Paylaş
Aşk, Romantizm, Cinsellik (I. Bölüm )
“Dört bir yandan Misk-i Amber salındı.
Bu kor sevda gönülde alevlendi.
Âb-ı Hayat, ışık kadehine doldu.
İçmeyen pişman, içen sarhoş oldu.”
Gücünün karşısında çok etkilendiğim, daha nelere kadir olduğunu tam manasıyla bilemediğim, görünmeyen bu zihinsel enerjim, niyetim doğrultusunda beni gittikçe kendi içine çekiyor. Öncesinde kendine dair beni meraklandırıp olup biteni sorgulamamı istiyor. Ardı sıra ona dair bir lokmacık bilgiyi keşfetmem ve anlayabilmem içinse beni harekete geçirip, nice deneyimler yaşamama vesile oluyor. Süreç içersin de yol alırken, O’na hissettiğim derin hayranlığı fark edince içsel gücümü cesaretle doldurup, korkusuzluğu bedenime yayıyor, yaymasına ama peşi sıra bu kez cesaretimi kıracak eylemlerle karşıma çıkıveriyor. Sonrasındaysa sanki gönlümü almak istercesine beni heyecanlandırıp, coşmamı sağlayıp, huşu içinde bırakıyor. Bu bazen içten ve sevgiyle bakan bir çift göz, bazen bir tablo, bir çiçek, bir kedi… Bazen derin koçluk soruları, piyanonun tuşları… Velhasıl bin bir paradokslarla bin bir hal içersin de bir olaydan diğerine, ötekine beni koşturuyor. Öyle ki Yorgunluk nedir bilmeden her seferinde umut, coşku ve derin inançla bedenimi sarıp sarmaladığı gibi; ilham yüklü, sevgi yüklü duygularla beni baş başa bırakmaya devam ediyor. İşte yukarıdaki bu resim sürrealist, İspanyol ressam Salvador Dali’nin 1946da çizdiği adına “Serap” dediği şaheseri gördüğü an, “Misk-i Amber sardı…” diye devam eden mısraları oluşturuverdi. Peşi sıraysa “nasıl oluyor da” diyen düşünceleri fokurdatmaya başladı bile.
“Yeniden, yeniden doğma isteği yaratıcılığı mı tetikliyor? Yoksa şehvetle gelen cinsel arzu üretim içinde ölümsüzlüğü mü taşıyor? Aralarındaki en etken neden, bağ ne? Dâhilik ile delilik ya da mecnun hal arasında nasıl bir ilişki var? Ne oluyor da yaratıma itilmeden, tohum ekilmeden önceki anda zihnimizde o resim karesi beliriveriyor? Ne oluyor da aşk, romantizm ve şehvete ilişkin duygu ve düşüncelerin oluşmasından az evvelki an, en saf çözülme/ hal başlıyor? Ya da tesadüfle gözlerin şaheser gördüğü o kadın veya adama doğru çekiliyor veya itiliyoruz?
Tibet ve Moğolistan yöresindeki Tonkin dağı, Misk geyiklerine ev sahipliği yapmasıyla ünlü. 68 cm boyundaki bu geyiklerin en büyük özelliği alt karın bölgelerinde kese içinde taşıdığı, adına Misk denilen, yeryüzünde eşi benzeri olmayan bu kokuyu yöreye salmasıdır. Kokunun bilinen amacı günü gelince kendilerine ideal eşi seçmede yardımcı olmasıdır. Ne var ki insanoğlu da kendine has özel kokusuyla yetinmeyip, doğası gereği mükemmelin peşinde koşarken Misk kokusunu keşfetmesidir. Zira amacı sarhoş olup aşkını derin romantizm içersin de şehveti zarafete dönüştürmek olsa da tek arzusu soyunun devamı, bedeninin yeniden canlanması olduğu aşikârdır.
