan özellik, DNA bozulmalarının baskılanması ve DNA tamirinin artması), 2-Beyin üzerindeki etki (Retinohipotalamik pinal aks bozulması) ile kadınlık hormon düzeylerinde farklılaşmaya neden olmasıdır. Melatonin eksikliği ayrıca; kronik inflamasyon, depresyon, şeker hastalığı ve kardiyovasküler hastalıklar ile de ilişkilidir. Melatonin azalmasının, iştah ve enerji harcama mekanizmaları üzerinde etkisi olan Leptin ve Ghrelin’e olan olumsuz etkisi ile obesiye neden olur.
Yapay ışığa uzun süre maruz kalmanın diğer bir nedeni çalışma hayatındaki gece mesaileridir. Gece mesaiye kalan kadınlarda, hem uykusuzluk nedeniyle hem de yapay ışığa uzun süre maruz kalma nedeniyle sirkadiyen ritm ve melatonin salgı baskılanması olmaktadır. Yapılan bir çalışmada, gece mesaisine kalan kişilerin idrar 6-sulfatoksimelatonin seviyeleri 10:9 ng iken, gün içi mesaisinde çalışanlarda 15.4 ng olarak belirlenmiştir. Bu sonuç, gece mesaisi yapanlarda kan melatonin düzeylerinin daha düşük olduğuna bir kanıttır. Yine, uzun gece uykusu olan insanlarda melatonin seviyeleri daha yüksektir. Az ve düzgün olmayan uyuma, metabolik ve endokrin fonksiyonlarda bozulmayı tetikler. Haftada 4 veya daha fazla gün uyku problemi yaşayan kadınlarda meme kanseri riski artmaktadır. Gece mesaisinini türleri, yine gece mesaisine bağlı oluşan; beslenme bozukluğu, fiziksel aktivitede azalma veya alkol tüketiminin artması gibi faktörler ile az güneş ışığına maruz kalmanın doğurduğu olumsuz etkiler de hastalık gelişimine etkili olabilir. Yatak odasında uyurken ışık olan veya televizyon olan kadınlarda kadınlık hormonuna duyarlı meme kanseri gelişme riski %20 artmaktadır. Yine, uykusuzluk yakınması yoğun olan kadınlarda bu risk %21 artmaktadır. Az uyku uyuyanlarda immün ve metabolik fonksiyonlarda bozulma görülmüştür.
Bütün bu bulguların ışığında, Dünya Sağlık Örütü ve Uluslararası Kanser Monografı Üzerinde Araştırma Ajansı Çalışma Grubu 2017’de; uyku düzenini bozarak sirkadiyen ritmi etkileyen, gece mesai çalışmalarının büyük olasılıkla insanlarda kanser gelişmi üzerine olumsuz etksi olduğunu bildirmiştir. 2009’da Danimarka Hükümeti bu konuyu gözönüne alarak yeni çalışma düzenlemelerini hayata sokmuştur. 20102 ve 2016’da Amerikan Tıp Derneği; fazla yapay gece ışığının insan ve çevreye olumsuz etkilerinin azaltılması ile ilgili rehber yayınlamıştır.
Sonuç olarak, doğal gece ışığına göre yapısı daha farklı olan yapay gece aydınlatma ışığı, beyinden gece salgılanan melatonin üzerinde yaptığı olumsuz etki ile bayanlarda meme kanserini tetikleyebilmektedir. Yapılan bir çalışmada, erkeklerde prostat kanseri gelişimini de tetklediği ile ilgili bulgulara rastlanmıştır. Bu nedenle, mümkün ise gece geç saatlere kadar uyanık kalarak işle uğraşmak, televizyon-bilgisayar karşısında gece uzun süreler vakit harcamak, içerisinde televizyon, cep telefonu veya ışık veren diğer elektronik veya elektrikli eşya olan yatak odalarında yatmak meme kanseri yönünden risk oluşturmaktadır, unutmamalıyız.Yine, yatak odamızın uyurken sokak ışığı almasını kalın perde gibi malzemeleri kullanarak önlemeliyiz veya ışık ne yaparsak yapalım alıyor ise uyku gözlüğü kullanılmalıyız.
Hepinize sağlıklı ve mutlu günler dileklerimle.
Paylaş