Paylaş
PARADOKSUN ve SEN “SEN CEZBEDENLERDEN MİSİN?”
II. Bölüm
En güçlü, en yaman içsel paradoksunubiliyor musun? Onu nasıl yönetirsin? Cezbeden yanını tanıyormusun?
Varlığımızın en güçlü ve etkili paradoksunu gün ışığına çıkmasına niyet etmediğimizde, izin vermediğimizde o bizi ve hayatımızı yönetir. Fakat biz onu görmeyi ve benimsemeyi seçtiğimizde manalı bir yaşam, gelecek bizi bekliyor olur. Bu satırların sorumlususon beş yıldırhaşır neşirim olduğum “Benötesi” oyunların gücü olduğuna inanıyorum. Bol düş,hayal veyaderinleştiren nice oyunlar sayesinde insan kendini bulurken, kaderini güzelleştirecek güce ve imana ulaştığına inanıyorum. Zira içselleştirdiğim her oyun, yolculuğumun her ayrı basamağında farklı etkisi oldu. Sonunda ne zaman, nerede hangisi ihtiyaç bilinciyle profesyonel iş yaşamımda uyguladığım. Şimdi bu konuda kazandığım, onca deneyim içersinde başarılı olmuştekniklerden, sana hediye etmek üzereizninle minnacık bir demethazırladım.Şu anDüş Mimarı, bilgilerini en içten ve iyi niyetiyle, sevgiyle paylaşmanın huzuru içinde ya sen! Almaya hazır mısın?
Konuyu:biraz bilimsel, biraz felsefi bilgilerle ve sürece odaklanmana yardımcı olan derin sorularla işlemeye çalışacağım. Son bölümdeyse keyifli, kolaybir okadar etkileyici psikosentez kuramının“benötesi”araçlarından biri olan mini bir oyunla sonlandıracağım. Bu on dakikalık süreç; seninyaratıcı ve olumlu düşüncelerini yani zihinsel potansiyelini maksimize ederken, bu günlerde ihtiyacın olan farklı bir bakış açısına kavuşacağına inanıyorum. İnancımın dayanağındaysa,sen bu konuyu önceden seçtin, şimdi karşındalar. Böylesi bir kanıya neredenvardım?
“Nerede bir dert varsa deva oraya gider; neresi alçaksa su oraya akar. “(Mesnevi Şerif) diyen Mevlânâ’nın sözünde olduğu gibi,bilim adamlarıda:beynimizdeki nöronlar ve sinaptikbağlantılarlagelişimin,evrilmenin, meşgul olduğumuz düşünceler ve edindiğimiz tecrübelere göre yön aldığını kanıtladılar. Hal böyleyse bizde şu an güzel bir masalla yola devam edelim.
“…köyün birinde sanki kollarını gökyüzüne doğru açmışçasına uzanan,meyvelerle dolu, İki büyük dalı olan,kocaman bir ağaç yaşarmış. Kimse hiçbir zaman bu ağacın meyvelerinden tek bir ısırık dahi almaya cesaret edememiş. Çünkü hangi dalın hayat, hangi dalın ölüm verdiği bilgisini zaman içinde köy halkı unutmuş. O nedenle ağaç uzun yıllar etrafı ahşap parmaklıkla çevrili öylece köyün ortasında:yaşlıların buluşma noktası, çocukların oyun yeri, geceleriyse köy halkının toplanıp birbirinemasallar anlattığı, huzur bulduğu nokta olmuş.Ta ki büyük kuraklığın yaşandığı yıla kadar bu böyle devam etmiş. O yıl her şey kurusa da bu ağaç yeşilliğiyle, meyveleriyle tüm dikkatleri üstüne topluyormuş ama ne çare kimse ona dokunamıyormuş. Derken,torunu hastalanan bir dede,bütün köylüleri ağacın yayına çağırmış.“Torunumun sağlığı için bu meyvelerin birinden bir ısırık alacağım. Ölürsem torunuma diğer daldan bir meyve verin.Ve torunumun hayatını kurtarın” demiş.Sonrasında yaşlı adam dalın birinden bir meyve koparıp, yavaşça ağzına ufak bir ısırık almış. O çiğnemeye devam ederken insanlar gözlerine inanamaz olmuşlar. Adam gençleşmiş dahası öyle etkileyici olmuş ki bunu gören tüm köy halkı o daldaki meyveleri yemeye koyulmuşlar. Onlar yedikçe dallarda yeniden yenileri oluşuyormuş. Zaman ilerleyip, gece el ayak çekildikten sonra büyüklerin kalplerinden dudaklarına bir fısıltı yayılmış. Ya bilgi, yine unutulursa,yanlışlıkla bir çocuk zehirli meyveden yiyip hayatını kaybederse… Hemen bir testerebulup, zehirli dalı kesmenin huzurluyla uyumuşlar. Ertesi sabah uyandıklarında bir de ne görsünler hayat veren ağaç ölmüş.”