Merak ettiğim ve beni araştırmaya iten soru şu: Yüksek çekim gücüne sahip kişi, ilişkilerinde bunu nasıl avantaja dönüştürebilir? Cinsel enerji yaratıcı enerjiye dönüşürken onu neler uyarıyor? Görünmeyen içsel güç belli bir kurala göre görünür hale geçerken zihni zapturapt altına alabilme neden önemli?
Bu soruların yardımıyla cinsel gücün yaşamsal tüm alanlarımız üzerindeki etkilerini bendenizin kaleminden ve farklı açılardan görmeye sizi davet ediyorum. Naçizane bu güzel ve özel konuyu dilim döndüğünce, üç bölüm halinde işleyeceğim. İlkinde bizi adım adım başarıya taşıyan itici gücümüz olan aşk, romantizm ve seks üçlüsünün zihnimizdeki anlamı, ikincisindeyse cinsel enerjinin gizemli dönüşüm evreleri, üçüncü bölümdeyse olumlu duyguların sonucu yaratıcı enerjiyi etkin ve yetkin kullanma ve dâhiliğe giden yol üzerindeki püf noktaları bu makaleler aracılığıyla sizlere aktarmaya çalışacağım. Niyetim: Cinsel potansiyelin insana yaşattığı zorlukları bir nebzede olsa avantaja dönüştürmede ilham ve esin kaynağı olmak.
Konuya girmeden önce gelin sizinle bir oyun oynayalım. Oyunun adı “Bütünleştirici”, yani dış dünyanın iç dünya ile tanışmasıdır. Ancak dikkat! Bu oyunun tek kuralı var. Anılar yeniden canlanırken yüksek şuurlanma içinde olabilme ve olaylara bütünden bakabilmek için kimseleri suçlamadan sizi bir dakika odaklı düşünmeye davet ediyorum. Soru şu: Kendinizi bildiğiniz andan bu güne kadar cinsel heyecanı nasıl tanımladınız ve nasıl yaşadınız? Aşk, romantizm, cinsellik ve şehvetin anlamı sizin için ne? Bir şekli olsa bu neye benzerdi?
Bir an için bu başlıklardan biri ya da dördüne ait tatminkâr duygusu yaşadığınız döneme, o filim karesine uzaktan bir bakın ve lütfen olumlu değerlendirin. O günlerde içinizdeki coşku, motivasyon, kendinize olan güven ve inanç: İlişkilerinize, çalışmalarınıza, kazancınıza, yaratıcı ve üretkenliğinize, olaylara bakışınıza, sağlığınıza nasıl bir katma değer kattı? Şu anki olumlu düşüncelerinizle birlikte gözünüzün önüne geliveren o muhteşem güzel görüntüleri daha bir belirginleştirin. Mümkünse zihinde başköşeye kaydedin. Tıpkı masanızın üzerine yerleştirdiğiniz çerçeve içindeki resimler gibi. Neden bu görüntüleri önemsiyoruz? Bundan böyle yaşam bizi zorlamaya başladığında o resimler hemen gözümüzün önüne geliversin ki yaşamsal ihtiyacımız olan güçlü olumlu enerji bedenimize, yüreğimize yeniden aksın. İtici güzümüz artsın.
