Paylaş
Neden, 100 kadından 80’i sever bu “Arıza” diye etiketlenen erkekleri?
Bir de madalyonun diğer yüzü var ki o hiç konuşulmaz çünkü, kimse sevmez meselenin o yönünü: Arıza olma hali hep erkekler adına kabul görür. Kadın arızalı tavır sergiliyorsa dışlanır.
Arıza dediğimiz erkek tiplemesine dönersek; Görüntüde her biri birer ağır romantik aşık potansiyeli taşıyan ama aşk halinin yarattığı yüksek dozdan olsa gerek, asla bu aşkı uzun süre bünyesinde barındırmayan “Issız Adam’ların ardında kalan enkaz kadınlar bir türlü gerçeğin farkına varamaz. Her nedense, kaybeden imajını üzerinde taşıyan bu adamları, kimi zaman iyi kılmak, kimi zaman ise babalarının annelerine yaşattıklarının intikamını almak için hayatının tam ortasında tutar. Belki de nihayet bu adamda, geçmişin tüm hesaplarını temize çekebilecektir. Hatta önceki ilişkilerinde hep mutsuz olduğuna değinen bu erkeği o mutlu edebilecektir.
Oysa, verdiği sözleri tutmayı beceremeyen, aşk halini klişe cümlelerle ayakta tutmaya çalışan, sevişmeyi duygusal bütünleşmeyle karıştıran ama her bütünleşmenin ardından duygusal boşluğa düşen bu his yoksunu, duygusal küntlük yaşayan adamların kendilerine dönüp bakacak hali ve isteği yoktur. Bu erkekler, tıbbi açıklaması ile çevredeki duygusal ve duyusal uyaranlara tepki veremez. Ne yazık ki bu halleri bile karşılarındaki kadın tarafından farklı anlamlandırılır. Bu nedenle de bir türlü değişim gerçekleşmez. Belki kendisiyle birlikte olmak için her şeyini ortaya koyan kadın onu uyarsa, kimi zaman ‘Hayır’ diyebilse dönüp duruma göz atacaktır ama buna hiç gerek kalmaz. Zaten bir ilişki içinde uzun süre kalmayan bu erkekler kendilerine yeni bir partner bulup gider. Ardında darmadağın kalan bir kadın bıraktığının farkına bile varmaz üstelik. Çünkü Psikoterapist Şehnaz Tuna’nın söylediği gibi, “Aşk insanı kendisini tanıyamaz hale getirebilen bir duygu. Çoğumuz aslında asla yapmayacağımız şeyleri yapmaz mı aşık olunca. Ve yıllar sonra, ben bunları nasıl yaptım ya da ben bu insana nasıl bu kadar değer verdim diye sormaz mı?”
Histerik mi obsesif mi?
Şimdi de meselenin en can alıcı yönüne bakalım. Psikiyatr Dr Agah Aydın bu çözümsüz gibi görünen insan tiplemelerinin aslında çok basit olarak ikiye ayrıldığını söylüyor. Ona göre, insanı psikanalitik anlamında iki gruba ayırabiliriz. Psikotikler ve nevrotikler. Bunları ise bakım verenlerin o kişilere nasıl davrandıklarını bilerek anlayabiliriz. Psikotiklerde anne çocuğun hayatına her anlamda giren bir annedir. Ve yetişkinlikte o birey kendisi ile ötekini ayıramaz.
Akıl hastaları ilişkiyi götürmekte böyle zorlanır. Nevrotikler ise obsesif ve histerik pozisyondakiler olarak ayrılır. Histeriklerin anneleri iyi bir annedir ama kendisi ile çocuğu ayırırken tehdit eder.
Mesela gitmekle tehdit eder. ‘Bıktım artık’ der. Yani istediği gibi davranılmazsa gideceğini söyleyen bir annedir. O zaman yetişkinlikte histerik olan birey sürekli karşısındakinin arzusunu takip eder. Siz düşünmeden onlar her şeyi düşünür, gözü partnerinin gözündedir. Bir yanıyla kaybetme korkusu yaşar. Onlar kime aşık olur? Tabii ki, herkesin içinden kendisi ile ilgilenmeyene gider.
Obsesiflerin anneleri ise ilgilidir ama her yere girer. ‘Her şeyi bana soracaksın’ der. ‘Ben sana şöyle söyledim mi?’ der, ama bunu akıllıca yapar. Her şeyi çok incelikli yapar etkiler. Onların çocukları ileride ilişkilerinde mesafe koyar. Sayılar rakamlar günler hep onun belirlediği gibi olur. Histerikler ile obsesifler kazara karşılaşırsa bir arada yapamaz. İlişki büyük aşkla başlar işkenceye dönüşür.
FÜSUN SAKA
Paylaş