En güçlüiçsel paradoksunu nasıl tanıyacaksın?
Paradokskelimesinin tanımını uzmanlar; doğru görünen her ifadenin sezgilere bağlı olarak çelişki hissettirmesi olarak tanımlar. Yada paradoks, uzun yıllardır kökleşmiş inançlarımıza aykırı şekilde açığa çıkan düşünce olarak da açıklanır.Bu Fransızcakelimenin Türkçe uyarlaması: yanıltmaç, çatışkı ya da çelişki denilmektedir. Bu söylenenlerden benim yorumumsa:bebekken algılayıp bilinçdışı alana kaydettiğimiz bir nesne veya olayın süreç içinde bilince çıkan kopyasıilesonradan kazanılandoğru düşünme sanatı (mantık)arasında doğan bir çelişki.Aralarında uzlaşı sağlayamaz isek kısır döngüye dönüşen, bizi zorlayan bir olgudur.Yazar SomersetMaugham,“Karakterimi çeşitli parçalarına kafa bulanıklığıyla şöyle bir baktığım zamanlar oluyor. Birkaç kişiden oluştuğumu ve şu anda üstün gelen kişinin kaçınılmaz bir şekilde bir başkasına yerini vereceğini fark ediyorum ”der.Nedir bu alt kimlikler?
Altkimlikleri anlatabilmek için öncelikle kimliğimizle özdeşleştirdiğimiz parçalara bir bakalım. “Sen kimsin?” Sorusuna ya rollerimizle ya belirli tariflerle yadanesnelerle cevaplarız.“ben anne, baba, hala, dayı… / bankacı, tüccar, doktor / kırmızı arabanın sahibi…Dış âlemde kim olduğumuzu böylece, kolaycatanımlayabilir, dahası algıladığımız kadarıyla çevremizdeki bireylerle konuşabiliriz. İç âlemdeyse kimin kim olduğu belli olmayan, zaman zaman uyumlu çoğu zaman çelişkili kafa içi seslerle dolaşır dururuz. Onlar tıpkı balığın içinde bulunduğu suyu fark etmediği gibi bizimde aklımıza onları tanımak gelmez.
Seslerin sahiplerini tanımak neden önemli? Örnek: “Bu adamın işine son vermelisin” – “şimdi veremezsin zira…” , “bu sabah kalıp yürü” – “boş ver, yatakta kal, burası rahat, şimdi kalkacaksın…”Buna benzer daha nice iç konuşmalar gün boyu bizi halden hale sokar. Kim bunlar? Seslerin sahipleri nasıl biri? Nasıl karakteristik özellikleri var? Onları tanıyor musun?
Böylesi bir konu bilinçli bir şekilde gündeminde değilse şimdi satırları okudukça iç konuşmalarını deşifre etmek, tamam onları tanıdım demek seni zorlayabilir. Ama okumaya, kendine uygulamaya devam, zira kulağına kar suyu kaçmış olur. Vezaman, biliyorsun en büyük bilge ve şifacıdır.