Bu uygulamada amaç: Bebekliğimizden itibaren altı yaşına kadar cinsellik konusuyla ilintili kavramları zihnimizin nasıl kodladığını öğrenmemize yardımcı olur. Bu bilgi ne işimize yarar? Fiziksel hastalıkların, daha derin bir psikolojik temeli ya da daha yüksek bir ruhsal boyutu olduğunu anlamamızı sağlar. Buda demektir ki bizi üzen, kafamıza takılı kalan İstenmeyen düşünce veya duyguların ardındaki nedeni görmektir. Her zaman ispat isteyen beyin bunu konuda da tatminkâr olacağından çoğu zaman içsel çözümün kendiliğinden gelmesini sağlar. Zira hayatımızı yönetecek kadar baskın tabu olan cinsellik ve seks üzerine kalıplaşmış inanç ve varsa önyargıları fark etmekle, yeni doğmuş bebek gibi olma hali yaşanır. Demem o ki gelecek hayatımız, hayallerimiz, düşlerimiz ve akıl sağlığımız korunmuş olur. Zira böylesi bir oyunla genişleyen bilinç, bize yaşam şimdi başlıyor hissini yaşatır. Doğrusu da öyle değil midir? “Yaşama” dikkatle Bakın. Enerji, vaat ve olasılıklarla doludur.(Marilyn Atkinson) Yeni doğmuş bebek yeryüzüne geldiğinde tüm potansiyele sahip değil midir? İşte şu andan itibaren sizin içinde bu konu üzerine yenilenmiş güçlü bir enerji, vaat ve olasılıklarla dolu bir süreç başlar. Üstelik yaratılan bu özgür alan, bundan böyle gelecekte arzulanan kişi olma adına yeni beceriler, davranışlar geliştirme isteği doğurabileceği gibi yeni kararlar, yeni tercihler almaya bize fırsat yaratır.
Bu bilgilerin peşi sıra gelin konumuza yeni bir oyunla dönelim.
“Yüksek düzeyde seksi kişiler yüksek çekim gücüne sahiptirler diyen ”Napoleon Hill, beş yüz insan üzerinde yaptığı araştırma sonucunda gözlemlerini sıralar. Bu satırlara bendenizde ilaveler yaptım. O halde hemen çek edelim, ne kadar cazibeliyiz? İlgi duyduğumuz kişide var olan hangi özellik bizi kendine çekiyor? Ya da hangi özelliklere sahip kişilere biz çekiliyoruz?
• Yüzde canlılık, gözlerinde parlaklık,
• Sözlerinde içtenlik, akıcılık, kelimeler ahenkli ve kolay anlaşılır, hitabet yeteneği gelişmiş.
• Duygu ve düşüncelerini kolayca ifade eder.
• Ses tınısını yerine göre kullanır. ”Usta, Savaşçı, Büyücü ve Dost”
• Konuşmalarda heyecan verici, etkileyici ve inandırıcıdır. Seste müzikal bir çekicilik vardır.
• Bulunduğu topluluğun bilincine ve idrakine uygun konuşma içinde olur.
• Beden duruşunu latif, ince bir güzellik, nezaket, yumuşaklık, hoşluk içinde tutar.
• Tokalaşma esnasında var olan güçlü çekiciliğini temas sırasında anında hissettirir.
• Hareketlerini zarif ve hızlı bir şekilde gerçekleştirir.
• Cinsel heyecanı duygularıyla birleştirip etrafı varlığıyla etkilemeyi sever.
• Kişisel görünümleri konusunda çok dikkatlidirler, genellikle kişiliklerine, fiziklerine, tenlerine yakışan giysileri seçerler.
Dahası cinsel arzu insan arzuları içinde en güçlü olanıdır. Hatırlayın; Bu arzunun kontrolü altındayken hayal gücü, cesaret, irade gücü, kararlılık ve yaratıcılık yeteneğinde keskinlik nasılda artıyor. Ama bir o kadarda bu istek insanı yoldan çıkaracak tahrik edici olabiliyor. Öyle ki insanların bu uğurda hayatlarını ve saygınlıklarını açıkça tehlikeye attıkları görülebiliyor. Bu güçlü enerjiyi ruhsal odaklanma ve akış halleriyle dengelerken gizemli dönüşümüne katkı sağlamak bir erdem olduğunu düşünürüm. Bana göre cinsel heyecan doğası gereği açık uçlu soru gibidir. Yolu onu anlamaya, zekice ve dikkatlice kullanırken beden ve zihni zenginleştiren bir erdeme dönüştürmeden geçtiğine inanıyorum. Bu sizin içinde kabul edilebilir bir inançsa, cinsel gücü yaratıcı enerjiye dönüştürme sırasında fitili ilk neyin yaktığını gelip görelim bakalım.
Paylaş