Paylaş
Kanser gelişmini önlemeye yönelik beslenmede şekerden uzak, aşırı hayvansal yağlı beslenmeden uzak, hayvansal besinlerin ve sebzenin dengeli şekilde tüketildiği, kilo alımını arttıracak fazla miktarda veya fazla kalorijenik beslenmeden uzak durmak önemli noktaları oluşturmaktadır.
Son yıllarda özellikle alk arasında rağbet gören, kanser gelişmiş hastalarda ketajonik diyet gibi özel diyet uygulamalarının etkinliği ile ilgili kesin verilere ulaşmak için biraz daha fazla çalışma ve zamana ihiyaç var gibi gözükmektedir.
Kanser gelişmini önlemde veya kanser gelişmiş hastalarda diyet ile ilgili rağbet gören diğer bir konu; alkali su ve alkali besinler ile yapılan diyettir. Alkali beslenme konusuna ilgi, günümüz beslenme tarzının vücut asit oranını yükselttiği bunun da başta kanser olmak üzere kemik erimesi ve kalp rahatsızlıklarını arttırdığı, şeker hastalığı ve tansiyon yüksekliği problemlerini kötüleştirdiği, bu yüzden, diyet daha alkali olursa bu hastalıklardan korunulabileceği, özellikle kanser gelişmiş ise kanseri düzeltebileceği şeklindeki düşünce ile ilgilidir. Bu kanıyı, bazı kanser hücre çalışmalarında asidik ortamda kanser hücrelerinin daha hızlı çoğalabildiği şeklindeki bulgular desteklemiştir.
Alkali diyet; et ve süt ürünlerinden kısıtlı ancak sebze, meyve ve diğer bitkisel besinlerin bol tüketilmesini temel alan bir diyet türüdür. Alkali su ise, vücud pH’sını alkali değerlere yükseltmek için genelde 7 olan su pH’sını, suyun içine katılan mineraller ile 7’nin üzerindeki değerlere çıkarılması (8 veya 9 yapılması) ile elde edilen bir içecektir.
Yapılan çeşitli çalışmalarda alkali diyet ve su ile vücut pH’sın sadece 0.014 ünite değerinde değiştiği, yani aslında alkali beslenme ne kadar yapılırsa yapılsın vücut pH’sının pek yükselmediği görülmüştür. O halde alkali beslenme ve su ile oluşan pH’daki bu küçük değişiklik kanser hücreleri ne kadar yok edilebilir? Çalışmaların verdiği diğer bir sonuç ise idrar pH’sında alkali diyet ve su ile 1 ünite civarında artış olduğu yani idrarın alkali diyet ve su ile alkali yapılabildiğidir. O halde, acaba idrar yolu ve mesane kanseri olanlarda, idrar pH’sının yükselmesi koruyucu etki yapar mı? Bu konu ile ilgili yapılmış, bilimsel öneme sahip tek çalışma Finlandiya’dan Wright ve arkadaşlarının, 2005 yılında Cancer Causes Control dergisinde yayınlanan çalışmalarıdır. Bu çalışmada, 27.096 erkek hastada idrarın pH durumuna göre mesane kanseri gelişme riskinin değişip değişmediği yönünde değerlendirildiğinde, asitik idrar ile alkali idrar arasında mesane kanseri gelişme riski yönünden bir farklılık olmadığı görülmüştür. Dolayısıyla, alkali suyun kanseri önlediği veya oluşan kanseri küçülttüğü yönünde insanlarda yapılmış bilimsel değeri olan bir çalışma sonucu henüz yoktur.
Peki bu bulguların ışığında alkali su kullanalım mı? Alkali suyun zararları var mıdır? Alkali su; mide salgısını baskılar, mide boşalmasını hızlandırır, safra kesesiden safra salgılamasını baskılar ve sonuç olarak sindirimde zorluğa neden olur, yine fare yavrularında yapılan bazı çalışmalarda, zararlı başka yan etkilerin olabileceğine dair bulgulara da rastlanmıştır (İnsanlarda, farelerde görülen türde yan etkileri olup olmadığı bilinmiyor). Ayrıca, standart kanser tedavisi alan kişilerde alkali suyun, tedavi üzerine olumlu veya olumsuz bir etkisi olup olmadığı da henüz bilinmemektedir. Sonuç olarak, bilimsel olarak kanseri önleme veya kanseri küçültücü faydası net olarak ortaya konulmadığı sürece alkali su kullanımını kanser hastalarında önermemekteyiz.
Hepinizin sağlıklı ve mutlu bir hafta geçirmeniz dileklerimle.
Instagram: prof.dr.hakankaragol
Twitter: DrHakanKaragol
Facebook: Prof.Dr.HakanKaragol
Paylaş