Belki de epeydir böylesi bir konu gündeminde ve hazırsın, öyleyse aşağıdaki uygulamalar için yanına bir kâğıt ve renkli kalemlerini al yola çıkalım ne dersin? İlk evvela;
1.Adım: Senin için, kendini bildin bileli önemli anlarda, hep benzer lakırdıyla sana seslenen, diğer sesleri bastırıp öne çıkan o güçlü sesi şu an fark ettin mi? Sana sürekli bir şeyler anlatmaya çalışan bu sesin varlığını benimsemen, ona saygı duyman seni nasıl hissettirdi?
2.Adım: Özellikle bu günlerde kendilerinişiddetle savunan en güçlü konuşmaya dönüşen düşüncelerini, gruplandırmak, isimler vermek işini kolaylaştıracaktır. O nedenle şu an tıpkı yedi cücelerdeki gibi, uykucu, bilge, öfkeli, yaratıcı, esprili, kahraman, oyunbozan, inatçı, dedikoducu, …gibi sende yaratıcılığını kullanarak iç seslerineistediğin isimleri koyup, listele.
I.Uygulama: Altkimliklerinden en aktif olanları, seni ne zaman ele geçirdiklerini belirlemek için;
? Listendeki hangi isimli seslerin en çok etkisi altında kalıyorsun? Hangisinin en yıkıcı olduğunu düşünüyorsun? Hangi koşullar altında ortaya çıkıyor/ lar? Olumlu, olumsuz diye ayırarak (onları kategorize etmek) alt alta yazmak.
? Tabloya bak ve tek tek hepsi için kedine sor. Örnek: Öfkeli, bu kimliğim hangi koşullar altında ortaya çıkıyor? Bu kimliğimin özellikleri neler?
? Yakın zamanda öfkelendiğin bir örneği hatırla, o anıya uzaktan dışarıdan bak ve öfkeci, o an senden ne yapmanı istedi?
? İstediğini aldı mı? Eğer aldıysa, uyumlukimliğin nasıl düşündü? Tepkisi ne oldu?
? Her ikisi arasında uzlaşmayı sağlamak için nasıl bir yol buldun? Yöntemin ne oldu?
İç çatışmaya dönmüşaltkimlikleribirbiriyle işbirliği yapmaya davet etmen, anlaşmak üzere müzakerede bulunmalarını sağlama yöntemlerin ne olur, nasıl yaparsın bilmiyorum.Ama şu örnek çok işe yarıyor.
“Tamam, haftanın 3 günü yürüyüş, 2 günü yatakta keyif ne dersiniz?” Anlaşma sağlanana kadar şef önerilerini sunar ve karar alınır. Alınan karara sadık kalmaksa müzakereden daha da önemlidir.Çünkü altkimlikler uzlaşı içinde olursa,öz farkındalık ve öz sorumlulukgüçlenir. Böylece çatışmaya harcadığın enerji etkisizleşir. Varsayalım altkimliklerin bir senfoni orkestrasının üyeleri gibi olsun. Onlar tıpkı konser öncesi sahnede yerlerini alan ve akort yapan enstrümanlar, kendihallerine kaldıklarında çıkardıkları ses rahatsız edicidir. Ama ne zaman sahneye maestroçıkar, bir anda büyük sessizlik vekoordinasyon ve muhteşem tek bir ses kubbeyi doldurur. Kendi orkestranın şefi olma fikri seni nasıl hissettirdi?
Anılarının içine şöyle bir göz gezdirsen, kendine hâkim olduğun, sakin ve güçlü durduğun mutlak bir gün olmuştur. İşte o an,içinde bulunduğun süreci başarıyla yöneten, senin şefindi. Psikosentezkuramında şef; “BEN” , yani saf bilinç ve saf irade olarak tarif edilir. Bu öz farkındalığın kaçınılmaz ortaklarıysa, tevazu / sabırdır.İç uyum/ güçlü irade halini olabildiğince korumayı istiyorsan baştan söyleyeyim, öyle kolay bir süreç değildir. Ama ulaşılmazda değildir. Sabırla altkimliklerini tanımaya devam ve
II. Uygulama: Nerede, ne zaman ağırlıklı hangi davranışları sergiliyorum?
• Kendimle baş başa kaldığımda,……sükûnet, huzurlu (örnek)……………oluyorum.
• Ailemleyken, akrabalar arasındayken, komşularımlayken, …………………………………………..
• Okul, iş, kulüp, … Arkadaşlarımlayken,…………………………………………………….
• Yönetici, müdür, asistan, … hangi kimliklerimde en baskın rolü oynuyorum?
• Varlığın nasıl bir imaj sergiliyor? Genelde insanlar seni görünce ne hissediyor?
• İnsanları neden sayıp, sevmelisin, insanlar neden seni saymalılar, sevmeliler?
Şu an kendine dair topladığın tüm verilere bir bak, ne düşünüyorsun? Ne hissediyorsun? Geliştirmen gereken alan hangisi?
Cazibe kaynağın,
Bir zaman önce, Mevlânâ’nın“Sen okyanusta bir damla değilsin, bir damladaki okyanussun” (Mesnevi Şerif) sözü üzerine takılı kalmıştım. “Bu cümlede bana ne anlatmak istedi”, diyezaman zaman kendimi tefekkür halinde bulduğum bir gün varlığımın yapısında tasavvur edemeyeceğimgüzellikleri hissetme anındaydım. Derken şu iki soru zihnimde yerini alıverdi.“Yolculuğumu nasıl manalı kılarım? Öğrendiğim bilgilerin yardımıyla,âşık olduğum mesleğime nasıl daha fazla derinlik katabilirim?”
Kısa bir süre sonunda, bir vesileyle “Performans İçin Koçluk“ isimli kitapla karşılaştım. Yazarı Sir John Whitmore, “Benötesi psikolojinin araçlarından” ve Dr. RobertoAssagioli’nin1911 yılındaPsikosentez’i tasarlamasına neden olan iddiasından söz ediyordu. “insanların daha yüksek bir doğası var.Dünyadaki psikoloik fonksiyon bozukluğunun büyük bir kısmının hayatlarımızdaki anlam ve amaç eksikliğinden duyduğumuz gerilimden ve hatta umutsuzluktan kaynaklanıyor” diyordu. Aradığım soruların cevabını daha derin bir anlayış olan“Benötesi” koçluk oyunlarıyla bulmakla kalmadım,mesleğimde sekiz yıldır bu yöntemlerden yararlanıyorum. Büyük çoğunlukla sonuçlar mükemmel ve garantili olduğunu söyleyebilirim. İşte keyifli ama derinliği olan aşağıdaki uygulama sırasında: 1-Varlığına, sezgilerine yeterince güvenir ve inanırsan, 2-süreçte yol alırken, o an içinden geldiği gibi,spontanekalbinin derinliklerinden gelen cevabı kabul edip ilerleyebilirsin.Bu derin çalışmayı kendinde uygulayabilirsin yada istersen çevrende güvendiğin, sevdiğin bir arkadaşından yardım alabilirsin. Bu yaratıcıimgeyi hayalinde kolayca yaşayabilmendeki sır gözlerini yumman, böylece işini kolaylaştırırsın. Ama karar senin, gözlerinde açık uygulayabilirsin.
Haydi, o zaman!“Dağa Tırmanma”vakti,
Sessizbir ortam ve rahat bir oturuş ardı sıra en az 3 kez burnundan derin derin nefes al ver.Bedeninin pelte gibi olmasına, bildiğinin, gördüğünün ötesine geçmesine kendine izin ver.
Şu an hayalinde gitmek istediğin yada daha önce severek tırmandığın bir dağın eteğinde, tırmanış için hazırlıklarını yapıyorsun.
Şimdiyavaş yavaş patika yoldan yürümeye başla. Gürgen, kestane ve çam ağaçlarının arasından ilerliyorsun, hafif meyilli olan ilk yamaca ulaştın, durupbiraz soluklan ve etrafına bak, fark ettin ki önünde uzananyol gördüğün kadarıyla daha dik ve sarp. Bastonuna yüklenip tekrar tırmanmaya koyuldun. Birden bire önünde bir engel çıktı.Şu an engeli nasıl aşacağın bilgisi geldi, uyguladın ve sonunda yoluna devam ediyorsun.
Az ötedeyemyeşil olan bir düzlüğü gördün. Soluklanmak için duraladın, yanına birhayvan yaklaştı.Onunla göz göze geldin, beklenmedik bir şekilde o, seninle konuşmaya başladı. Sende ona bir şeyler söyledin.Konuşmanız nihayetlendi, ona veda et, şimdi yoluna kaldığın yerden devam ediyorsun.
Zirveyedoğru yaklaştıkça gökyüzünün maviliği ve muhteşem bitkilerin aromaya dönüşmüş kokularını içine çekmek için bir an duraladın, o güzel havayı içine iyice doldur. Şuan yüreğin titrerken gerçek huzuru hissettin. Birkaç adım ötende kayanınüzerinde duranbir hediye paketi var, gördüm mü? Üzerinde bir not iliştirilmiş. Notta sana ait olduğunu belirten çok anlamlı yazıyı oku, hediye paketiniaç, içindeki hediyeyi gör, tekrar yürüyüşüne devam edecekken kafanı kaldırıp ne kadar yolun kaldı ileriye bir bak. Onbeş – yirmi adım ötende büyük kayanın üzerinde bağdaş kurmuş oturan yaşlı bir bilgeyi gördün. Heyecanla harekete geçtin.Nihayet bilgenin yanındasın. Onunla selamlaş, sanki onu ezeli beri tanıyormuş hissiyle, birbirinize sıkı sıkı sevgiyle sarıldınız. Yamacına oturman için eliyle sana işaret etti. Sen oturunca, “senin gelmeni epeydir bekliyordum. Dile benden ne dilersen” -“senin rehberliğine ihtiyacım var” dedin. Bilge, “sor bakalım” dedi.
1-Benim karakterimde yer alan bir birine zıt en güçlü özelliklerim hangileri?
Cevabı dikkatle dinleyanıtların zihnine girmesine izin ver.
2-Benim en karizmatik yanım hangisi? …
3- Ben özümde nasıl biriyim?
Aldığıntüm cevaplar için bilgeye teşekkür et ve tekrar görüşmek üzere deyip, geldiğin yoldan geri dönüp,yola çıktığın noktaya ulaş. Kendini hazır hissettiğinde gözlerini aç.
Şimdi sıra, kâğıt ve kalem alarak uygulama sırasında bilincine ulaşan bilgileri yazarak kendi gerçeğine bir adım daha ulaşmanın heyecanı içinde şifreleri deşifre etme zamanı.
1-Engel: (Zihinsel engeli, seni en zorlayan korkunu temsil eder.) Nasıl bir engelle karşılaştın? Bu sembolün senin zihnindeki anlamı ne? Aşmak için hangi niteliklerini, becerilerini kullandın?
2- Hayvan: (İkili ilişkileri temsil eder.) Nasıl bir hayvanla karşılaştın? Bu hayvanın senin zihnindeki karşılığı ne? Onun hakkındaki hislerin ne? Aranızda nasıl bir konuşma geçti?Ondan korkuyor musun? O senden korkuyormu?
3-Hediye:( en kuvvetli Yeteneğini temsil eder.) Notta ne yazıyordu? Hediye neydi? Hediye seni mutlu etti mi? Hediyeye ne yaptın? Yanına aldın mı? Hediyenin zihnindeki anlamı ne?Karizmatik yanını açığa çıkarmanda bu yeteneğini kullanabilirsin. Bilgeye yönelttiğin soruların cevapları neler? Bundan sonrası elindeki tüm verilere bakıp kendi gerçeğinin resmini ortaya çıkarabilirsin?Şu an senin için çok değerli bir anıdır.
Yaşanılan an ölümsüz gibi gelse de yaşamın simgeleri geçici, kısa, değişkendir. “Bizim şu varlığımız sonbahar bulutları kadar fanidir.” (Buddha)
Paylaş